Norveç İlimler Akademisi’nin yaptığı bir incelemeye göre, MÖ 3600 yılından bu yana barış içerisinde geçen 292 yıl hariç, 14 bin 531 savaş olmuş, bu savaşlarda 3 milyarın üstünde insan yaşamını yitirmiş. Türk ulusunun bilinen ortalama 5 bin yıllık tarihinin büyük bölümü de savaşlarla geçmiştir.
Halen devam eden Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin Savaşları; Güney Doğu Asya ülkesi Myanmar’da ve dünyanın en az 40 bölgesinde yaşanan sıcak çatışmaları dikkate aldığımızda, ‘dünya savaşta, savaş kapımızdadır’ ifadesi abartı olmasa gerek.
Son yıllarda sıkça duyduğumuz tabirlerin ne anlama geldiğini ve tanık olduğumuz sağduyu sahibi insanları yasa boğan olayların bunlarla ilgisini bu bağlamda masaya yatıralım.
Devletin varoluşunu sağlayan üç önemli unsur
Öncelikle bir devletin varoluşunu sağlayan üç önemli unsurun ne olduğuna bakalım.
Büyük Selçuklu İmparatorluğu Veziri Nizamülmülk ve Alman İmparatoru Büyük Friedrich’in belirttikleri gibi, ‘kanun-para-asker’, devletin temelini oluşturmaktadır. Güçlü bir orduya sahip olmayan bir devletin varlığını güven içinde idamesi mümkün değildir. Napolyon Bonapart’ın deyişiyle, “Ordu olmadan ne sivil hak ve özgürlükler ne de siyasi bağımsızlık var olur.” Zira savaş her zaman kapıdadır!
Bir devletin temelini oluşturan kanun-para-askerden oluşan bu üç unsurun küreselleşme sürecinde savaşların kaynağı ve hedefi konumunda olduklarına ve de en büyük darbeye maruz kaldıklarına tanık olduk. Günümüzde bu üç unsur genişletilmiş; Siyasi güç, askeri güç, ekonomik güç, coğrafi güç, demografik güç, psiko-sosyal güç, kültürel güç, bilimsel ve teknolojik güçten oluşan ‘Milli Güç’ olarak tanımlanmaktadır.
Askerliğin olmazsa olmazları
Şimdi de ordunun olmazsa olmazlarına bir göz atalım. Askerliğin temeli disiplindir. Bir diğeri de ‘Bir muharip eri 7 kişi destekler’. Bunlar birliklerin iaşesi/ibadesi, sağlığı, mühimmatı, haberleşmesi, tahkimatı, bütünlenmesi, disiplin/morali sağlayacak unsurlardır. Ordu, tahliye zinciri içerisindeki askeri hastaneler, askeri mahkemeler başta olmak üzere muharebe destek ve muharebe hizmet destek unsurları sayesinde sahra ordusu olma özelliğini kazanır. Teşkilatlanması buna göre yapılır. Yüksek teknoloji ürünü silah ve sistemlerle donatılıp, profesyonel ve dinamik bir yapıya kavuşturulmak suretiyle aylarca, yıllarca kışlaya bağlı olmadan yaşamını idame ettirebilir, görevini aksatmadan yapabilir. Askeri, diğer güvenlik güçlerinden ayran en büyük özellik budur. Yükümlülük sisteminin, daha genç, daha zeki, daha disiplinli, daha demokratik, daha inançlı, daha eğitimli bir orduya sahip olmanın olmazsa olmazı olduğunu akılda tutmak gerekir.
Paramiliter*, paralı askerler, hibrit ve vekalet savaşları
SSCB ve VP’nın dağılması, yani ‘Kızılların sonu’, paramiliter, paralı askerler, hibrit ve vekâlet savaşlarının başlaması için milat kabul edilebilir. ‘Düşman bitti ordulara ihtiyaç kalmadı!’ imajı uyandırıldı. Bilişim Devrimi ve Sovyetler’in çökmesi, soğuk savaşın bitmesi dünyada birçok şeyi değiştirdi. Yeni dünya düzeninde sanal düşmanlar yaratıldı, uluslararası terör yaygınlaştı. Savaş kah sanal, kah hibrit tarzında devam eder oldu.
Paralı askerlere neden geçildi?
Orduların mevcutları azaltıldı, bazı birlikleri lağvedildi. Doğu-Batı ekseni Kuzey-Güney eksenine çevrildi, sanal düşman yaratıldı. Tek kutuplu dünyada ülkelerin hükümranlık hakları kolay çiğnenir oldu, yazılan senaryolar uygulama alanına kondu ve ardından ‘Dünyanın 4. Ordusu’ olarak şişirilen Saddam, eski vilayeti Kuveyt’e saldırdı. Olanlar oldu. Koalisyon güçleri ‘Kimyasal silahları olan’ Irak’a saldırdı! Körfez Savaşı başladı. Bir zamanların kültür merkezi, ‘Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz’ diye nitelendirilen kente gönderilen koalisyon güçlerinin Irak’ı hallaç pamuğu gibi attığını maç seyreder gibi izledik. Irak’ta savaşan ABD askerlerini izleyen anneler Beyaz Saray önünde, “Biz çocuklarımızı Irak’ta ölsün diye mi doğurduk” yazılı pankartlarla protesto gösterileri yaptı. Bu aslında tüm dünya ülkelerinin siyasi ve askeri liderlerine bir mesajdı.
Ocak 2003 Irak savaşına gelen Amerikan askerleri bu kez paralı askerlerden oluşturulmuştu. Bu bir kırılma noktasıydı. O tarihten sonra paramiliter, paralı askerler, hibrit ve vekâlet savaşları başlamış oldu.
Burada bir parantez açıp, paralı askerlik sisteminin yeni bir uygulama olmadığını belirtmek gerekir. Kartacalı general Anibal paralı askerlerden oluşan, filleri de kullanarak güçlendirdiği ordusuyla Alpler’i aşıp, devrin en büyüğü Roma İmparatorluğunu MÖ 216’da Cannea Muharebesi’nde mağlup etmişti. MÖ de hizmeti sonucunda belirli bir menfaat veya para kazanan askerlerin olduğunu tarih bize söylemektedir. Sonraki yıllarda, Fransız yabancı lejyonu, Gurkalar ve Britanya ordusunda bulunan Hintler de paralı askerler olarak nitelendirilebilir. Ancak savaş kanunlarına tabi olmaları nedeniyle bu husus tartışma konusudur. Çünkü Cenevre Sözleşmesi’nde (1977 yılında eklenen 1 Numaralı Protokol madde 47) ‘paralı askerlerin savaş esiri olma hakkına sahip olmayacakları’ hükmü vardır.
Orduların tenkis (Eksiltme, azalma) veya lağvedilmelerinden doğan boşluğu gidermek, Vietnam Savaşı’nın yarattığı travma, ayrıca hukuki sorumluluktan kurtulmak için çeşitli isimlerle örgütler (Paralı askerlerden oluşan özel ordular) kuruldu. Paralı asker terimi olumsuz duygular uyandırdığı için, özel güvenlik şirketi veya düzensiz askerler gibi isimler verildi.
Özel güvenlik şirketleri
Bu modaya birçok ülke uydu. ABD’de 54 özel güvenlik şirketi bulunuyor. Bunlardan 8’nin çalışmaları askıya alındı.
Burada sadece birkaç dikkat çekici örnek vereceğim. 23 Haziran 2023’te dünyanın gündemine oturan, mahkûm ve kaçaklardan oluşan, silahlı isyanla, ‘başkomutanını’ öldürmeye kalkan Wagner Gurubu. İkincisi de gizli, örtülü operasyonları, tartışmalı (Nüsûr ‘Kartallar’ Meydanı katliamı) olaylarıyla mahkemelik olan ABD’li özel askeri güvenlik şirketi Blackwater. Söz konusu gruplar, vekâlet ve hibrit savaşlarında görev almıştır.
Vekalet savaşları
İki süper güç; ABD ve Rusya, birbirine doğrudan saldırmak yerine, bazen devletleri, bazen paralı askerleri veya üçüncü bir tarafı kullanarak yaklaşık 13 yıldır Suriye Savaşını ‘vekâlet savaşı’ olarak sürdürüyor. (Vekâlet savaşında devletler fiilen birbirlerine saldırmazlar ancak uzaktan savaş halindedirler.)
Hibrit savaş
Hibrit savaş; siyasi savaşı kullanan ve konvansiyonel savaşı, düzensiz savaşı ve siber savaşı yalan haberler, diplomasi, hukuk ve dış seçim müdahalesi gibi diğer etkili yöntemlerle sentezleyen bir askeri stratejidir. Rusya 2014’te Kırım’ı ilhakı sırasında askeri güçlerin yanı sıra siber saldırılar, propaganda faaliyetleri ve ekonomik baskı gibi hibrit savaşı yöntemlerini kullanmıştır. Uluslararası kuruluşlar bu yeni tehditlere karşı etkili bir hukuki çerçeve oluşturmak için çaba sarf etmektedir. Kara, deniz, hava, uzay ve siber olmak üzere 5 savaş alanında paralı askerlerle çalışmak gerektiğini savunanlar vardır.
Afganistan ve Irak savaşlarında sözleşmeli savaşçıların mevcudunun, düzenli kuvvetler toplamının yüzde 50 ile 70'ini oluşturduğu basında yer aldı. Paralı asker ve müteahhit şirketler ABD tarihinde bir dönüm noktası oldu; kiralık piyonlar olmaktan çıkıp, büyük şirketlere dönüştüler.
Wagner savaşçıları, Ukrayna, Suriye, Mali, Libya gibi ülkeler ve diğer Afrika ülkelerindeki çatışmalara katıldı. Wagner'in suç ve insan hakları ihlalleri sicili, benzeri Batılı şirketlere göre daha kabarıktı. Rusya Devlet Başkanı Putin, nerede ve nasıl olursa olsun Kremlin'in çıkarlarına hizmet ettiğine inanıyordu. Ama öyle olmadı, isyan ettiler.
Para karşılığı bu işi yapanların, ülkenin ve ulusunun itibarını sarsacak hadiselere neden olduğu bir vakadır.
Savaşlarda -son örneği Gazze- sivillerin, özellikle çocukların, kadınların öldürüldüğünü, hastanelerin, ibadet yerlerinin bombalandığını gördükçe, insanlığımızdan utanır hale geldik. ‘Batı Cephesinde Bir şey Yok’ filminde top mermisinden kurtulmak için çukura atlayan askerin orada düşman askerini öldürdükten sonra ağlaması geliyor aklımıza. Yenik düşman komutanına kılıcını iade eden general geliyor gözümüzün önüne ve sonra da şu cümle dönüp duruyor kafamızda: Balıklar gibi yüzmeyi, kuşlar gibi uçmayı öğrendik de insan gibi yaşamayı unuttuk.”
Bir gerçeği hatırlatarak yazıyı bitirelim: Devletin üçüncü şahıslarla paylaşamayacağı hizmetler; savunma, güvenlik ve adalettir.
*Paramiliter güçler, genelde devlet destekli olmayan, ancak devletin çıkarları doğrultusuna hareket eden askeri olmayan gruplardır.