Bugün geldiğimiz nokta gösteriyor ki, zamanında topu saha içinde tutmak yerine, kendisine dokunmadığı sürece; susmak, karartmak suretiyle taca atan medya da sorumludur..
2000’li yılların hemen başından itibaren, ana akım medya kameralarını, kalemlerini, egemenlerin ürettiği mekanizmalara doğru yavaş yavaş teslim etti.
Geri dönülmez bu düşüş de başlamış oldu. Zira, 'dördüncü güç' olan medyayı kontrol edebilmek, egemenlerin de olmazsa olmazıdır..
Velhasılı içine düştüğümüz durum aslında bir şekliyle de, Platon’un, “Mağara Alegorisi”dir.
Alegoriye göre; bazı insanlar karanlık bir mağaraya zincirlenmişlerdir ve bu insanlar başlarını sağa ve sola çeviremezler, sadece karşılarındakini görebilmektelerdir.
Doğuştan beri bu mağarada bulunan insanlar, mağaranın girişinden yansıyan nesnelerin gölgelerini görür ve bunları gerçeklikleri olarak algılarlar.
Nihayet bir gün, bu insanlardan bir tanesi zincirlerinden kurtulur ve mağarayı terk eder.
Ve mağaranın dışında yeni bir gerçeklik ile tanışır. Duvarda gölgelerini gördüğü nesnelerin gerçek olmadığının farkına varır.
Bu durumu arkadaşları ile paylaşmak isteğiyle mağaraya geri döner.
Fakat, arkadaşları, mağaranın dışında farklı bir gerçeklik olduğuna inanmazlar.
Ve artık bu insanlara mağaranın dışındaki gerçekliği aktarabilmek de imkansızlaşmıştır.
Platon, Alegoride mağaranın toplumu, zincirin o toplumsal yapı içerisinde var olan kuralları, mağaranın duvarına yansıyan gölgelerin toplumda kabul edilen doğruları sembolize ettiğini ileri sürer.
Buna göre zincirini kıran birey de; 'gerçek hakikatin peşine düşen bir filozof olduğu kadar, sorgulayan insanı da temsil etmektedir' der..
Araştırmak isteyenler görebilirler. Bir resim ile de anlatılmıştır, bu alegori
Bu gün halk Platon’un mağara alegorisindeki gibi, sadece yaratılan suni pozitifi görecek, duyacak. Durum olumsuz, negatif ise haber yapılamayacak.
Zira gerçekleri yazıp anlattıkları için zaten tehdit altında olan gazeteciler, daha da baskı altına alınacak..
Oysa medya, duyan kulak, gören gözdür. Bir halkın dördüncü gücüdür.
Eğer, halk olarak gerçeği öğrenme hakkı için mücadele etmez, hakikatli basın emekçilerine destek vermezsek, bu gidişle bırakın dışarıdaki gerçekliğe ikna etmeyi, anlatmaya kimse kalmayacak..
Hayatlarımız, karanlık bir mağara içinde, yalanlar ışığında sönüp gidecek..