İçmeyeceğiz artık tek damla su, Lethe nehrinden

17 Ağustos 1999, memleket büyük bir deprem acısıyla sarsılmıştı.

Henüz 2001’de kurulmuş bir parti, 2002 genel seçimlerinde yaraları sarmaya geldiğini söylemiş, 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara gelmişti.

O günden sonra ülke, 20’yılı geçecek bir derin kanamanın girdabına girmişti.

100 yılın seçimine sayılı günler kala, yine büyük deprem acısı, yine seçim var karşımızda ve yine bir bayram sabahı..

İşte tam da burada; bireyin iç dengelerini sarsan, çatışmalı bir karşıtlık var karşımızda. Bellek ve unutuş..

Yunan mitolojisinde; Lethe (unutuşu) ve  Mnemosyne (belleği) simgeleyen iki varlık vardır. İnanışa göre Lethe nehrinden su içenler, geçmişe dair yaşadığı her şeyi unutur.

Bu 21 yılda bizde; bir nisyan ile, başımızda nadanları göremeyecek kadar, 

Lethe nehrinden su içmiş gibi çabuk unutan bir topluma dönüşmüşüz.

Hani bugün bayram ya.! Hatırlayalım. 17 Ağustos’ la başlayan bitmeyen acılarda, kaç bayrama daha girmişiz aynı kurtarıcılarla (!)

23 Ekim 2011, Van depremi arkası, 6 Kasım Kurban Bayramı..

28 Aralık 2011 gecesi 33 canın ölümüne sebep Roboski Katliamı, ardı yıl başı..

Sonrası, bayramların önü arkası acı..

13 Mayıs 2014 Soma Katliamı, ardı, 28 Temmuz Ramazan Bayramı..

16-19 Temmuz 2015 Ramazan bayramı, 20 Temmuz 2015, Suruç katliamı..

24 Eylül 2015 Kurban Bayramı, ardından 10 Ekim 2015 Ankara Gar Katliamı..

Yaralara merhem diye yola çıkanlar, yaraları daha da kanattılar. 

Ama bunca acı da hiç imzaları yokmuş, acılar hiç yaşanmamış gibi, 24 Haziran 2018’ de parlementer sistemi de pasifize eden teklikle yönetilecek Başkanlık sistemine geçildi.

Sonrası.. Sonrası bir çığlık, sürü sürü kuşlar, başımıza kızıl kıyamet..

Sonrası; Hatay, Maraş, Adıyaman, Gaziantep, Urfa. İğne deliğinden geçen zaman, yıkımlar, yok anılar ve geriye darası ölümler..

Sonrası, bu çağ işte. Kabulleniş ve unutuş..

Yıkımla beslenip gelenler, yıkmaya, toplum olarak biz, UNUTMAYA, alışmaya doyamadık. 

Bir unutuş. Uyku ve ölüm gibi olan içtiğimiz Lethe’ nin suyundan ayılamadık..

İşte, bu yüzden; kişisel ve toplumsal bellek, insanın en büyük trajedisi.. 

Artık; Yıkımların, ölümlerin, unutuşların olmayacağı bayram sabahlarına uyanmak için, sarılalım gelecek zaman alegorisine, 14 Mayıs gününe.

Ve diyelim ki; Ey Lethe! Sen unutuşun nehrisin. Boşa akarsın. Yıkanmayacağız bir kez daha ırmağında, içmeyeceğiz suyundan bir daha..

Uyumayacağız artık suyunla, unutmayacağız..

Kadim Dicle’ nin sesiyle uyanacağımız, Fırat gibi coşacağımız, Tuna nehrinin kadim yankısıyla uyananacağımız bir bellekle, 2002’den beri yaşatılan acıları 14 Mayıs sabahı hatırlayacağımız bir bayram olması dileğiyle..

Unutmayın. Yaşamak, direnmek olduğu kadar, hatırlamaktır..