Gündem

78'liler Girişimi Sözcüsü Can: Teşhise rağmen ATK raporuyla cezaevindeyim

78'liler Girişimi Sözcüsü, gazeteci, yazar Celalettin Can, rahatsızlığı sebebiyle göründüğü doktorun “uyku apnesi kalbi zorluyor, ciddi risk altındasın” teşhisine rağmen Adli Tıp Kurumu’nun verdiği “cezaevinde kalabilir” raporuna tepki gösterdi

“Bu bir yaşam hakkı ihlalidir” diyerek sitem eden 78'liler Girişimi Sözcüsü, gazeteci, yazar Celalettin Can, gönderdiği mektupta cezaevlerinde işkence, kötü muamele ve yaşam hakkı ihlallerini gündeme getirdi.

Celalettin Can, kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla bir günlük yayın yönetmenliği yaptığı için 31 Ağustos’tan bu yana Silivri'de bulunan Marmara Cezaevinde tutuluyor.

Celalettin Can'ın mektubu şöyle:

“Yaşadığım coğrafyanın güçlükleri içinde demokratikleşme ve özgürlük mücadelesi için gazetecilik, yazarlık yapmaya çalışıyorum. 31 Ağustos’ta infazımın gerçekleştiği günden bugüne 5275 sayılı kanunun 89/3 maddesi kapsamında ‘Denetimli Serbestlik Hakkım’ oluşmuşken, cezaevinde kendilerini ikinci bir yargı merci yerine koyan ‘idare ve Gözlem Kurulu’ tarafından hukuksuz bir şekilde sağlık sorunlarıma rağmen ve de Yargıtay’ın bu konudaki kararına rağmen ‘bağımsız koğuş’da kalmayı istemediğim için beni 108 gündür rehin tutuyorlar.

Rahatsızlığım nedeniyle götürüldüğüm Cezaevi Kampüs Hastanesi, Silivri Devlet Hastanesi, Adli Tıp ( 2 kez), Yedikule Göğüs Hastanesi ve cezaevi revirinde bana söylenen “uyku apnesi kalbi zorluyor, ciddi risk altındasın” teşhisine rağmen Adli Tıp Kurumu cezaevinde kalabilir raporu vermiştir

Coğrafyamızda cezaevleri çoğu kez ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı merkezler olurken, ben ve birçok hasta mahpus İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu siyasi bir tutum izleyerek, sağlık sorunu yaşayan mahpusların tam teşekkülü devlet hastanelerinden almış oldukları raporları da kabul etmeyerek, verdikleri kararlarla yaşam haklarımızı ihlali etmekle birlikte sağlık sorunu yaşayan biz hükümlülerin tahliyelerine engel olmaktadırlar. Buradan Adalet Bakanlığına çağrımdır; ATK verdiği bu raporla 19 Arlıkta cezaevinde toplanacak kurulun kararlarını etkilemeyi amaçlamaktadır. Bu bir yaşam hakkı ihlalidir… Adli Tıp Raporuna göre özgürlüğümü engellemeyin…

Cezaevlerinde sağlık sorunu yaşayan mahpusların yaşam ve sağlık hakkının korunması, tahliye koşullarının sağlanması ulusal ve uluslararası mevzuatın, sözleşmelerin gereğidir.

Bu belgelerle ‘mahpuslara yönelik kötü muamele ve işkencenin mutlak suç olduğu ve bu suçların zaman aşımına uğramadığını, mahpusların tüm haklarının devletin koruması altında olduğunu, insan hakları çerçevesinde muamele görmeleri sağlanmalıdır’ diyerek koruma altına almıştır.

Tüm bu yükümlülüklere rağmen Adalet Bakanlığı, Adalet Bakanlığına bağlı Ceza ve Tevkifevleri Müdürlüğü, TBMM vekilleri kamuoyunda yapılan sayısızca açıklama, başvuru, çağrı ve raporları görmezden gelerek, cezaevlerinde işkence ve kötü muamelenin, yaşam hakkı ihlallerinin ve ölümlerin sorumluluğunu taşıyanlar olarak görüleceklerdir.”

Celalettin Can, taleplerini şöyle ifade etti;

“Devletin sorumluluğu altındaki cezaevlerinde insanca yaşamı sağlayın. Devlet olarak yükümlülüklerinizi yerine getirin. İhlalleri yapanlar hakkında gerekli soruşturmaları yapın. ATK’nin yaşam hakkını hiçe sayan kurul kararlarını inceleyin. 

Hipokrat yemini ettiğini iddia eden Adli Tıp hekimleri hakkında işlem başlatın. Mecliste, Cezaevleri ile ilgili çalışmalar yürüten sivil toplumla koordineli de çalışacak çok acil cezaevlerini izleme komisyonu kurun.

Bizler siyasi mahpuslarız, haklarımızı biliyoruz… Bizleri ıslah etme yöntemlerinizin tümü kötü muameledir. Vazgeçin… Tüm hasta mahpusların özgürlüğünü sağlayın!”