Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, İmralı heyetinin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı ziyaret ve akabinde gerçekleşen siyasi partilerle görüşmeler hakkında, "Diğer aktörlerin de sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini söylemeleri, tarafımızdan memnuniyetle not edilmiştir" dedi. Erdoğan, "Gerekli çağrı yapılır, terör örgütü ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atarsa kazanan tüm Türkiye olacaktır. Örgüt bu çağrıya kulak tıkar, ipe un sererse, bağlantılı yapılar da kendilerinden beklenen iradeyi sergilemezse o zaman biz terörsüz Türkiye hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz. Örgütü her yerde toprağa gömmek bizim için sadece vakit ve planlama meselesidir" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, Suriye'deki gelişmelere ve iç siyasetteki gelişmelere ağırlık verdi.
Erdoğan'ın açıklamasından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye’de faaliyet gösteren 168 siyasi parti arasında AK Partimiz 11 milyon 135 bin 306 üye sayısıyla zirvedeki yerini koruyor. AK Parti olarak üye sayısı itibariyle Türkiye’nin en büyük aileyiz. Bunu söylerken hamaset yapmıyor, gerçekleri dillendiriyorum. Böyle bir ailenin ferdi böyle bir hareketin neferi böyle bir siyasi partinin lideri olmakla iftihar ediyorum. AK Parti’ye gönül veren üyelerimizin her birine tek tek teşekkür ediyorum. Biz kuruluş aşamasından itibaren milletiyle birlikte yol yürüyen bir partiyiz. Milletin rotasından hiç ayrılmadık, milletin hedef, amaç ve kadim değerlerinden asla kopmadık. Çekemeyenler çıkıyor, rabbim nazarlardan saklasın.
"2025 yılında enflasyon hedefimizi tutturma konusunda umutluyuz"
Enflasyonla mücadeleye verdiğimiz önemi sürekli vurguluyoruz. En büyük baş ağrımız olan enflasyonda düşüşün başladığını görüyoruz. Haziranda başladığımız dezenflasyon süreci devam ediyor. Mal kalemlerinde daha belirgin ancak hizmet kısmında atalet yüksek seyrediyor. Dünyada da benzer bir durum var. Hükûmet olarak bu ataleti kıracak müdahalelere giriyoruz, gireceğiz. Enflasyonla mücadeleyi sadece taleple değil, gıda ve konut yönünde arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Sosyal konut projemiz bunlardan biri. 2025 yılında enflasyon hedefimizi tutturma konusunda umutluyuz. Enflasyon düştükçe alım gücü artacak, milletimizin sıkıntıları biraz daha hafifleyecek. Biraz daha sabredecek, kararlı duruşumuzu bozmayacak, 85 milyon hep beraber, hep birlikte kazanacağız.
2008 krizinde herkes 'yandık, bittik' havalarındayken, biz, 'Türkiye'yi teğet geçecek' dedik ve haklı çıktık. IMF'e olan borcun ödenmesinden tek haneli enflasyona kadar imkansız görünen pek çok ekonomik başarıya imza attık. Türkiye, emin ve ehil kadroların yönetiminde güven içindedir.
İktidar ve ittifak olarak kötümserliğin, kin ve husumetin bizi yolumuzdan alıkoymasına, azmimizi sarsmasına izin vermeyeceğiz.
"Suriye halkı, hasretini çektiği özgürlüğe kavuştu"
Suriyeli kardeşlerimiz 13 yıl boyunca işkenceyle, açlıkla halkını katleden Esed'den ve Baas rejiminden sonunda kurtuldu. Tüm kesimleriyle Suriye halkı, hasretini çektiği özgürlüğe kavuştu.
Suriye meselesinde öyle pervasız, vicdansız, ahlak dışı cümleler kurdular ki bugün konuşmaya yüzleri dahi yok. Hırçınlaşmalarının, seviyeyi daha da düşürme sebebi bunlardır. Öküz altında buzağı aramaya devam ediyorlar. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Zoru görünce veya işine gelmeyince topu taca atacak karakterde değiliz. Hep dobra konuştuk, harbi olduk. Bugün de hakikatin diliyle konuşacağız. Neymiş, kırmızı kart gösterecekmiş. Ya sen o işlerden anlamazsın, o iş bizim işimiz.
Yarım asırdır devam eden baskılara karşı halk, demokrasi taleplerini yüksek sesle dile getiriyordu. Bu gösterilerde Türkiye'nin dahli hiç olmadı. Zaman zaman da Suriye'nin adresini bize gösterdi. Ya sen oranın yolunu bilmezken biz zaten oralardaydık. Bunlara gerçekten navigasyon vermek lazım, Suriye'ye nereden, nasıl gidiliyor bilsinler.
"Esed hiçbir zaman reform sözünü tutmadı"
Olaylar kendiliğinden vuku bulmuştu. Hatta olaylar başladıktan sonra Esed ile birkaç kez görüştüm, gösterilerin barışçıl olduğunu söyledim. Toplumun beklentisi olan reformların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ettim. Bu görüşmelerimizde kendisiyle her temasımızda Esed hiçbir zaman reform sözünü tutmadı. Göstericilerin seslerine kulak vermek yerine ordusunu devreye sokarak olayları şiddetle, kanlı yöntemlerle bastırdı. Kendisiyle o süreçte de görüştüm. Tepkilere neden olacağını yapıcı bir şekilde izah ettim. Bunun aslı da Esad'dır, öyle söylüyorlar. Bizi bile alıştırdılar... Gösterilerin önüne geçmenin tek yolunun vadedilen reformların yapılması olduğunu anlattım. Ama Esed barışçıl yollar yerine katliamlarına hız verdi. Küçük çaplı barışçıl gösteriler, orantısız şiddet nedeniyle büyüdür ve Suriye geneline yayıldı. Rusya, İran, dahil oldu, PKK gibi terör örgütleri dahil oldu. Ülkemizi de bu ateş tehdit eder boyuta dönüştü. Suriye'den ülkemize hareketlilik başladı. Suriye'de masum siviller, toplu katliam, kimyasal silah, tecavüz gibi insanlık dışı muameleye maruz kaldı. Olaylar bu raddeye vardıktan sonra Türkiye hem sınırlarını korumak hem de terör örgütlerine karşı tedbir almak için gelişmelere dahil olması kaçınılmazdı.
"Suriye'de 1 milyon insan hayatını kaybederken bunlar ses çıkarmadılar"
Bizim için şaşırtıcı olan, içeriden bazılarının 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var' diye bizi haksızca eleştirmeleriydi. 'ABD'nin, bölgesel aktörlerin, Batı'nın, Avrupa'nın, terör örgütlerinin Suriye'de ne işin var' demediler, sadece Türkiye'yi, şahsımızı eleştirdiler. 13 yıl boyunca bir kez olsun ülkelerinin yanında, Türkiye'nin yanında, Suriyeli muhacirlerin tarafında yer almadılar.
Suriye'de 1 milyon insan hayatını kaybederken bunlar ses çıkarmadılar. Kitlesel kıyımlarda seslerini çıkarmadılar. İşkencelere seslerini çıkarmadılar. Bunlar olurken ses çıkarmadılar. Bebekler ölürken, çocuklar katledilirken sustular. Kürt'ün kimliği inkar edilirken sustular. Türkmen kovulurken sustular, Arap öldürülürken sustular. Vahşete, zulme, gaddarlığa yıllarca sessiz kaldılar. Suriye'yi kan deryasına çeviren Esed'e toz kondurmadılar. Ne zaman ki 8 Aralık'ta Suriye halkı epik bir zafer kazandı, o zaman bunların dillerinin bağı çözüldü. Şimdi ahkam kesiyorlar. Utanmak yerine sosyal medyadan sağa sola akıl veriyorlar. Esed'in ve Baas rejiminin katliamları karşısında duymadıkları endişeyi 40 gündür duyuyorlar! Daha düne kadar Suriye'de ne işimiz var diyen siz değil miydiniz? Hani Orta Doğu bataklıktı? Zalim defolup gidince mi aydınlandınız? Bebekler ölürken neredeydiniz? Kadınlara, kocalarının önünde tecavüz edilirken, çocuklar açlıktan kıvranırken, Suriye'nin şehirleri yağmalanırken, Suriye'den ülkemize roket yağarken neredeydiniz? 1 milyon insan öldü. Esad'ın katliamlarına neden tepki göstermediğinizi çok iyi biliyoruz. Dün Türkiye'nin karşısında konumlandılar, bugün de Türkiye'nin karşısındalar.
Siyaset akılla, basiretle, ülke çıkarlarını merkeze alarak yapılır. Türkiye'nin hak ve hukukunu yüceltmek için yapılır. Siyasetçisi, yazarı, akademisyeni, gazetecisiyle bu yeni dönemde herkesin görevi ülkemizin Suriye'de istikrarın tesisi için yürüttüğü çabalara katkı sunmaktır. Kardeşlerimizin yaralarına şifa olmak, kendi ayaklarının üstünde durmalarını sağlamak komşuluk vazifemizdir. Biz Suriye'deki her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin de tüm meselelerinin çözümünün takipçisiyiz, Kürtlerin güvenliğinin teminatıyız.
Suriye'de ve bölgede DEAŞ tehdidinden kurtuluyorsa bu meseleyi çözme kudredine sahip en büyük güç Türkiye'dir. Herkes bölgeden elini çeksin. Biz Suriyeli kardeşlerimizle beraber DEAŞ'ın da YPG'nin de diğer terör örgütlerinin de kafasını kısa sürede ezeriz. Bu yapılabilecek kudrete ve kuvvete bizler sahibiz.
Biz bu siyaseti yürütürken CHP tarafında farklı bir hava var. Kimin ne yaptığı, ne dediği belli değil. Muhalefetin seviyesine son günlerde bir kez daha tanık olduk. Türkiye'nin ana muhalefet partisini mi yoksa bir ilkokul müsameresini mi izliyoruz? Sayın Özel, Gazi Mustafa Kemal'in koltuğunda oturuyorum diyor ama ne bir ciddiyet ne ağır başlılık var. Koltuğunu korumak için bir atraksiyon yapması lazım ama onu bile beceremiyor.
CHP'ye 'kırmızı kart' çıkışı
Şimdi orijinal bir eylemle kamuoyunun karşısına çıktılar. Bu son çıkışlarını biz de beklemiyorduk, milletimiz gibi bu orijinal fikir karşısında dumura uğradık! CHP'nin siyaset üretme kabiliyetini böylece bir kez daha görmüş olduk. Önce bu dahiyane fikri için Sayın Özel'i ve yönetimini tebrik ediyorum. Halkımızın umutlarını artırdılar, Türk siyasetine yeni bir ufuk kazandırdılar, demokrasimizin gücüne güç kattılar, çaba gerektirmediği için kart oyununun CHP'nin karakterine daha uygun olduğu kanaatindeyim. Kendilerini fazla kaptırmasınlar, daha bunun puzzle'ı, pişpiriği, pokeri, iskambili var. Önlerinde kartlarla yapabilecekleri çok alternatif var.
"Fırsatın heba edilmesine kimsenin gönlü razı olmaz"
Kronik sorunlarımız konusunda adım atmaktan da geri durmuyoruz. 40 yılı geride bırakan bir bölücü terör meselesi bulunuyor. Geçen aylarda bu meseleyi kalıcı şekilde sona erdirme yönünde Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli'nin cesur çıkışıyla başlayan gelişmelere şahitlik ettik. Aziz milletimizin bu konuda ihtiyatlı bir iyimserlikte olduğunu görmekteyiz. Hükûmet olarak her vakit olduğu gibi bu hususta da şehitlerimizin aziz hatıralarına, gazilerimizin hassasiyetlerine halel getirmeyecek bir şuurla hareket ediyoruz. Türkiye'nin ekonomi ve insani olarak büyük bedeller ödediği bir sorunu kalıcı biçimde geride bırakması herkesin faydasınadır. Terörsüz Türkiye ifadesinde anlamını bulan bu yeni dönemin kapılarını açma fırsatını kullanmamak, üstlendiğimiz sorumlulukla bağdaşmaz. Bölgesel gelişmeler lehimizedir. İç siyasette hava müsaittir. Terörle mücadelede kritik kazanımlar elde edilmiştir. Türkiye her alanda gücünün zirvesindedir. Terör belasını kalıcı olarak def edecek bir fırsatın heba edilmesine kimsenin gönlü razı olmaz, biz de zaten razı değiliz. İlgili arkadaşlarımıza, bölücü örgütün lağvedilmesini sağlayacak çalışmaların dikkatle ve çok yönlü bir şekilde yürütülmesi talimatını verdik. Belli bir aşamaya gelen bu çabaların çerçevesini ve gayesini Diyarbakır İl Kongremizde izah ettim. Silahı aradan çıkaralım. Terör duvarını yıkalım. 85 milyon olarak birbirimize sıkıca sarılalım istiyorum.
Bin yıllık ortak mazimizden güç ve ilham alarak istikbalimizi birlikte inşa edelim. Terörün yüreklerde açtığı yaraları el ele vererek saralım istiyoruz. Kazanan emperyalistler değil, Türk, Kürt ayrımı yapmadan biz olalım istiyorum. Gelin canlar bir olalım, iri olalım, diri olalım diyoruz. Bu kardeşlik seferberliğine inandığımız için söylüyoruz. Amacımız terör bariyerlerini kaldırarak kardeşlik hukukunu yüceltmektir.
"Kayda değer bir mesafe alındı"
Kayda değer bir mesafe alındı. Heyetin yaptığı temasların verimli geçtiğini, birkaç istisna dışında siyasi partilerin terörsüz Türkiye hedefine samimi destek verdiğini görüyoruz. Bu hedeflere ulaşılması noktasında önemli bir kazanımdır. Diğer aktörlerin de sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini söylemeleri, tarafımızdan memnuniyetle not edilmiştir. Gerekli çağrı yapılır, terör örgütü ve bağlantılı yapılar da gereken adımları atarsa kazanan tüm Türkiye olacaktır. Örgüt bu çağrıya kulak tıkar, ipe un sererse, bağlantılı yapılar da kendilerinden beklenen iradeyi sergilemezse o zaman biz terörsüz Türkiye hedefimizi başka yöntemlerle gerçekleştiririz. Operasyonlarımız sayesinde bölücü örgütü ülke çapında eylem yapamaz, sınırlarımıza da yaklaşamaz hale zaten getirmiş durumdayız.
Örgütü her yerde toprağa gömmek bizim için sadece vakit ve planlama meselesidir. Üstelik bunca yıldır örgütü destekleyen güçler artık kendi canlarının derdine düşmüşlerdir. Hiçbir gücün örgüte fiili ve etkin destek verme isteğinin de olmadığını görüyoruz. Gölgesinde yürüdükleri kağnılara güvenenlerin sonu hüsran olmaya mahkumdur. Biz meseleyi suhuletle, sükunetle, mevcut mekanizmaları işleterek nihayete erdirme arzusundayız. Gün bugündür, gün kardeşlik günüdür, gün, huzurun kapısını ardına kadar açma günüdür. Gün, tüm coğrafyamızda barışı, istikrarı, güvenliği egemen kılma günüdür."