Artarda gelen zamlarla son 30 yılın en ağır reçetesiyle geçecek, kara kışla karşı karşıyayız.. Ve artık iktidar kanadı ne kadar direnirse dirensin.. Her an olabilecek bir baskın seçimle parlamenter sistem için son bir faslın arifesindeyiz.. Kişisel çıkarı, ailesini, yakınlarını kollayan imkanlar, aniden zenginlik için.. Bugün susarak suça tanıklık yapanlar, yarının mağduru olabileceklerini unutmuşçasına yaşıyorlar.. Sosyal demokrasinin temsilcisi olan muhalefetin, kararları istikrarsız.. Doğrulara dayanmak yerine, işine geleni görüyor.. Bir gün kardeşim dediğini.. Ertesi gün 'ama’lı cümlelerle ötekileştirerek.. Şerbetle nabız arasında sıkışıp kalıyor.. Öte yandan iktidar siyasetin en güçlü silahı olan 'illüzyonun' dozunu artırarak kullanıyor.. Öylesine kibre sarılmışlar ki yoksulları yok sayıyor.. Ama unutuyorlar.. Artık halk vaatlere tok. Hiç bir söylem, boğazına düğüm olmuş çaresizliği çözemez biliyor.. Asla unutulamayacak kadar ağır.. İnsanların aklından atamayacağı şeyler yaşandı son 20 yılda.. Ne kadar kaçarsa kaçsın.. Üstüne yıkılacak bu yaşam, bu halkın.. Ama.. Ne kadar kaçarsanız kaçın.. Üstünüze yıkılacak bu haksızlıklar siyasetinizin.. İnsanı yürek değil, koşullar yürekli yapar.. Yaşamak isteyip yaşayamayan.. Ölmek isteyip ölemeyen.. Öylesi zulüm dolu karanlık bir cendereye sokuldu ki halk.. Şiddet diliyle çevrili korku ikliminizden korkmuyorlar.. Çürümüş bir ülkeye dönüştüğümüz gerçeğinin üstü örtülemiyor.. Dayanılır gibi olmayana dayanmaktan.. Halk.. Acıdan uyuşmuş durumda.. Kilitlenmiş düşüncelerle Aklına sığdıramadığı bir karanlık içinde.. Dilsiz, bitkin.. Yorgun ve dermansız halde.. "Şifasız hastalık yoktur, irade eksikliğinden başka" der, Hacı Bektaş Artık.. Kendi özgül irademizi ortaya koymak zorundayız.. Ve evet tam da şimdi değilse.. Ne zaman.. Yeniden.. Toplumsal reflekse döneceğiz.. Aç bırak itaat etsin.. Cahil bırak biat etsin.. Düsturuna katkıya devam mı edeceğiz.. Yoksa ortaya koyacağımız reflekslerle.. Önümüzde duran; Adaletsizliğe.. Toplumu/insanı yoksullaştırmaya.. Eğitimsizliğe.. Cehalete karşı.. Duruşun sesi olmayı mı seçeceğiz.. Tenceremiz boş evet.. Ama.. Kim boşalttı bu tencereyi onu görüp, kabullenecek miyiz? Yoksa, Yine dışarıdan bir elin tenceremizi boşalttığı söylemleri arkasına sığınanlara.. Prim vermeye devam mı edeceğiz? Şirazesi kaymış bu düzene karşı. Meselenin sadece boş tencere olmadığını.. İnsanca ve eşit, hakça bir yaşam olduğunu.. Siyaset arenasına değil.. Kendi gücüne güvenen halk olarak Gelişmiş bir bilinçle haykırmak zorundayız.. Vicdanı olan her bireyin sorumluluktan kaçamayacağı.. Bıçak sırtında.. Hançerin iki yüzündeyiz.. Bir kar tanesi gibi birleşmenin gücünü öğrenmeliyiz.. Bir tek kar tanesi avucunuza konduğunda.. Zayıf ve yok olmaya ne kadar hazırsa.. Bir araya geldiklerinde nasıl da; Dağları sarıp, kentlerde yollar kapatabiliyor.. İşte tam da.. Kar tanesinin bilinciyle.. Gireceğimiz son bir seçim senfonisinde.. Birlikte.. İlerlemeliyiz.. Evet halkım.. Bu son fasıldır.. Dönülmez bir virajın başındayız.. Ya birlik içinde.. Demokratik bir toplum inşa edeceğiz.. Ya yine ayrışarak.. Dayatılan hukuksuz sistem içinde boğuşacağız.. Virajdan frensiz kaymamak için.. Olası bir baskın seçim.. Son faslıdır ey halkım.. Gerçekleri görerek seçin...  

Editör: Ömür Ünver