Peşrevi uzatmadan söze girmek istedim; zira bu yeni yolculuğumuzda tanışmak için bolca fırsat bulacağımızı düşünüyorum. Sosyal medyadaki fiskos köşemden bu profesyonel köşeye transfer olunca, ilk iş “ifade özgürlüğü”nü konuşmak istedim. Tarihin her döneminde kaleminin ucu bir şekilde zaptedilmiş tasarımcının ifade özgürlüğü... Bir gazetecinin, habercinin toplumla buluşma aracı kelimeleriyse, tasarımcının ki de çizgisidir. Bizler neşemizi, elemimizi, kederimizi ve tabii ki tecrübemizi hayallerimizle ortaya koyarız. Beş yıl, on yıl sonra orada duracak yapıyı/mekanı zihnimizde canlandırır; sonra kağıda dökeriz. Bir nevi geleceği okurken tarihi yazarız. Gelceğin geçmişini, tasarımı hayal etmeye başladığımızda oluştururuz. Ancak “Ucuz olsun, pahalı görünsün.”, “Ben çok inşaat yaptım, sizin gibi çok adam çalıştırdım.”, “Benim çok acelem var.” türü iştah kesen müdahiller sebebiyle, hayalini bile profesyonelce kuran tasarımcının elleri kesilir. Ülkemizde eğitimin zayıf olduğunun göstergesidir, bu. Altını çizmek isterim; “Öğrenim” demedim, üniversite okumuşluğu kastetmedim... “Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver.” eğitimi bizim toplumumuzda eksik anlatılmış, ona dikkat çekmek istedim. Halbuki mimarlar, içmimarlar, peyzaj mimarları da 11 haneli ay yıldızlı kimliği cüzdanında taşıyorlar. Haliyle ekonomik koşullardan, ödenen kiralardan, kanunlardan ve yaptırımlardan herkes kadar haberdarlar. Üstelik acelesi olan iş veren hiçbir mimarın ilki değil, tasarımı ucuza mal edip kaliteli görünmesini isteyen işverenin hiçbir içmimarın ilki olmadığı gibi... Adeta bir çocuğun dünyaya geliş süreci gibi, sağlıklı bir tasarımın hayata geçirilmesi de sabır ve emek ister. O eserin anne/babası olan tasarımcıya saygı duyarak ve kılavuzluğuna güvenerek, ondan sezeryan bir iş talep etmeyerek, eserin hakettiği harcamayı yapmasına izin vererek kendine faydalı oluyor iş veren... Bir yandan tasarımcıya heyecanla çalışma ortamı sağlarken öte yandan mekanının daha tasarruflu ve karlı, daha garantili ve değerli olmasına fırsat veriyor. Tasarımcıya “ifade özgürlüğü” tanıyarak, aslında kendine ve geleceğe yatırım yapmış oluyor. <em><strong>Not:</strong> “İçmimar” mı, “İç mimar” mı? Bunu ileriki yazılarımda tartışacağımız için özellikle vurguladım.</em>