Godot Gelmeyecek

Değişimden bahsediliyor. 

Doğrudur, değişiyor. Değişiyorlar, ama yine kendileri lehine. Halkın sefaleti değişmiyor.

Her şey çabuk değişiyor, unutuluyor, çarçabuk normalleştiriliyor.

Taze hızlı başlayan hayaller, sessizce tükeniyor.

Kaldırım taşları bile zamana bizden daha çok direniyor. Ama on yıllardır, yurdun doğusuyla batısında doğanlar arasında fırsat eşitsizliği değişmiyor.

Değişmiyor mesela; %15’in zengin bir yaşam sürmesi, gelir dağılımındaki bu uçurum. Bu bir kader de değil üstelik, sadece adaletsizlik.

Mevsimlik tarımda çocuklar ölmeye devam ediyor, kadınlar katlediliyor her gün. Taciz, tecavüz, istismar değişmiyor.

Evet, değişiyor ülke ama yoksulluk ve cehalet hiç değişmiyor.

En hızlı eğitim sistemi değişiyor, her yeni yıl yeni sistem. Sisteme kobay göndermekten öteye gidemediğimiz yerde, okuryazar sayısı düştükçe düşüyor.

Eğer ciddi doğal kaynaklara ve üretime sahip değilsen, okuryazar oranı düşükse geride kalır, kalkınamazsın. 

Meselenin çok çocuk yapmak değil, özgür düşünceli bireyler yetiştirmek olduğunu anlamadığımız sürece de, geride kalacağız demektir.

Değişiyor,  bu ülke çok hızlı değişiyor.

Mesela; emekçi sofrasına evvel üç çeşit peynir koyarken şimdi tek çeşit bulamıyor. Çoğu unuttu etin kokusunu. Yoksul evine doğmuş çocuklarda etin ne olduğunu bilmeyenler olacak bu gidişatla.

Değişiyor efendim, değişmez olur mu? Ülkede her şey hızlı değişiyor.

Mesela; sağlıkta, sanatta, kültürde, gelişmişlik seviyesinde, çağdaşlıkta geri vites değişiyor.

Ne hikmetse, güzel olan ne kadar değişim varsa sadece erk sahiplerini buluyor.

Bir hikmet ki, başlarına yağdıkça yağıyor. Bindikleri arabadan giyimlerine, yeme içmelerine değiştikçe değişiyor.

Sana 1400’lü yılların yolları, kendilerine nasıl olsa hep açık Avrupa kapıları. Avrupa’nın nimetleri, yaşamları…

Sonuç: Evet, bir "değişim" var.

Erk sahipleri de değişti, hatta değişmeye devam da ediyorlar. Kendilerine; Avrupai yaşamlar, Avrupai nimetler düşerken, vatandaşa bel sıkacak kemer gösteriyorlar. 

Tabi; Bunca değişim arasında, olumluluk adına bir pay da sana düşmüyorsa, ortada bir de değişmeyen var demektir.

Mesela; Hala aynı erke oy verenler, hala görmek istemeyenler. Sefalet maaşına mecbur edilmiş, hala akıl başa gelmemişler var.

İşte bu da ülkenin değişmeyenleri.

Ve hala; bu hukuksuzluğa, sefalete, toplumsal bir tepki çıkmadığına, çıkacağa da benzemediğini göre, değişmeyecekler de.

22 yıldır ezilmek kader midir? Değildir elbet, ama sesini çıkarmayıp, zulme boyun eğen sefalet altında ezilip gider.

Hayat başımıza yıkılıyor. Tıpkı; Niccolo Machlavelli, “Prens” kitabında dediği gibi:

“Başkasının güçlenmesinin nedeni olan kişi, kendi yıkımına yol açar.”

Yıkanlar, bu gücü senden alıyor.

Yaşamda değişim kaçınılmaz olandır. Ne tarafa doğru olacağı ise seçiminize bağlıdır. 

O zaman; bir kurtarıcı beklemeyin, bu sefer değişimin ibresini lehinize çevirin. 

Sende biliyorsun ki, bu böyle gitmez. Kendinizden başkasından medet ummayın, Godot gelmeyecek.

Ses verin be kardeşim ses, artık yeter.