MEMUR-SEN de memur ve memur emeklisi zammına tepki gösterdi. Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, "Ayın 15’inde alacağımız maaşlarda; kayıplar telafi edilsin, refah payı verilsin, alım gücü tamir edilsin istiyoruz. Bunu gerçekleştirmek için düşünmeye, araştırmaya, yöntem aramaya gerek yok. 7. Dönem Toplu Sözleşme masasında teklif ettiğimiz yüzde 15 artışı ve yüzde 10 refah payını ilave olarak yansıttığınız takdirde, bu sorun çözülecektir" dedi. 

MEMUR-SEN üyeleri, enflasyonist ortamda kamu görevlilerinin yaşadığı mağduriyet ve refah payı taleplerini dile getirmek amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde eylem yaptı. Üyeler eylem sırasında “emeğimi hor görme, enflasyona ezdirme” ve “susma haykır, refah payı haktır” sloganları attı.

Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Alım gücümüzün aşağı doğru baskılandığı bir süreçteyiz. ‘Enflasyona ezdirmeyeceğiz’ sözünün askıya alındığı, sahanın beklentilerinin arttığı, sahaya yönelik yapılanların ise azaldığı bir dönemdeyiz. Bu yüzden bugün, bu durumu haykırmak, sesimizi duyurmak için; kamu görevlilerine reva görülen yüzde 11,54 zamma karşı ‘Gelirimiz Artmıyor, Aldığımız ise Yetmiyor’ diyerek Hazine ve Maliye Bakanlığının önünde eylemdeyiz.

Yıllık enflasyon yüzde 44,38 olarak gerçekleşti. Hepimiz hissedilen enflasyonun, açıklanan enflasyon ile yakından uzaktan ilişkisinin olmadığını biliyor ve yaşayarak görüyoruz. Sabit gelirlilerin; kira, elektrik, doğalgaz, gıda ve diğer zorunlu harcamalardan oluşan sepetinin; açıklanan enflasyonla uyuşması mümkün değil. Enflasyonu, elektrik faturasının ödendiği yere değil faturayı ödeyene sormak gerek. Yumurta fiyatını, reyondaki etikete değil yumurtayı alan emekçiye sormak gerek. Bir yılda doğalgaz yüzde 60, elektrik ve akaryakıt yüzde 40, market-pazar enflasyonu ise en az yüzde 100 artmış durumda. Yılbaşından itibaren ekmeğe yüzde 25 zam geldi. Kiralar ise en az yüzde 60 yükselecek. Sabit gelirlilerin yaşadığı darlığı yüzde 44 olarak yorumlamak bu yüzden mümkün değil. Hayatın içinde yaşayan ve bu süreçte birçok zorlukla karşılaşan sabit gelirlilerin tamamı; ne enflasyon rakamına anlam verebiliyor, ne de yüzde 11,54 maaş artışını hazmedebiliyor.

Biz 7. Dönem Toplu Sözleşme masasında bugün yaşanacak sıkıntıları öngördük ve defalarca kez ifade ettik. Kamu İşvereninin teklifinin; ne piyasayla, ne beklenen enflasyonla ne de tahmin edilen enflasyonla alakası olmadığını ısrarla söyledik. Bu yüzden imza atmadık, işverenin de hakemin de kararına şerh düştük. ‘Kamu görevlileri ve emeklileri enflasyona ezdirilmesin, maaşları enflasyon farkı değil masa belirlesin, hakem’in görevi piyasanın gerçeğini görmek, hakemin kararı, ismiyle uyumlu olsun” dedik. ‘Yanlışa dur diyebilsin, haksızlığı gidersin’ dedik. Maalesef hakem, karar mekanizması gibi değil de noter mekanizması gibi çalıştı. Duyuyor, görüyor fakat algılamıyor,
adil sonuca etki edemiyor. Kararı ise, milyonlarca kamu görevlisini ve ailesini mağdur ediyor.

Bu yüzden bugün burada, ‘Toplu sözleşmede imzamız yok, Reva görülene rızamız yok’ diyoruz. Hakem’in kararı; 2024’te kamu görevlisi ve emeklisini enflasyona ezdirdi, 2025’te de ezdirecek. Memur-Sen olarak, 2025’in ilk dönemi için teklif ettiğimiz yüzde 15 yüzde 10 Refah Payı verilseydi; ne bu tartışma gündeme gelecekti ne de kamu görevlileri meydandan sesini yükseltecekti. Maliye tarafının bürokratları tutturmuşlar bir hayal, onun peşinde gidiyorlar. Neymiş efendim, ‘zamları az verirsek, sabit gelirliyi baskılarsak enflasyonu düşürürüz’ diyorlar. Altını çize çize ısrarla söyledik. Enflasyon çok hızlı yükselir fakat bu kadar kısa sürede düşmez.

Maliye Bakanı’na ve Kamu İşvereni’ne sesleniyorum. Türkiye büyürken, güçlenirken, küresel ölçekte artık çok daha fazla söz sahibiyken, küçük hesapların peşine düşmeyin. Bu kadar büyük işler başarırken, kamu görevlilerimizi mağdur konumuna düşürmeyin. Devletin alacaklarını 12 ay, 365 gün boyunca yüzde 43,93 oranında garantilerken; Kamu görevlilerine aktarılacak payı maliyet ve gider olarak görmeyin. Biz devletin maliyet ya da gider unsuru değiliz. Biz kamu hizmetinin vazgeçilmez kaynağıyız. Yöneticilerin ve karar alıcıların bu bakış açısına sahip olmasını bekliyoruz.

Bu yüzden, Ayın 15’inde alacağımız maaşlarda; kayıplar telafi edilsin, refah payı verilsin, alım gücü tamir edilsin istiyoruz. Bunu gerçekleştirmek için düşünmeye, araştırmaya, yöntem aramaya gerek yok. 7. Dönem Toplu Sözleşme masasında teklif ettiğimiz yüzde 15 artışı ve yüzde 10 refah payını ilave olarak yansıttığınız takdirde, bu sorun çözülecektir. Yırtık, dikişle kapatılabilecek durumdayken önlem alınmalıdır. Aksi takdirde zaman kaybedildikçe yama da tutmayacaktır.

Gelirde adaletin yolu, vergide adaletten geçer. Maaşlarımız zaten yeteri kadar artmıyor, Gelir vergisiyle verilen zamlar da elimizden alınıyor. Asgari ücret bile bir üst dilime giriyor. Sizce gelir vergisi sistemi adil olabilir mi? Gelir vergisi sistemi; vermenin değil almanın, adaleti tesis etmenin değil gelir dağılımını bozmanın derdindedir.

Biz sorunları azaltalım, sorunlu alanlardan sıyrılalım diye uğraşıyoruz. Sorun çözmek yerine sorunları büyütmenin, sayısını artırmanın; kimseye faydası yok. Vergide Adalet için kamu görevlilerinin vergi oranları yüzde 15’e sabitlenmeli, zamları elimizden alan yöntemden vazgeçilmelidir.

Memur-Sen ve bağlı sendikaları olarak; 1 yıllık süreçte Maliye Bakanlığı’nın önüne uygulanmayan ve kısıtlanan hükümlerimiz için defalarca kez geldik. Sayın Bakan’a da Toplu sözleşme hükümlerimizin engellenmesinin hukuksuz olduğunu, bu hatadan dönülmesi gerektiğini ısrarla belirttik. Bu döneme kadar Anayasa ile korunan ve kanun ile güvence altına alınan toplu sözleşme hükümlerimiz hiçbir şekilde engellenmemişti. Zaten dünyanın hiçbir yerinde imzalanan toplu sözleşme hükümlerinin sonradan engellenmesi söz konusu olamaz. Masada ‘Evet’ denileni sahada eksiksiz uygulamak kamu işvereninin asli sorumluluğudur. Servis hizmetinde bu hatadan gecikmeden dönüldüğü için kamu görevlisi de kamu hizmeti de olumsuz etkilenmedi. Koruyucu Giyim ve fazla çalışma ücreti kazanımlarımız tasarruf tedbirleri kapsamında halen engelleniyor. Koruyucu giyim maddesini adil şekilde uygulayan yöneticilere zimmet çıkarılıyor. Toplu sözleşme hükmünü uyguluyor diye yöneticilere ve kamu görevlilerine zimmet çıkaran başka bir uygulama örneği var mı? Bu yanlıştan da acilen dönülmesini bekliyor, koruyucu giyim kazanımının ve fazla çalışma ücreti hakkımızın eksiksiz verilmesini istiyoruz. Aksi takdirde, masada imzalayıp sahada uygulamamak, toplu sözleşme masasını da Kamu İşveren Heyetini de değersizleştirir.

Sakarya depozito sisteminde pilot oldu Sakarya depozito sisteminde pilot oldu

8. Dönem Toplu Sözleşme, 4688 sayılı Kanunla yürümez, sonucunda da çözüm üretemez. Bunu bildiğimiz için 4688 sayılı Kanun’un değişmesi gerektiğini kayıt altına aldık. Değişimden ve dönüşümden korkulmamalı, adil toplu sözleşme düzeninin önü açılmalıdır. Biz kamu görevlilerinin gelirlerini artırmak için mücadele ediyoruz. Kamu işvereni de bu noktada önce niyet etmeli, sonra gayret göstermeli, sonucunda da adil karar üretecek düzenlemeleri hayata geçirmelidir."

Editör: TE Bilisim