İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, son sekiz günde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile ilgili yaptığı açıklamalar ve CHP davalarında yer aldığını söylediği aynı bilirkişi ile ilgili sözleri sebebiyle hakkında başlatılan iki ayrı soruşturma kapsamında ifade verdi. Adliye çıkışında açıklama yapan İmamoğlu, "Bugünkü mesele adalet meselesidir, bugünkü mesele hak arama meselesidir, bugünkü mesele geleceğimizdir" dedi.

Partililer adliye çevresinde yoğunluk oluştururken, adliye önündeki meydanda polis araçları ve TOMA'lar yer aldı. C blok kısmında da zırhlı araçlar bekletildi. Polis ekiplerinin ise adliye önünde devriye olarak görev yaptığı görüldü. Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda partilinin bekleyişi sürüyor. 

Mansur Yavaş: Hiçbirimiz hiçbir şekilde soruşturulmaktan çekinmiyoruz

İmamoğlu’na destek için Çağlayan Adliyesi’ne gelen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, burada gazetecilere açıklama yaptı. “Soruşturulmaz insanlar olduğumuza inanmıyoruz ama konuşması bitmeden soruşturulma açılması adliyeye gölge düşürüyor, yargılamaya gölge düşürüyor" diyen Yavaş, “Biz bugün dayanışmaya geldik. İçeriye girerken yanında olamıyoruz ama yanında olduğumuzu gösteriyoruz” diye konuştu.

Koridorlarda gerilim

Öte yandan İmamoğlu'nun ifade vermek üzere gittiği Çağlayan Adliyesi’nde çok sayıda avukat ve CHP yöneticileri, ifadenin alınacağı salonun bulunduğu koridora uzun süre geçemedi. Çevik kuvvetin barikat kurduğu koridorda avukatların geçişinin engellenmesi, izdihama sebep oldu. Koridorda "Hak, hukuk, adalet" sloganları atıldı. Daha sonra avukatların koridora tek tek geçişine izin verildi.

"Savcı değişti" iddiası

Bu arada, soruşturmalarda önemli iki gelişme yaşandı. Halk TV yazarı İsmail Saymaz'ın aktardığına göre; İmamoğlu'nun ifade vermesine saatler kala ifadesini alacak savcı değişti. Soruşturmalardan birinin nedeni olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ise hafta içinde izne çıktı.

Bir buçuk saat ifade verdi

İmamoğlu'nun, "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, tehdit, terörle mücadele görev almış kişileri hedef gösterme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" çerçevesindeki ifade verme işlemi yaklaşık bir buçuk saat sürdü. 

"İstanbul'da 4 aydır yargı tacizinin en üst seviyesini yaşıyoruz ama yılmayacağız"

Adliye çıkışında kendisine destek verenlere konuşma yapan İmamoğlu, şunları söyledi:

"Bugün burada iktidar partisi hariç bütün siyasi partiler, adaletin tesisi için bize destek olmaya geldiler. 

16 milyonun temsilcisi böyle bir ifade vermemeliydi, bugünkü mesele yargının siyasallaşması ve İstanbul'da kurulmaya çalışılan bir kumpasın geldiği sonuçtur. Hedefin ne olduğu belli. İstanbul'da 4 aydır yargı tacizinin en üst seviyesini yaşıyoruz ama yılmayacağız. 

Esenyurt'ta başlayan ve Ahmet Özer hocamızın sabahın köründe derdest edilerek hapse atılması, Beşiktaş'ta Rıza Akpolat kardeşimizin haksızca tutuklanması süreciyle beraber bu yargı eliyle süreci dizayn etme çabası devam etmektedir. 

Bugün büyük bir dayanışma ruhu içindeyiz. Siyasi partilerimizin tamamı burada. Genel Başkanların da bize katkı sunduğunu biliyorum. Her birine Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için, milletimizin birliği için yürekten minnet duygularımı iletiyorum. 

Özellikle 31 Mart'tan sonra gösterilen seçim başarısıyla Türkiye'nin birinci partisi olan CHP'ye, Sayın Özel olmak üzere her birimize en fazla da belediye başkanlarına nasıl müdahale edildiğini nasıl kötü muamele gösterildiğini yaşadık, yaşıyoruz. 

Elbette bizi farklı konumlandırmaya ve farklı biçimde bizleri yorumlamaya çalışanlar var. İnsanlarımızın bir araya toplanma çabasına bile engel olunmasını anlayamıyorum, korkunun neden kaynaklandığını biliyoruz. Ayağına taş değmesin diye dua ettiğimiz polisimizle halkımızı karşı karşıya getiren aklı kınıyorum! 

Gelemeyen başkanlarımız var, İzmir, Muğla, Tekirdağ belediye başkanlarımıza teşekkür ettim. 

Özellikle burada bulunması, nasıl kol kola omuz omuza olduğumuzu, mesele vatansa gerisi teferruattır diyerek bir arada olduğumuzu gösteren değerli dostum, ağabeyim, belediye başkanımız Mansur Yavaş'a teşekkür ediyorum." 

Akın Gürlek ile ilgili sözleri 

Dedim ki, 'Sayın Başsavcı, biz öyle adil bir dönem kazandırmak istiyoruz ki, senin çocukların dahi, kim hukuksuzluk yapıyorsa bu milletin hiçbir evladının sabahın köründe evinden alınmayacağı günleri herkese eşit bir adalet sistemini, yargının bağımsızlığını biz getireceğiz' dedim. Biz bunu söylüyoruz, bizi ailesini tehdit etmekle suçluyorlar. Savcılığa ifadeye getiriyorlar. Ben bu memlekette bir çocuğumuzun bile eşit olmadığında başımızı yastığa koyamayız diyen bir ahlakın temsilciyim. Aileyi, çocuğu tehdit etti diye beni burada ifade vermeye çalışıyorsun. Bu bir şaşkınlık, hem de konuşmamız yeni bitmiş pat diye. 

Asgari ücret ilk aydan açlık sınırının altında kaldı Asgari ücret ilk aydan açlık sınırının altında kaldı

İkincisi, bir bilirkişi istatistik kurallarını alt üst ediyor. İmamoğlu ve yakın çevresinde hangi konu var ise, soruşturmanın başladığı anda bilirkişi olarak çağrılıyor. O raporlarla dava açılıyor. Her bilirkişi raporu da başka uzman bilirkişi raporuyla yanlış olduğu tescil ediliyor. Esenyurt ve Beşiktaş operasyonunda 3 bilirkişinin ismi yazıyor iken diğer ikisinin haberi olmadan, bilgisi olmadan bir rapor yazıyor, imzalıyor.  İkisinin imzası olmadan o üç kişinin imzası olmadan o bilirkişi raporu çıkamaz. Evrakta sahteciliğe giden uydurma bir rapor düzenliyor. Bu millete kötülük düşüneni ben ifşa etmeyeceğim de kim edecek? 

Ne dedi Cumhurbaşkanı, turpun büyüğü heybede dedi. Turpun büyüğü heybede demek ne demek biliyor musunuz? Ben soruşturma seviyesinde olan bu dosyaların her sayfasını biliyorum demek değil midir? Cumhurbaşkanı'nın böyle bir dosyaya bakabilme, inceleyebilme hakkı var mı? Ona rağmen diyorsun ki, 'ben davayı takip ediyorum, endişeli bunlar' diyorsun. Geçmişte soyunduğun gibi bu davanın da savcılığına soyunuyorsun. Biz aldatıldık diyenlerden usandık. Aldatıldık diyenlerle işimiz yok, biz aldatılmayız. Yanlışı yap, sonra aldatıldık de. Buna müsaade etmeyeceğiz. Milletin yoksulluk içine gömülmesine vesile oldunuz. Adil bir sistem, yargı bağımsızlığı için mücadele edeceğiz.

Polislerimizle vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmeyi bırakın. Biz polisimizin gider gözyaşını siler, ayağının tozunu alırız. Biz bu ülkenin asil, gururlu, adaletli, yargı mensuplarına sırtımızı yaslayacağız. Bugün kötülük yapanların da o adil yargı düzeninde hesap vermelerini sağlayacağız. Savcı'nın odasına girdim; avukatlarımla ifade verdim. Beni nezaketle karşılayan, ifade vermemi sağlayan savcı beyin önünde önümü iliklerim. Ama yargının önünü iliklemesi için talimat veren zihni bu ülkeden söküp atacağız. Sebepsiz yere buralara gelmeyelim."  

Yavaş: Silivri'yi kapatalım

Mansur Yavaş da şunları söyledi:

"Size, İstanbul'a geçmiş olsun; demokrasimize, hukuka geçmiş olsun diyemiyorum. Geçmemeli.  Birkaç aydır yaşadığımıza bakılırsanız, en ufak demeç, tweet gece evden alınmaya vesile oluyor. Türkiye'yi açık hava cezaevine çevirmek istiyorlar. İnsanlar serbestçe fikirlerini söylemeliler. Tweet ortada, bir yere gitmiyor, suç olup olmadığına savcı da karar veremez, iddia eder açar davayı, yargılama sonunda varsa biri ceza çeker. Apar topar alınıp tutuklanması yanlıştır. İnsanların hürriyetini kısıtlayamazsınız. Hukuktan ayrı karar alamazsınız. 

Bir an önce ülkenin gerçek demokrasiye kavuşmak suretiyle kuvvetler ayrılığının tesis edilmesi yolunda bütün gücümüzle çalışacağız. Demokrasi ve hukuku hakim kılacağız. Bundan sonra kim olursa olsun söylediği sözden dolayı, fikrinden dolayı, yazısından dolayı tutuklanmayacak. Hiçbirimiz yargılanmaktan, soru sormaktan korkmuyoruz! 

Madem "Silivri soğuktur" ağızlarda, FETÖ döneminden beri ağızlarda pelesenk olmuş. İktidar değiştikten sonra demokrasinin başlangıcı olarak Silivri'yi kapatalım." 

Editör: Ömür Ünver