Ülke genelinden Ankara’ya gelerek Anıtpark'ta toplanan usta öğreticiler, halk eğitim merkezlerinde açılan kursların sınırlandırılmasını protesto etti.
Anıtpark'ta 81 ilden gelen usta öğreticiler; "Usta öğreticiler sahipsiz bırakıldı", "MEB usta öğreticilere sahip çık", Özel eğitimde biz varız", "Tasarruf usta öğreticiden yapılmaz", "Bu yönetmeliği kabul etmiyoruz", "GSM'lerde biz de varız", "Vakıflarda biz varız", "Usta öğreticiler devletinin yanındadır", "Bizler Usta’yız, mesleğimizi iade edin", "Halk eğitimlerinin görünen ama görünmeyen yüzüyüz" yazılı dövizleri taşıdılar ve "Kotaya hayır" diye sloganları attı. Basın açıklamasının ardından özel gereksinimli çocuklar, folklor gösterisi sundu.
MEUS-FED Genel Başkanı Canan Ünver, burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:
"Hepimizin bildiği gibi geçici personel olarak istihdam edilen kadrosuz usta öğreticiler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından memur veya sözleşmeli personel olarak kabul edilmemektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ise işçi olarak hakkında bir tanım bulunmamaktadır. Bu durum; statüsü belli olmayan, iş güvencesinden yoksun, hiçbir özellik hakkına ücretlerini tam almadıklarında dahi aldıkları ücret asgari ücretin çok altında olan, kıdem tazminatı olmayan ve dahi hiçbir sosyal güvencesi olmayan eğitim emekçisi sınıfının oluşmasına yol açmıştır.
Ülkemizin en ücra coğrafyalarından, devasa metropollere kadar sayıları 100 bine varan kendisini mesleğine, öğrencilerine ve ülkesine adamış usta öğreticiler olarak bizler sadece yönetmelikle çevresi belirlenmiş rutin eğitim programını uygulayan eğitimciler değiliz.
"Hiç kurs açamaz hale geldik''
Ülkemizin kılcal damarlarına nüfus ederek 2071 hedefleri doğrultusunda maarif modeli meşalesinin her yerde yanmasına aracılık eden adanmış usta öğreticiler olarak bizler, kadro ve özlük haklarımızın iyileştirilmesi taleplerimizin karşılanmasını umarken, Milli Eğitim Bakanlığımızın yeni yönetmeliği ile neredeyse hiç kurs açamaz hale geldik. Milli Eğitim Bakanlığı, yayınladığı yönetmelik ile ve uyguladığı bütçe yoksunluğu gerekçesi ile yaygın eğitimde uygulamaya koyduğu kısıtlamalarla gençlerin ve yetişkinlerin de eğitim hakkını ortadan kaldırmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada 'bütçe bitti' adı altında halk eğitimi merkezlerinde açılan kurslara sınırlama getirilmesi her yaştan yurttaşların eğitim hakkının engellenmesi anlamına gelmektedir.
Halk eğitimi yalnızca kişileri değil, toplumu da güçlendirmekle kalmaz ve aynı zamanda ekonomik kalkınmayı da destekler. O halde ilk gözden çıkarılan yaygın eğitim faaliyetleri olması kabul edilemez. 'Bütçe bitti' mazeret olamaz, her yere ek bütçe var da eğitime gelince neden yok.
Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü bünyesinde 2 bin 23 izleme raporlarında 11 milyon kişiye eğitim verildiği gözlemlenmektedir. Bu eğitimin yüzde 3'lük kısmı kadrolu personel tarafından karşılanırken yüzde 97'lik kısmı usta öğrenciler tarafından karşılanmıştır. Yüzde 97'lik kısmı usta öğreticilerden karşılandığına göre bu açığı kim kapatacak. 10 milyon kişi evinde otursun mu isteniyor?
"Kursların açılmaması kadınları eve kapatmak değil midir?"
Halk eğitimi merkezlerinde açılan kursların sınırlandırılması özellikle kadınların güçlenme olanaklarını ellerinden almaktadır. Halk eğitimi kurslarına ağırlıklı olarak kadınlar katılmaktadır. Bu kurslar kadınların okuma yazma öğrenerek, mesleki beceriler kazanarak, kendilerini geliştirerek kamusal hayata katılımında önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda bu kurslar kadınların güçlenmesine, sosyalleşmesine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle kursların açılmaması kadınları eve kapatmak değil midir?
Mevzuatta usta öğreticinin görev tanımı yapılmalıdır, statüsü belirlensin, özlük hakları verilsin. Bakanlığın bir an önce halk eğitimi merkezlerinde halkın talebi ve ihtiyacı olan kurslar tekrar açılsın. Bu merkezlerin gerçek amaçlarına uygun olarak ve donanımlı, yetişkin eğitimini bilen usta öğreticiler de etkili bir şekilde çalışmasını sağlamak için gerekli adımların atılması şarttır."