Gündem

"Güvensiz bir ortamda yaşamaya mahkûm bırakılmış bireyler için sağlıklı bir ruhsal gelişim mümkün değildir"

Türkiye Psikiyatri Derneği, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Açıklamada, "Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti doğuran bir sistemin varlığında, şiddetin ve ayrımcılığın sıradanlaştığı, insanların demokratik hak arama davranışlarının kısıtlandığı ve gelir eşitsizliğinin giderek arttığı dönemde hak ve özgürlüklerin savunusu çok daha önemli ve elzemdir" denildi

Türkiye Psikiyatri Derneği, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Düşünce, vicdan ve din özgürlüğünden, kanaat ve ifade özgürlüğüne; çalışan herkesin, kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak düzeyde, adil ve elverişli ücretlendirilme hakkından, sağlık ve iyi yaşaması için yeterli standartlara sahip olma hakkına kadar her alanda ihlallerin ve kuralsızlıkların giderek artıyor olması bizleri endişelendirmektedir" dedi. 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Bugün, yeryüzünün hemen her bölgesinde ağır hak ihlallerinin yaşandığı bir dönemde 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününü kutlamaktayız. 50 milyondan fazla insanın yaşamını yitirdiği, milyonlarcasının ruhsal ve bedensel hasar aldığı İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, bireylerin hak ve özgürlüklerinin tanımlanması ve bir daha aynı acıların yaşanmaması adına İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi doğmuş, 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiştir. İlk maddesi, 'Bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar' tanımlaması ile başlayan bildirgenin kabulünden bu yana hak tanımlamalarında ilerlemeler sağlanmış olsa da, dünya genelinde birçok alanda hak kayıplarının yaşandığını ve yaşanmaya devam ettiğini biliyoruz.

"Eşitsizliğin giderek arttığı dönemde hak ve özgürlüklerin savunusu çok daha önemli ve elzemdir"

Dünya genelinde savaşlar, yıkımlar, göçler, katliamlar, anti-demokratik yönetimler, ekonomik ve insani krizler ile başta en temel ve vazgeçilmez yaşam ve özgürlük hakkı olmak üzere, güven içinde yaşama hakkı, ulaşılabilir sağlık ve eğitim hakkı, eşitlik hakkı gibi hakların temelden sarsıldığı ve ihlal edildiğine şahit oluyoruz. Düşünce, vicdan ve din özgürlüğünden, kanaat ve ifade özgürlüğüne; çalışan herkesin, kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak düzeyde, adil ve elverişli ücretlendirilme hakkından, sağlık ve iyi yaşaması için yeterli standartlara sahip olma hakkına kadar her alanda ihlallerin ve kuralsızlıkların giderek artıyor olması bizleri endişelendirmektedir. En başta kadına ve çocuğa yönelik şiddeti doğuran bir sistemin varlığında, şiddetin ve ayrımcılığın sıradanlaştığı, insanların demokratik hak arama davranışlarının kısıtlandığı ve gelir eşitsizliğinin giderek arttığı dönemde hak ve özgürlüklerin savunusu çok daha önemli ve elzemdir.

"Her yıl bir öncekinden daha iyi bir konuma gelinmesi için çalışmaya devam edeceğiz"

Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından hazırlanan ve her gün ihtiyacın daha da belirgin hale geldiği ruh sağlığı yasa taslağımızın birinci maddesi, 'Bu yasanın temel amacı, insan hakları ve çocuk hakları ilkeleri doğrultusunda toplum ve bireyin ruh sağlığının korunmasına ve ruhsal yönden sağlıklı gelişiminin sağlanmasına yönelik temel ilkeleri belirlemek' şeklinde başlar. Hak temelli bir ruh sağlığı hizmeti vurgusunu her fırsatta yapan bir mesleğin mensupları olarak, insanın doğuştan sahip olduğu hakları kadar, yasalarla düzenlenmesi ve korunması gereken haklarının da altını çizerek, her yıl bir öncekinden daha iyi bir konuma gelinmesi için çalışmaya devam edeceğimizi bildiriyoruz.

Daha önce de vurguladığımız gibi, temel insan haklarına erişemeyen ve güvensiz bir ortamda yaşamaya mahkum bırakılmış bireyler için sağlıklı bir ruhsal gelişim ve ruhsal işlev mümkün değildir. Ruhsal açıdan sağlıklı olma hakkı, sadece ruhsal zorluk ya da hastalığı olan bireylerin tedavi ve tam sağlık hakkını değil, aynı zamanda toplumların ve bireylerin ruhsal açıdan korunmasını, ruhsal etkilenmeye neden olacak koşulların düzeltilmesini, güvenlik, sağlık, eğitim, gelecek gibi temel insan haklarına sahip olarak yaşamalarını, çocukların korunmasını ve gelişimini içermekte; ruhsal sağlığı koruyucu, ruhsal sorunları önleyici ve ruhsal sağlığı geliştirici hak temelli bir kamusal ortamı ve yönetimi zorunlu kılmaktadır.

Bizler ruh sağlığı uzmanları olarak, barışın, eşitliğin ve güvenli bir yaşamın olmadığı bir ortamda ruhsal sağlığın mümkün olmadığının, insanın temel hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesinin de ruhsal sağlık için öncelikli görevimiz olduğunun bilinciyle 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nü, tüm insanların bu haklara sahip olduğu zamanlarda coşkuyla kutlayabilme arzumuzu haykırmak istiyoruz."