Avcılık, insanlık tarihi kadar eski bir olaydır. İnsan, başlangıçta hayatta kalabilmek, karnını doyurabilmek için avlanmaya başladı. Zaman içerisinde bu eylem, temel ihtiyaçların karşılanmasının ötesine geçti. Zevk ve vahşi duyguların tatmini olmaya başladı. Buna da bir kılıf bulundu; 'spor'. Oysaki spor; bir veya daha fazla sayıdaki kişinin, eşit koşullarda yaptıkları aktivitedir. Rekabete dayalı bir yarışmadır. Av ise hele günümüzde gelişmiş, teknolojik silahlarla saklanarak, gizlice bir başka canlıyı öldürmektir. Ayrıca öldürülen bu canlılarla gurur (!) pozu çektirmek, hiç utanmadan. Avlanma günümüzde ülkeler için bir gelir kaynağı haline de gelmiştir. Yönetimler avlanma ile ilgili düzenlemeler ve izinlerden para alırlar. Avlanma alanları yaratır oradan para alırlar. Avlanacak hayvanlarla ilgili ihale açar, oradan para alırlar. Ülkeler arası 'av turizmi' düzenler, para alırlar. Oysa ki hepimiz biliriz ki; öldürmek suçtur. Bu yüzden avlanma etik bir davranış değildir. Çünkü etik davranış; kimse izlemediğinde bile doğru olanı yapmak, yasal olsa bile yanlış olanı yapmamaktır. Avlanan kişiler kendilerine işledikleri suçlar için kılıflar bulurlar. Doğal dengeyi koruduklarına inanırlar. Tarım arazilerine verilen zararları önlediklerini düşünürler. 'Ata sporudur' derler ama ataları gibi balta ile bir ayının karşısına çıkamazlar. Aynı zamanda korkaktırlar da. Avlanma yasaklansın Avcıların ülke nüfuslarına göre oranlarını araştırdım. Avcı sayıları ülke nüfusuna oranlandığında çıkan sonuçlara bakılınca genel olarak çok da kalabalık olmadıklarını görüyoruz. Kanada'da yüzde 7, Finlandiya'da yüzde 5, Kıbrıs'ta yüzde 5.92, İspanya, Portekiz ve Fransa'da yüzde 2, Türkiye, Rusya, Bulgaristan, Hollanda, Belçika, Romanya ve İsviçre'de yüzde 1’in altında. Bu sayılar önemli bir kitleyi oluşturmuyor. Avcılık yasaklanabilir. Fakat avcıların profiline bakınca, toplumda sözü geçen, varsıl insanların da bu grupta olduğunu görüyoruz. Belki de bu durum ve kazanılan paralar avcılığın yasaklanmasına engel oluyor. Bize düşen ısrarla av yasaklansın söylemini her yerde tekrarlamak olmalıdır. Sizlerle bir anımı paylaşmak isterim. Yıllar önce şimdilerde faal olmayan HBB televizyonunun binasında dönemin bilinir bir gazetecisi ile karşılaştım. Kendisi aynı zamanda avcı idi. Tanıştırıldım ve sohbete başladık. Tanıştığım insanlar mesleğim nedeniyle hayvanlarla ilgili sohbet ederler genelde. Biz de öyle başladık ve bir süre sonra gözleri dolarak bana şunları söyledi; “Biliyorsunuz geçtiğimiz aylarda oğlumu kaybettim, çok üzgünüm.  Bu yaşadığım acı, hayvanların intikamıdır. Şimdiki aklım olsa hiç avlanmazdım…” Avcıların önemli bir kısmının özellikle yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde vicdan azabı yaşadıklarını düşünüyorum. Genç avcılara yolun başında iken vazgeçmelerini öneriyorum. Bırakın bir canlıyı öldürmeyi. Vicdanınız rahat olsun. Avcılık bir spor değil, cinayettir. Katil olmayın. Siz de çevrenize bakın ve yasal katilleri uyarın… [email protected]  
Editör: Ömür Ünver