Güneş batarken binlerce ağızdan çıkan yanık bir türkünün nağmeleri gibi artık dilimizde dertler..
Her gün aynı sorunlar artarak büyüyor, köşelerimize, cümlelerimize dert olup dökülüyor..
Acılar kanıyor..
Yaralar kanıyor..
Çaresizlik çığ gibi büyüyor..
Ama öfkede...
Yoruldu insanlar; haksızlığa uğramaya..
Mahkum edilmeye işsizliğe..
Kızgınlar; edene değil, tecavüze uğrayan çocuğa rızası vardı denmelere..
Kravata, cekete, iyi hal indirimlerine..
İncindi yürekler; faturadan şikayet edene, sebze alamıyorum diyene, sen de iki değil bir domates al, evinde atletle gezme, olmadı kuru fasulye ye, kendi gazını üret denmelere..
Bıktılar; “buzdolabı, doğal gaz mı vardı bizden önce, mum vardı mum, yol, köprü mü vardı”, söylemleriyle akıllarıyla dalga geçilmesine..
Üç beş firma için milyarların çevrildiği dolaplardan..
Tükendi halk; en küçük tepkide, hassas duygularımız diye diye dönme dolap gibi vicdanlarını kullananlardan..
Alışmayan, susmayanlar bir kaç twitle yaralarını göstermeye çalışıyorlar..
Attığı tek bir twitle, mahkemelere sevk edilenler varken,
Zaten daha fazlası..
Şam’da kaysı..
Zira; hicivin, atasözünün bile cezaya tabi tutulduğu, linç kültürünün demokrasiden daha çok geliştiği bir dönemde..
Arkasında duracak bir muhalefeti dahi olmayan vatandaş başka ne yapmalı..
Geçmiş acıları kolaylıkla unutan siyaset, bundan sonra daha da büyüyecek acıların da sorumluluğuna ortak oluyor demektir..
20 yıl, eğer muhalefet bir tek taşı yerinden oynatıp değiştirememiş ve tuğlalar yanlış örüldükçe kınamaktan öteye gitmemiş, refleksizlikle seyretmişse..
Cümle kusur; korkuyla her şeyi unutturulan, susturulan halkta aranmamalı..
Toplum hafızasını diri tutmak; muhalefeti, aydını, STK’larıyla, toplum dinamiklerinin görevidir..
Ve toplumsal refleksi bu dinamikleri örgütler..
Sağ gelenek söylemden,
Ya da sol gelenek söylemden gelsin hiç fark etmez..
Özgürlükleri silip süpüren hiç bir sistem insanları mutlu edemez..
Şimdi tüm dinamikler;
Emekçiler, anayasal hak olan itiraz hakkını kullanmaya başlamışken,
Çoğulcu ses, ortak akılla birlikte hareket edip, toplumsal refleks vermek, gidişata dur demek zorundadır..
Aksi takdirde..
Her adaletsizlik, karşısındaki eylemsizliklerden güç almaya devam edecek biraz daha..
Editör: Ömür Ünver