Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığının bütçe görüşmeleri devam ederken, mülakat mağduru öğretmenler, mağduriyetlerini dile getirmek için TBMM'nin bahçesinde basın açıklaması yaptı.
Öğretmenlere CHP ve İYİ Parti milletvekileri destek verdi.
"Yine olmadı. Ne yapmamızı istiyorlar? Bizden ne istiyorlar?"
Sosyal Bilgiler öğretmeni olan Sevgi Süre, şunları anlattı:
“Alanımda 80,98 puan aldım ve 517’nci oldum. Mülakatlara İstanbul’da girdim. Üç soru soruldu ve üçüne de doğru cevap verdim. Komisyondaki hocalar bana, ‘Aramıza hoş geldiniz’ dediler. ‘Mülakatınız gayet iyi geçti. Hayırlı olsun. Nereyi yazacaksınız’ dediler. Bütün yaz boyunca hangi ili yazacağımı düşündüm. Mülakatım iyi geçmişti, kontenjan içerisindeydim. Puanlar açıklanınca; Diyarbakır, Erzurum, İzmir’den giren arkadaşlar, 77 puan alanlar benim önüme geçti. Sonra öğreniyoruz ki İstanbul, Bursa gibi illerde puanlar ya yuvarlanmış ya da 1-2 artış olmuş. İzmir’de 5-10 puan daha fazla eklenmiş. Biz artı 1 puan alırken onlar nasıl artı 12 puan alabiliyorlar? Bu zamana kadar hep bir umut sakladık. ‘Hakkımız yenmeyecek’ dedik. Bakana güvendik. Şu an sonuçlar açıklandı. Benim kontenjanımda 754 kişi alınacaktı. Ben 812. kişi olarak şu an kontenjan dışı kaldım. Normal şartlarda 517. kişiyken 812. kişiyim ve elendim. Benim mülakatım kötü geçse, ‘Mülakatım kötü geçti, o yüzden elendim’ diyeceğim. Öyle bir durum da yok. Sizin sisteminizde mücadele edip sizin dediğiniz gibi hazırlandık. Yine olmadı. Ne yapmamızı istiyorlar? Bizden ne istiyorlar?"
"Beni neden eliyorsunuz? Bu çok büyük bir haksızlık"
Edebiyat öğretmeni Tuğba Sağır da, şunları kaydetti:
"Branşımda 41 bin aday içerisinden 724. Oldum. Benim puanım da yuvarlandığı ve 0,73 puan verildiği için benim şu an sıralamam bin 102. Kontenjan dışıyım. Kocaeli’de mülakata girdim. Kocaeli’de 7. Komisyonda mülakata giren her adayın puanını yuvarladılar. Ben 7. Komisyonun kurbanıyım. Eğer ben 5. Komisyonda sınava girseydim belki de 5-6 puan alacaktım. Benim suçum ne? Ben ders çalışmak için çocuğumun eline telefon verdim. Ben bu şekilde sınavı kazandım, sabrettim. Neden eleniyorum? Beni neden eliyorsunuz? Bu çok büyük bir haksızlık."
"Buraya geldikten sonra anladık ki milletin derdiymiş, milletin kahrıymış umurlarında değil"
Öğretmen Özkan Özdemir ise şu iddialarda bulundu:
"Haftalardır belgeleri tek tek muhataplarına iletmeye çalıştık. İtiraf ettiler. Birbirine benzemeyen 245 komisyon var. İstanbul’daki beğenmiyor, Erzurum’da ‘Çok iyisin’ demişler. İnsanlar mağduriyet içindeyken bu mağduriyetlere artık kulaklarını tıkamışlar. Muhatap bile almıyorlar. ‘Biz yaptık, biz güveniyoruz’ diyor. Kendi bürokratı işin içinden nasıl çıkacağını bilmiyor. Bugün oldu bittiye getirdiler. Buraya geldikten sonra anladık ki milletin derdiymiş, milletin kahrıymış umurlarında değil. ‘Koltuğum, maaşım, itibarım olsun.’ Gerisi vız geliyor.
5 bin insan, anne, baba, çocuk, evlat hepsi mağdur. Kendi içinizde kabul ediyorsunuz. Neden bunu yüzümüze haykırmıyorsunuz? Ömrümüzden yıl çaldınız, bizden özür dilemeyin. ‘Bir şeyler yapmaya çalıştık’ olmadı desinler. Bunu kabullenmek bi şereftir. 5 bin insanın kul hakkına giriyorsunuz, nasıl yatacaksınız? Nasıl rahat edeceksiniz? Sırf isimlerinin yanına bir gölge düşmesin diye 5 bin insanın hakkına girildi. Daha fazlası da olabilir. Sayın Cumhurbaşkanım lütfen atadığınız Bakanı yanınıza alın, ‘Bu nedir, bu insanlar niye burada’ diye sorun. Bizim art niyetimiz, yalanımız, ideolojik bir şeyimiz varsa bizi derdest edin. Haksızsak buyrun, buradayız. Bakan dinlemiyorsa derdimizi kime anlatacağız? Biz mi adaleti tahsis edelim, ne yapalım?"
"Bu gençler bakanın sözüne güvenmeyecekse kime güveneceğiz?"
Bursa’da mülakata giren Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Eda Nur ise şöyle konuştu:
“Alanımda 56 bin kişi var. Ben bin 85’inci oldum. Mülakata sırf Bursa’da girdim diye puanım yuvarlanmış. Bana 0,2 puan verilerek sıralamam 2 bin 100’lere kaydı. Alanımda bin 500 kişi alınıyor. Bin 500 kişinin içerisinde ben bin 85’inci sıradaydım. Sırf Bursa’da mülakata girdim diye dışarda kaldım. Bu gençler bakanın sözüne güvenmeyecekse kime güveneceğiz? Girdiğimiz şehrin kurbanı olduk. Bizim 1,5 yılımız gitti. Kime güveneceğiz?"