AnaManşet

Bahtiyar Türker yazdı: Teğmene ceza verilmez, yüzbaşıya da nasihat edilmez

Emekli General Bahtiyar Türker, 2024 devresi teğmenlerin mezuniyet töreninden sonra coşkularını belirten ‘Kılıç çekme’ konusunu kaleme aldı

Üzerinde çalıştığım onuncu kitabım olan ‘Otobiyografim’ için 21 Mayıs 1963’te Kurmay Albay Talat Aydemir ve arkadaşları tarafından yapılmak istenen ihtilal denemesinde Kara Harp Okulu’nda öğrenci olup tamamı TSK’dan ihraç edilen Harbiyeliler hakkında bilgi gerekliydi. Kardeşim Varol Türker’in ricam üzerine araştırıp bana gönderdiği bilgiler geç saatlerde elime geçti. Okuyup yattım ama uyuyamadım. Atılan 1459 Harbiyeli ile üç yerde yolum kesişmişti. İlki, eğer 3 yıl kaybım olmasaydı onlardan biri olacaktım. İkincisi, Harp Okulu’ndan mezun olurken bize verilen kılıçların üzerinde mezuniyet yılı yazısı silinmiştir. O kılıçlar 1963-1964 devresi atılan Harbiyelilerin kılıçlarıdır. Üçüncüsü, Genelkurmay Personel Daire Başkanı iken onlara orduevi giriş kartı verdirmiştim. Gazetelerde çıkan ‘Talat Aydemir Kurbanlarına İadeyi İtibar’ başlıklı haberler üzerine Genelkurmay Başkanına hesap da vermiştim. Bunları aklımdan geçirirken, 16 Kasım 2024 mezuniyet töreninde sonra ‘Kılıç çeken Teğmenlerin’ ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilmelerini düşündüm. Şanlı orduya yaklaşık 40 yıl hizmet etmiş, 1 Ocak’ta 80 yaşına girmiş biri olarak odama geçip, o saatte bu iki konu birleştirip, okumakta olduğunuz yazıyı yazdım.

Hatırlanacağı gibi 1963-1964 devresi 1459 Harbiyeli okuldan atıldı. Bunlara '21 Mayıs Harbiyeli', 'Talat Aydemir'in Kurbanları'‘Kadersiz Harbiyeliler’ denildi.

Aşağıdaki yazıya göz attığınızda, söz konusu mağdurların 3 önemli özelliğine tanık olacaksınız.

Devletin büyüklüğü; Üniversitelerde -kontenjan açılıp- okumalarına imkân tanındı. Mağdur edilmediler.

Topluma kazandırıldılar; Kimi yazar, kimi gazeteci, savcı, hâkim, milletvekili, iş adamı, federasyon başkanı oldu.

Harbiyeli ruhunu kaybetmediler; Unvanlarının en başında 'Harbiyeli' yazmaktadır.

21 Mayıs Harbiyeliler Derneği

21 Mayıs 1963’te Kurmay Albay Talat Aydemir ve arkadaşları tarafından yapılmak istenen ihtilal denemesinde o dönem Kara Harp Okulu’nda öğrenci olup TSK’dan tamamı ihraç edilenler, sonrasında tekrar üniversite okuyup yeniden meslek sahibi olmuş; iş insanı, bürokrat, siyasetçi, sanatçı, sporcu gibi değişik meslek ve görevlerde başarılı olmuşlardır. Onlardan bazıları şöyle:

*Mehmet Erdoğan- Harbiyeli, hayatta. 21 Mayıs Harbiyeliler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Askeri Milli Futbol takım kalecisi, İbrahim Etem İlaç Sanayi Satış Müdürü.

*Aydın Uçkan- Harbiyeli, hayatta. Türkiye’nin kozmetik ürünleri üreten satış ve pazarlamasını ülke genelinde yapan, lider konumundaki Uçkan Medikal’in kurucusu ve ilk sahibi.

*Ayhan Fırıldak- Harbiyeli, hayatta. Gazeteci, yazar.

*Halit Kaptan- Harbiyeli, vefat. Eczacı. Türkiye’nin en büyük ilaç dağıtım kanalı olan Selçuk Ecza Deposu’nda yöneticilik yaptı.

*Özkan Ergün -Harbiyeli, vefat. Jeoloji Mühendisi. Devletin çeşitli kademelerinde çalıştı.

*Mahmut Aktuğ- Harbiyeli, hayatta. Eczacıbaşı İlaç Sanayii Bölge Müdürü.

*Mehmet Algış- Harbiyeli, hayatta. Eczacıbaşı İlaç Sanayii muhasebe yetkilisi.

*Refah Ceren- Harbiyeli, hayatta. Ağır Ceza Reisi.

*Ertöz Vahit Suiçmez -Harbiyeli, hayatta. OTÜ mezunu. 16. dönem Trabzon Milletvekili.

*Üstün Akkaş - Harbiyeli, vefat. Reklam konusunda vizyon yarattı. 21 Mayıs Harbiyeliler Derneği Kurucu Başkanı.

*Atilla Örsel – Harbiyeli, vefat. Türkiye Jimnastik Federasyonu Başkanlığı yaptı.

*Arif İskender Köndel - Harbiyeli, hayatta. Eski kaymakam. Yazar.

*Ali Rıza Konuralp- Harbiyeli, hayatta. Hâkim.

*Cemal Yılmaz - Harbiyeli Hayatta. Müteahhit, iş insanı.

*Erdem Kıral – Harbiyeli, vefat. Filim yapımcısı, yönetmen.

*Erdoğan Özçetin - Harbiyeli hayatta. Jumbo Sanayi Genel Müdürü.

*Erol Mestanoğulları-Harbiyeli, hayatta. İveco Otomobil Sanayi Genel Müdürü.

*Erol Üçöz – Harbiyeli, hayatta. Aksa Şirketler Gurubu Genel Müdür Yardımcısı.

*Erol Vural - Harbiyeli, hayatta. Noter.

*Hakkı Koşar - Harbiyeli, hayatta. Türkiye Karate Şampiyonu, Karate Federasyonu Onursal Başkanı.

Yukarıda isimleri bulunan ve aradan 61 sene geçmesine rağmen hala Harp Okulu ruhu taşıyan ‘kader mağduru’ gerçek vatansever insanlarımızı bu vesileyle bir kez daha sevgi, saygı ve şükran ile yad ediyor, ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.

Üye sayısı her geçen gün vefatlar nedeniyle azalan derneğin üyeleri, her yıl 20 Mayıs’ı 21 Mayıs’a bağlayan gece, çocukları ve torunlarının da katıldığı coşkulu törenler yapmakta ve toplu olarak Harbiye Marşı söylemektedir.

1997-2000 yıllarında Genelkurmay Personel Daire Başkanı olduğum sırada kendilerine Orduevi Giriş Kartı verilmesinden dolayı büyük mutluluk duyduklarını her vesileyle ifade etmektedirler.

Ülke çapında çok önemli görevlerde bulunan eski Harbiyelilerin askeri eğitim almış olmaları, disiplini özümsemeleri, onların başarısında çok önemli bir yer tutmaktadır.

Kılıç Çekme

Bu tarihi örnekle hafızamızı tazeledikten sonra, 2024 devresi teğmenlerin mezuniyet töreninden sonra coşkularını belirten ‘Kılıç çekme’ konusuna değinmek istiyorum. Generallik dönemimde Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi ve TSK’nın en kıdemli Tümgenerali olarak Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde bir üst rütbelinin yargılanmasında Başkanvekili olarak görev yapmış, meslek yaşamında hiç ceza almamış ve hiç ceza vermemiş biri olarak 16 Ocak’ta yapılacağı açıklanan görüşmede ben başkan olsam ne yapardım diye düşündüm.

İlk aklıma gelen hususlar özetle şunlar oldu:

Öncelikle ‘Askerliğin temeli, kanunlara, nizamlara, astın üstün hukukuna riayet olarak özetlenen disiplindir’ kuralı saklı kalmak şartıyla birkaç kavramı karar vermeden önce gözden geçirirdim.

Harbiyeli meç taşır, mezun olurken ona kılıç verilir. O kılıç onun onurudur, semboldür.

1877-1878 Osmanlı Rus Harbi, (93 Harbinde) Rus Başkomutanı Grandük Nikola, esir düşen Plevne Kahramanı Müşir Gazi Osman Paşa’ya, “Şu anda yeryüzünde bu kılıcı şerefle taşımaya hakkı olan tek insan sizsiniz” diyerek kılıcını iade ettiğini, kılıcın bir subay için ne anlama geldiğini bu tarihi örnekle somutlaştırırdım.

Anayasaya göre, kişi başkalarından onuruna, şeref ve haysiyetine saygı göstermesini isteme temel hakkına sahip olduğunu Madde-17’i, diğer taraftan Türk Ceza Kanunu’na göre de kişinin şeref ve haysiyetine saldırının cezai müeyyideye çarptırılacağını dikkate alırdım.

Askerin üniforması göğüslerine taktıkları madalya, nişan, şerit- rozet ve kılıcı kendi tarihlerinin izlerini güç ve heybeti ifade ettiğini; horozların bile kavga ederken kabarıp, bütün renkli tüylerini göstermesi örneğinde olduğu gibi bu sıralananların askerler için anlamını dikkate alırdım.

Bir insan için meslek sahibi olmak, evlenmek, çocuk sahibi olması, önemli başarılara imza atmasının özel günler olduğunu, bu vesileyle kutlama yapılmasının doğal olduğunu kabul ederdim. Harp Okulu’nu sağlıkla ve başarıyla bitirmiş Harbiyelilerin yaşamlarında çok önemli bir aşama olan mezuniyet törenden sonra aralarında eğlenmelerinin, analarının ak sütü kadar helal olduğuna inanırdım.

Vaktiyle bizim asteğmen olarak gittiğimiz sınıf okullarında teğmenliğimizi ‘Yıldız Gecesi’ olarak kutladığımızı hatırlardım.

Her rütbenin ayrı bir sembolü olduğunu, her birinin farklı anlam taşıdığını anımsardım.

Teğmen-Yüzbaşı ve Albaylığın ayrı bir rüçhaniyete sahip olduğunu, Anadolu’da teğmen rütbesinin mareşale denk olduğunu hatırlar; Bekir Sıtkı Erdoğan’ın ‘Kışlada Bahar’ ve Ayhan Hünalap’ın ‘Teğmenim’ şiirleri okur ve rahatlardım.

Son olarak da eski komutanlarımızdan sık duyduğumuz bir söz tekrarlardım. “Teğmene ceza verilmez, yüzbaşıya da nasihat edilmez.”

Yazıyı bir anektodla bitirelim:

MSB Personel Daire Başkanlığım sırasında bir gün bir Tabip Yüzbaşı geldi.

“Komutanım kardeşim yüksek okulu bitirdi. Babam onu işe sokmamı istedi” dedi.

Madem öyle yap”

Komutanım, babam beni Genelkurmay Başkanı sanıyor.”

O tarihten sonra her gördüğümde, “Erzurum’un Genelkurmay Başkanı, kardeşin işinden memnun mu?” diye sordum.

Sağduyunun hâkim olacağı inancıyla yeni yılda huzur ve barış dilleklerimi sunarım.

https://www.gazetezebra.com.tr/harbiyeli