Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafnıdan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde açıklanan 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program'da (OVP) büyüme hedefinde düşüş, enflasyon hedeflerinde de artış dikkat çekti.

OVP ile ilgili tahminleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen ve ekonomi yönetimiyle birlikte iş dünyasından temsilcilerin de yer aldığı toplantıda açıkladı.

Yılmaz, Türkiye ekonomisinin gelecek üç yılını şekillendirecek olan Orta Vadeli Programa ilişkin politika çerçevesini, hedefleri ve uygulama araçlarını sizlerle paylaşmak üzere toplandıklarını belirterek, ekonominin büyümesi, istihdam görünümü, finansal ve fiyat istikrarı gibi kritik alanlarda nasıl bir yol haritası izleyeceğini ve program yaklaşımını ortaya koydu.

OVP'nin, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koyduğunu dile getiren Yılmaz, "Bu kapsamda, ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır. Öngördümüz takvime uygun olarak dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başladı" dedi.

Orta vadeli programın amacının enflasyonun tek haneye düşürülmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, gelirin toplumun tüm kesimlerine adil dağıtılması olduğuna dikkat çeken Yılmaz, "Brüt uluslararası rezervlerimizin 26 Mayıs 2023'te 98,5 milyar dolar seviyesinden 23 Ağustos 2024 tarihinde 150,4 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz. Orta Vadeli Programın amacı enflasyonun tek haneye düşürülmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, gelirin toplumun tüm kesimlerine adil dağıtılmasıdır" ifadelerini kullandı.

"Kişi başı gelirde hedef 20 bin dolar"

Yıl sonu itibarıyla ihracatın 264 milyar dolar, dönem sonunda ise 320 milyar dolara yakın seviyelerde olmasının beklehdiğini aktaran Yılmaz, "OVP dönem sonunda 83 trilyon TL'lik ekonomik büyüklük, 1 trilyon 774 milyar dolarlık ekonomik hacim ve 20 bin dolar seviyelerine çıkmış kişi başına geliri hedefliyoruz. İthalatımızın yıl sonu itibarıyla 345 milyar dolardan OVP dönemi sonunda 417 milyar dolar seviyesine çıkmasını bekliyoruz. Program dönemi sonunda bütçe açığının milli gelire oranının, uzun dönem ortalamasının altına, yüzde 2,5 oranına gerilemesini hedefliyoruz" diye konuştu.

OVP'de TÜFE beklentileri yükseldi

2024 yılı için yüzde 33 olan enflasyon yüzde 41,5 yükselirken2025 yılı için yüzde 15,2 olan TÜFE beklentisi yüzde 17,5'e çıkarıldı. 2026 yılı için yüzde 8,5 olan hedef yüzde 9,7'ye yükseltilirken 2027 yılı için enflasyon hedef yüzde 7 olarak belirlendi.

Bu görüntüler en son 2. Dünya Savaşı'ndaki kamplarda yaşanmıştı Bu görüntüler en son 2. Dünya Savaşı'ndaki kamplarda yaşanmıştı

Büyüme tahmini yüzde 3,5'e düşürüldü

OVP'de açıklanan tahminlere göre 2024 yılı büyümde gerçekleşme tahmini yüzde 3,5 oldu. Bir önceki OVP'de büyüme yüzde 4 olarak öngörülmüştü. 2025 yılı için büyüme tahmini ise bir önceki progama göre yüzde 0,5'lik bir düşüş öngörülerek, yüzde 4 olarak belirlendi. 2026 yılı için yüzde 4,5; ve 2027 yılı için yüzde 5'lik büyüme belirlendi.

Yol haritasında cari açık tahmini düşürüldü

OVP'de cari açık 2024 yılı için yüzde 3,1'den yüzde 1,7'e çekilirken, 2025 yılı için yüzde 2,6'dan yüzde 2'ye düşürüldü. Sonraki yıl yüzde 1,6'ya düşürülen cari açık tahmini 2027 yılı için de yüzde 1,3 olarak belirlendi.

Yılmaz, sunum yaparken cari açığa ilişkin, "2003-2022 yılları arasında cari işlemler açığımızın GSYH'ye oranı ortalama olarak yüzde -3,7 seviyesindedir. 2023 Mayıs ayı itibarıyla cari işlemler açığımızın milli gelire oranla yüzde -6,9 seviyesine kadar yükseldiği dikkat çekmektedir. Bu, 2023 yılının ilk yarısında yaşanan dış ticaret dengesizliklerinin ve küresel ekonomik koşulların etkilerini yansıtmaktadır.

2023 yılının Aralık ayı itibarıyla, cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde -4,0 seviyesine gerilediğini görmekteyiz. Bu düşüş, yılın ikinci yarısında alınan önlemler ve gerçekleştirilen ekonomik reformların etkisiyle dış ticaret dengesinde sağlanan iyileşmeleri göstermektedir. Son olarak, 2024 yılının Haziran ayı itibarıyla cari işlemler açığı daha da gerileyerek milli gelirin yüzde 2,2'sine düşmüştür. Böylelikle, Türkiye ekonomisinin dış finansman ihtiyacının azaldığını ve dış ticaret dengesinde sağlanan iyileşmenin devam ettiğini görmekteyiz" değerlendirmesini yaptı.

İşsizlikte düşüş tahmini

İşsizlik oranı tahmini 2025 yılında yüzde 9,6'ya sonraki yılda yüzde 9,2 ve 2027 yılı için de yüzde 8,8'e indirildi.

Yılmaz işsizliğe ilişkin olarak, "Son bir yılda istihdam güçlü artışını sürdürürken işsizlik oranları önemli düzeyde gerilemiştir.
2023'ün ikinci çeyreğinde 31 milyon 556 bin kişi olan istihdam, 2024 yılının ikinci çeyreğinde 32 milyon 661 bin kişiye ulaşmıştır. Son 1 yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkanı oluşmuştur. Bu artış, ekonominin farklı sektörlerinde istihdam olanaklarının arttığını ve işgücüne katılımın desteklendiğini göstermektedir.
Diğer yandan, işsizlik oranlarına baktığımızda, 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9,7 olan işsizlik oranı, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 8,8'e gerilemiştir. İşsizlik oranındaki bu düşüş, istihdam artışının ve ekonominin genel olarak güçlenmesinin bir sonucudur.
İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş, uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koymaktadır. İstihdamın artırılması ve işsizliğin azaltılması yönündeki bu olumlu eğilimlerin, yeni OVP döneminde de devam etmesini hedefliyoruz" ifadelerini kullandı.

Bütçe açığında daralma  

2023 yılı için Bütçe Kanunu ile öngöralen bütçe açığı yüzde 3,5 iken yaşanan deprem felaketi ve bunun ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin yansımasıyla Eylül ayında OVP’de yüzde 6,4 oranında bir bütçe açığı öngörülmüştü. Uygulanan maliye politikalarıyla 2023 yılının Aralık ayı itibarıyla bütçe açığı yüzde 5,2'ye gerilediğini belirten Yılmaz, "Bu rakamın yüzde 3,6’lık kısmı doğrudan deprem etkisinden kaynaklanmıştır. Bununla birlikte, bu amaçla yapılan harcamalar geçici özellik taşıdığından yapısal dengeyi bozmamaktadır. Ayrıca depreme yönelik harcamaların önemli bir kısmı yatırım niteliği taşımaktadır" dedi.

Editör: Ömür Ünver