Ankara Eczacı Odası Başkanı Cem Abbasoğlu, eczacıların yaşadığı sorunlarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Abbasoğlu, şunları kaydetti:

"Hastalarımızın ilaca erişiminde yaşadığı sıkıntıların giderilmesi ve eczacıların ekonomik sorunlarının çözüme kavuşması için günümüz koşullarını karşılamaktan uzak 2004 tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi sektördeki tüm paydaşların katılımıyla mevcut ihtiyaçlara göre yeniden oluşturulmalıdır. Yeni oluşturulacak Kararnamede eczacı kârlılığı ilaç fiyatlarına tam bağımlı olmaktan çıkarılmalıdır. Kademeli kârlılık sisteminden vazgeçilip sabit kârlılık uygulanmalı, sabit kârlılığın enflasyon karşısında erimemesi için her yıl enflasyon oranında güncelleme yapılmalıdır. Bunun yanı sıra uzun vadeli çözüm olarak yerli ilaç sanayisinin güçlendirilmeli, ekonomik krize karşı koruma altına alınmalı ve yerli ilaç üretimi uzun soluklu bir devlet politikası haline getirilmelidir.

Kar yağışı nedeniyle okulların tatil edildiği il ve ilçeler açıklandı Kar yağışı nedeniyle okulların tatil edildiği il ve ilçeler açıklandı

Türk Eczacıları Birliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) arasında yapılan İlaç Temin Protokolü 1 Ekim 2024 tarihinde sona ermiş olmasına rağmen, dört aydır yeni bir protokol imzalanmamıştır. Bu belirsizlik hem eczacılara hem de hastalara yönelik büyük bir risk oluşturmakta, sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. SGK ile İlaç Alım Protokolü’müzde eczacıların içinde bulunduğu ekonomik darboğaz gözetilerek; indirim oranları ve baremleri ile reçete başı hizmet bedeli tutar ve baremleri güncellenmelidir. Protokolde eczanelerin SGK cirosunun esas alınacağı yeni modele geçilmeli, haksız kesintiye yol açarak eczane ekonomilerini vuran protokol maddeleri yeniden düzenlenmelidir.

"Konunun tarafları SGK ile ilaç firmaları olmasına rağmen, yaşanan sorun eczacılar ile hastaları karşı karşıya getirmektedir"

Bazı ilaç firmaları SGK’nın belirlediği kamu kurum iskontolarını uygulamaktan vazgeçmektedir. Söz konusu firmaların keyfi olarak yaptıkları bu uygulamanın faturası, aradaki fiyat farkını ödemek zorunda kalan hastalarımıza çıkmaktadır. Bu durum özellikle kronik hastalığı bulunan vatandaşlarımızın cebinden yüksek tutarlarda fiyat farkı çıkmasına yol açmaktadır. Konunun tarafları SGK ile ilaç firmaları olmasına rağmen, yaşanan sorun eczacılar ile hastaları karşı karşıya getirmektedir. Gerekli çözüm, SGK ve ilaç firmaları tarafından sağlanmalı ve hastaların mağduriyeti acilen giderilmelidir.

"Özel hastanelerdeki muayene ücretleri 15 liradan 50 liraya yükselmiştir"

Resmî Gazete'de 25 Ocak 2025 tarihinde yayımlanan SGK Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile ayaktan tedavi ve diş hekimi muayenesi katılım paylarında önemli artışlar yapılmıştır. Söz konusu değişiklik ile eğitim ve araştırma hastanelerindeki muayene ücreti, 7 liradan 45 liraya, özel hastanelerdeki muayene ücretleri 15 liradan 50 liraya yükselmiştir. Katılım payları uygulaması, her şeyden önce bireylerin ilaç hakkına erişiminin önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir. Sağlık ve sosyal güvenlik, Anayasa’da güvence altına alınmış bir hak olmasına rağmen hasta katılım paylarının hem oran hem de çeşit olarak artırılması kabul edilir bir durum değildir.

Öte taraftan muayene katılım payı ve reçete katılım payı gibi maliyetlerin tahsili, eczacıların sırtına yüklenerek eczacılar adeta bir tür veznedara dönüştürülmektedir. Eczacılar, sağlık hizmeti sunma görevini yerine getirirken, bu tür mali yükler nedeniyle asıl görevlerine odaklanmakta zorlanmakta ve bu süreçte mesleki itibarları zarar görmektedir. Dolayısıyla tüm vatandaşlarımız şunu bilmelidir ki muayene ücreti ve reçete katılım payı adı altında eczanelerde ödediğiniz ücretler, aslında eczacılarımız tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu adına tahsil edilmektedir. Bu doğrultuda, sağlığın ticarileşmesine, hastalara birer müşteri gözüyle bakılmasına ve eczacıların mağdur olmasına yol açan bu tür uygulamalara bir an önce son verilmelidir.

Kamuda çalışan meslektaşlarımızın çalışma koşullarında ve özellikle özlük haklarında, günümüz koşullarına uygun ve hakkaniyetli bir düzenleme yapılmamıştır. Bakanlıklarda, kurumlarda, hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında görev yapan kamu eczacılarının hak ettikleri koşullarda görev yapmaları ve özlük haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde sağlık sistemine yıllarca hizmet etmiş emekli kamu eczacılarının özlük haklarının iyileştirilmesi Ankara Eczacı Odası olarak önem verdiğimiz konuların başında gelmektedir.

"Eğitim veren 47 eczacılık fakültesinden sadece 14’ü akredite eczacılık eğitimi verebilecek kapasiteye sahiptir"

Eczacılık mesleğinin geleceği açısından karşı karşıya kaldığımız bir diğer sorun, kontrolsüz bir şekilde açılan eczacılık fakülteleri sorunudur. 1997 yılına kadar 7 adet eczacılık fakültesi bulunurken, bugün itibarıyla eczacılık fakültesi sayısı 62’ye dayanmıştır. Eğitim veren 47 eczacılık fakültesinden sadece 14’ü akredite eczacılık eğitimi verebilecek kapasiteye sahiptir. Bu durumu, alt yapıdan ve akademik kadrodan yoksun olarak açılan eczacılık fakültelerinin, diğer fakültelerden eğitim desteği istemesi de açıkça göstermektedir. Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitiminin sağlanması ve mesleki sürdürülebilirlik için, ülkemizde yeni eczacılık fakültelerinin açılmaması çağrımızı tekrarlıyoruz. Ülkemizin daha fazla eczacılık fakültesine ihtiyacı yoktur. Alt yapıdan ve 3 akademik kadrodan yoksun eczacılık fakültelerinin yerlerine, ilaç Ar-Ge merkezi kurulmalı, mevcut eczacılık fakültelerinin kontenjanları kademeli olarak düşürülmeli ve eczacılık fakültelerine giriş için başarı sıralaması 50 bin ile sınırlı tutulmalıdır. Yeni mezunlar için artık yeni istihdam politikaları hayata geçirilmelidir. Kamu kuruluşlarında, özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde eczacı sayısı artırılmalıdır. İlaç sanayinde, ilacın gerçek uzmanı olan eczacıların daha fazla görev almasını sağlayacak kapsamlı istihdam politikaları hayata geçirilmelidir.

''Mesleğimize yapılan haksızlığı kabul etmiyoruz''

Bizler eczacılar olarak, yaşadığımız sorunları ve taleplerimizi defalarca yetkililere iletmiş olmamıza rağmen kalıcı ve gerçekçi bir çözüm üretilmemiştir. Buna rağmen ses yükseltmeye devam edeceğiz; Eğer bugün sessiz kalırsak, Hastalarımız ilaçlarına ulaşamayacak, Eczanelerimiz kapanacak, Halk sağlığı telafisi zor bir krize sürüklenecek. Mesleğimize yapılan haksızlığı kabul etmiyoruz. Eczanelerimiz bu koşullarda ayakta kalamaz. Acil önlemler alınmazsa, eczane iflasları an meselesidir. Biz eczacılar, halk sağlığını korumak için buradayız ve mücadelemize devam edeceğiz. Haklı taleplerimiz karşılanana kadar susmayacağız."

Editör: TE Bilisim