ANKARA (İGFA) - Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda iklim değişikliğiyle mücadeleden Sıfır Atık Hareketi’ne, millet bahçelerinden çevre ve doğa koruma projelerine kadar Bakanlığın birçok projesi ile ilgili bilgi verdi.
Bakan Kurum, komisyon üyelerine kirli su numunesini göstererek İzmir Körfezi’ndeki kirliliği anlattı.
"Ben, Körfeze dair hedeflerimizi anlatacağım ama öncelikle sizlere bir şey göstermek istiyorum" diyen Bakan Kurum, "Ben bugün; İzmir Körfezi’nden aldığımız bir şişe deniz suyu numunesini yanımda getirdim. Bu suyu, İzmir Körfezi’ndeki kirliliği görmekten imtina eden, bu acı tablo karşısında tek bir açıklama dahi yapmayan siyasilere; denizin kirliliğini daha iyi anlatmak için getirdim. Artık İzmir körfezimizde büyük bir çevre felaketi yaşandığını, Körfezin içindeki tüm canlılarla birlikte can çekiştiğini, her saat başı binlerce balığın öldüğünü görmenin vakti gelmiş, hatta geçmiştir. Millet önünde soruyorum. Şu kirliliğin olduğu bir denizde balıklar yaşayabilir mi? Bu kokunun olduğu bir denizin kıyısında, insanlar rahatça hayat sürebilir mi? Şu anda bu su numunesi içerisinde, atık su kaynaklı amonyak miktarı, olması gerekenden tam 50 kat daha fazladır. Oksijen seviyesi sıfırdır sıfır. Bunun nedeni, artık 85 milyonun malumu olduğu gibi, İzmir’in atık sularını arıtmayan, pis suları doğrudan Körfez’e döken, körfezi bir fosseptik çukuru gibi kullanan İzmir Büyükşehir Belediyesi’dir. Bugüne kadar çözüm için hiçbir adım atmayan yönetim anlayışıdır" diye konuştu.
“O KÖRFEZ BİR ZAHMET TEMİZLENECEK”
Bakanlık olarak, İzmir Körfezi Orta ve Uzun Vadeli Eylem planlarını da çok yakında kamuoyuyla paylaşılacağını belirten Bakan Kurum, “Altını çiziyorum, bu işin takipçisi olacağız. İzmir Körfezi’nin, umursamaz ellerde heba olmasına, her seçim öncesinde ‘Körfez’de kulaç atacağız’ deyip tek bir olumlu adım atmayan zihniyete müsaade etmeyeceğiz. Ben Çevre Bakanı olarak diyorum ki; bunu herkes not alsın, o Körfez bir zahmet temizlenecek. Büyükşehir Belediyesi bir zahmet sorumluluklarını yerine getirecek. Yapması gerekenleri yapacak. İlgili herkese vazifelerini hatırlatmaya, İzmir halkı ve milletimiz adına devam edeceğiz” dedi.
Bakan Kurum, Emine Erdoğan öncülüğündeki Sıfır Atık Hareketi kapsamında 193 bin binada sıfır atık yönetim sisteminin kurulduğunu toplam 60 milyon ton atığın geri kazanıldığını belirtti. Ekonomiye 185 milyar lira katkı sağlandığını ve 498 milyon ağacın kesilmesinin, 5,9 milyon ton sera gazı salımının önlendiğine vurgu yaptı.
Mavi Vatan’ın temiz geleceğini garanti edecek Mapa-Şamandıra Projesi’nin bu yıl içinde Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesinde pilot uygulama olarak başlayacağını belirten Bakan Kurum, “Projemizle tekne ve yatların koylarımızda, kontrollü şekilde konaklamalarını sağlayacağız. Atıkların denize deşarjını önleyecek, deniz canlılarını koruyacağız. Başarımızı ölçecek, eksik yönlerimizi giderecek ve en kısa süre içerisinde aynı uygulamayı, tüm denizlerimize yayacağız” dedi.
“2053 NET SIFIR EMİSYON YOL HARİTAMIZI BAKÜ’DE AÇIKLAYACAĞIZ”
Öte yandan Bakan Kurum konuşmasının çevre ve iklim değişikliği kısmında dünyadaki ve Türkiye’deki afetlerden çarpıcı rakamlar paylaştı.
“İklim politikalarımızı belirledik, uyumu sağlamaya yönelik takvimimizi oluşturduk ve hedeflerimize sadık kalarak çalışıyoruz” diyen Bakan Kurum, "Sayın Cumhurbaşkanımız, 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma Hedefimizi dünyaya sundular. Biz de bakanlık olarak; 2024-2030 İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planı’mızı süratle hazırladık. İnşallah; 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi Yol Haritamızı da 3 gün sonra Bakü’de düzenlenecek olan COP29’da dünya kamuoyuyla paylaşacağız. İklim kanunumuzun bu yıl içerisinde, bu salondaki siz değerli vekillerimizin de katkılarıyla kanunlaşarak yürürlüğe girmesini yürekten temenni ediyoruz. İklim Kanunu’muz bizi güçlendirecek; biz de yeşil dönüşümü hızlandıracağız. Dış ticarette rekabet gücümüzü artırmak için karbon fiyatlandırma ve Emisyon Ticaret Sistemimizi hemen hayata geçireceğiz. Yeşil yatırımlar için finansman mekanizmaları geliştirecek, 'Ulusal Yeşil Taksonomi' yönetmeliğimizi de 2025 yılında çıkaracağız. Çok önemli ve belirleyici bir çalışmamız daha olacak. O da şudur. 81 ilimizde, İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurullarımızı oluşturacak; Yerel İklim Değişikliği Eylem Planlarımızı tamamlayacağız. İklim krizini etkileme noktasında önemli bir alan olan sanayi sektöründe atılımlar yapacağız" diye konuştu.
Tugay: Ben de çok üzülerek izledim
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un İzmir Körfezi üzerinden büyükşehir belediyesine yönelik eleştirilerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Kurum'un haksız bir şekilde suçu yerel yönetimlere yıkmaya çalıştığını ifade eden Tugay, "Ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak arkadaşlarımla birlikte bir eylem planı zaten hazırlıyoruz, hazırladık üzerimize düşenleri yapıyoruz, yapacağız. Körfezin daha fazla kirlenmemesi için elimizden gelen her türlü önlemi alacağız. Ancak bu problem çok ağır bir problem. Önemli ve çevre sorunu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerine düşeni yapmak zorunda" dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Planlama Ajansı (İZPA) tarafından İZQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi'nden düzenlenen “Nasıl Bir İzmir?” çalışmaları serisinin ilk modülü “Kent Konuşmaları” programı öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının bütçe sunumunda İzmir Körfezi'nden getirdiğini söylediği bir şişe deniz suyunu göstererek büyükşehir belediyesine yönelik eleştirilerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bakan Kurum'un eleştirilerine yanıt veren Tugay, şunları kaydetti:
"Bunu aslında çokça konuştuk. İzmir'de tartıştık. Bir bilim kurulu oldu orada ben yine bütün açıklığıyla gördüklerimizi anlattım. Körfez çok uzun yıllardır derelerden gelen kirlilikle, arıtmanın atıklarıyla, gemilerden boşaltılan atıklarla, tersane kaynaklı kirlilikle, sanayi kökenli kirlilikle kirlenmiş durumda. Körfezin tabanında çok kalın bir birikinti oluşmuş durumda. Bu birikinti uzun yıllardır özellikle derelerden taşınan atıklarla aslında birikmiş durumda. Şimdi burada kirliliğin temizlenmesini, dip taraması yapılmasını ve bir sirkülasyon kanalıyla aynı zamanda Körfez'de bir akıntı oluşturulmasını ve bu şekilde Körfezin temizlenmesini sağlamamız lazım. Yapmamız gereken şey bu.
"Üzülerek izledim"
Ancak ısrarlı bir şekilde AK Partili siyasetçiler, Çevre ve Şehircilik Bakanı sanki bu kirlilik sadece şehrin arıtmasından kaynaklanıyormuş gibi 'sorumlusu belediye, sorumlusu sizsiniz, siz kirlettiniz siz temizleyin' diye çok tuhaf, sorumsuzca bir açıklama yapıp duruyor. Bu gerçekten bugün bir zirve yapmış durumda. Nereden alındığı belli olmayan bir suyu yani biz de Körfez'den su alabiliriz ve eminim çok daha temiz yerlerden de alabiliriz o suyu. Bir şişe suyu götürüp bu bunu göstererek yani çok haksız diyeceğim, çok hafif bir tabirle haksız bir şekilde yine suçu yerel yönetimlere yıkmaya çalıştığı bir şeyi izledik. Ben de çok üzülerek izledim.
"İzmir, Türkiye'nin bir şehri"
Defalarca dile getirdiğimiz bir şey var; İzmir, Türkiye'nin bir şehri. Bakanlık, İzmir'in de sorunlarından sorumlu. İzmir'e zaten çok az kaynak ayırıyorlar. Yapılması gereken şeylerin çoğunu bekletiyorlar, yapmıyorlar. Yatırım bütçelerine baktığınız zaman bunları görebiliyorsunuz. Türkiye'nin her yerine her şeyi yaparken bütçe bulunuyor. İzmir'e gelince nedense bir bütçe darlığı oluşuyor ya da tasarruf yapma ihtiyacı duyuyorlar. İzmir'in Türkiye'nin bir şehri olduğunu ısrarla söylemeye devam edeceğiz.
"Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerine düşeni yapmak zorunda"
Vatandaşlarımıza da şunu söylemek istiyorum; ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak arkadaşlarımla birlikte bir eylem planı zaten hazırlıyoruz, hazırladık üzerimize düşenleri yapıyoruz, yapacağız. Körfezin daha fazla kirlenmemesi için elimizden gelen her türlü önlemi alacağız. Ancak bu problem çok ağır bir problem. Önemli ve çevre sorunu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerine düşeni yapmak zorunda. Bu keyfi bir durum değil. Bunu idrak etmelerini sabırla beklemeye devam ediyoruz."