Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de tetikçi Ogün Samast tarafından Agos gazetesi önünde silahla vurularak öldürüldü. Dink’in hareketsiz bedeni üzeri beyaz bir örtü ile örtüldü. Dink suikastinin üzerinden 14 yıl geçti ama ölümünden emniyetin mi, jandarmanın mı sorumlu olduğu hala ortaya çıkarılamadı. İstanbul Emniyeti’nde görevli üst düzey sanıklar, Dink’in öldürüleceği bilgisinin Trabzon Valisi tarafından İstanbul Valisi’ne bildirilmesi gerektiğini, hatta bu konuda İçişleri Bakanlığı’nın bilgilendirilmesi gerektiğini savundu. Bir kısım sanıklar ise, davada suçlu bulunmalarının FETÖ’ye yarayacağı savunması yaptı. Jandarmada görevli üst düzey bir sanık ise, Dink’in öldürüleceği şifai bilgisinin alındığını, ancak raporlanmadığını belirterek, suçu alt personele attı. Davada 14 yıl geride kalmasına rağmen halen bazı sanıklar hakkında tutuklama kararı çıkması da dikkati çekti. Hrant Dink suikastiyle ilgili 14 yıldır devam eden dava sürecinde yaşananlar özetle şöyle: • Dink’i öldürdükten sonra olay yerinden kaçan Ogün Samast, Trabzon’a gitmek üzere geldiği Samsun otogarında yakalandı. Samast hakkındaki dava cinayet tarihinde yaşı 17 olduğu için çocuk mahkemesinde görüldü. Samast’ı, 24 Ekim 2004’te Trabzon’da McDonalds’a bomba koyarak 6 kişinin yaralanmasına neden olan Yasin Hayal’in azmettirdiği ortaya çıktı. Hayal, cinayeti polis muhbiri Erhan Tuncel’in planladığını açıkladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Dink suikastiyle ilgili ilk iddianameyi, Hayal ve Tuncel’in de aralarında bulunduğu sanıklar hakkında düzenledi. • Bu dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 17 Ocak 2012’de tamamlandı. Mahkeme, Yasin Hayal’i, “Dink’i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse, yazar Orhan Pamuk’u tehdit etmekten 3 ay ve “ruhsatsız silah bulundurmak” suçundan da 1 yıl hapse mahkum ederken, silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçundan beraatine karar verdi. Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel’e 10 yıl 6 ay hapis cezası veren mahkeme, hükümle birlikte tahliyesine de karar verdi. Sanıklardan Ersin Yolcu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender 13 yıl 4 ay, Salih Hacısalihoğlu 2 ay 15 gün hapse mahkum olurken, tüm sanıklar silahlı terör örgütü üyeliği suçundan beraat etti. • Ogün Samast ise suç işlediği sırada 17 yaşında olduğu için çocuk mahkemesinde yargılandı. İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, Samast’ı, Temmuz 2011’de verdiği kararla “tasarlayarak adam öldürmek” ve “ruhsatsız silah bulundurmak” suçlarından 22 yıl 10 ay hapse mahkum edildi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 2012 yılında Samast’a verilen 22 yıl 10 aylık hapis kararını onadı, “ruhsatsız silah taşımak” suçundan aldığı 600 lira adli para cezasını ise 300 liraya indirdi. • Yargıtay 9. Ceza Dairesi, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklara silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan verdiği beraat kararlarını 2013 yılında bozarak, bir kısım sanıkların suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle yeniden yargılanmalarına karar verdi. Daire, Yasin Hayal’e verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Ersin Yolcu’ya verilen 12 yıl 6 aylık mahkumiyet kararlarını onadı. Sanıklardan Erhan Tuncel’e “patlayıcı madde imal etme” suçundan kurulan hükmü onayan Daire, kasten öldürmeye azmettirme suçundan verilen beraat kararını ise, sanığın Dink’in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi nedeniyle bozdu. Tuncel hakkındaki, Trabzon’daki 24 Ekim 2004’te McDonalds’ın bombalanması olayında, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerini de bozan Daire, Tuncel'in bu eyleminin, 6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturacağına karar verdi. • Sanık Ahmet İskender hakkındaki “kasten öldürmeye yardım” suçundan kurulan mahkumiyet hükmünü onayan daire, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün ise düzeltilerek onanmasına karar verdi. Daire, Yavuz ve Uzundal hakkında “kasten öldürmeye yardım” suçundan kurulan beraat hükümlerinin de sanıkların maktul Hrant Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmeleri nedeniyle mahkumiyetleri gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildi. Yasin Hayal'in ağabeyi Osman Hayal hakkında “kasten öldürmeye yardım” suçundan kurulan beraat hükmü ise, eksik soruşturma nedeniyle bozuldu. Daire, Salih Hacısalihoğlu'nun, “silahlı terör örgütüne yardım” suçundan beraatına ilişkin kararı onarken, 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığından beraat kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozdu. • Yargıtay’ın bozma kararı üzerine davaya yeniden başlandı. Dava devam ederken, Dink’in öldürülmesinde ihmali bulunan kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturmalar da iddianameleri tamamlanarak dosyaya eklendi. Mahkeme, aralarında eski emniyet müdürleri Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler, Sabri Uzun, Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Coşgun Çakar’ın da bulunduğu sanıklar hakkında açılan dava ile FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler ve jandarma görevlilerinin de aralarında bulunduğu sanıklar hakkında açılan davanın, ana dava ile birleştirilmesine karar verdi. • İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Haziran 2019’daki duruşmada zamanaşımı süresini dikkate alarak, aralarında Ogün Samast ve Yasin Hayal’in de olduğu 9 sanığın dosyasını, ana dava dosyasından ayırdı. Mahkeme bu davayı 17 Temmuz 2019’da karara bağladı ve Erhan Tuncel’i “tasarlayarak ve bomba kullanarak kasten öldürmeye teşebbüs, mala zarar vermek, silahlı suç örgütüne üye olmak ve kasten öldürmeye yardım” suçlarından toplam 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal’i “silahlı suç örgütü kurma ve yönetme” suçundan 7 yıl 6 ay ve Ogün Samast’ı da “silahlı suç örgütüne üye olmak” suçundan 2 yıl 6 ay hapse mahkum etti. Mahkeme, benzer suçlardan sanık Zeynel Abidin Yavuz’u 14 yıl 22 gün, Tuncay Uzundal’ı 16 yıl 10 ay 15 gün, Ahmet İskender ile Ersin Yolcu’yu da 1’er yıl 10’ar ay 15’er gün hapisle cezalandırdı. Mahkeme, sanıklardan Salih Hacısalihoğlu ile Osman Hayal’in beraatine hükmetti. • Dink suikastiyle ilgili aralarında Fetullah Gülen, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de bulunduğu 4’ü tutuklu 76 sanığın yargılanmasına İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor. Davada savcı celse arasında esas hakkındaki mütalaasını dosyaya sundu. 68 sayfalık mütalaada, tutuklu sanık dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Sanık Ali Fuat Yılmazer'in FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün amaçları doğrultusunda önceden öldürüleceğini bildiği Hrant Dink'in hayatını korumak için görevini yerine getirmediği belirtilerek "Tasarlayarak kasten öldürmeye iştirak", "FETÖ terör örgütü yöneticiliği", "Görevi kötüye kullanmak" ve "Resmi belgede sahtecilik" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve toplam 18 yıl 3 aydan 31 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. • Savcı, tutuklu sanık dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in ise "FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün amaçları doğrultusunda faillerle irtibatlı olarak Hrant Dink'in öldürülmesine yardım ettiği, eylemin öncesinde şahısların iradesini bu yönde teşvik etmiş, eylemin işlenmesi noktasında şahıslara yardımcı olmuş, bu maksatla görevini kötüye kullanarak bir kısım belge, tutanak vs. evrakları yok etmiş ve ilgili makamlara ulaştırmamış olduğu" ifade edildi. Sanık Akyürek'in "Tasarlayarak kasten öldürmeye iştirak", "FETÖ terör örgütü yöneticiliği", "Resmi belgede sahtecilik", "Resmi belgenin yok edilmesi ve gizlenmesi" ve "Görevi kötüye kullanma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 21 yıl 6 aydan 40 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. • Mütalaada, eski yüzbaşı tutuklu sanık Muharrem Demirkale ve MİT tırlarının durdurulması davasında hapis cezasına çarptırılan eski Adana Jandarma Bölge Komutanı sanık Hamza Celepoğlu hakkında ise "Anayasayı ihlal" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet , "Kasten öldürme" suçundan da ayrı ayrı müebbet ve "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz hakkında da "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "Kasten öldürme" suçundan müebbet, "Resmi belgede sahtecilik", "Görevi kötüye kullanmak", "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım" suçlarından da 5 yıl 10 aydan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. • Mütalaada, tutuklu sanık Ercan Gün'ün "cinayetin işlendiği süreç öncesinde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün yayın organı Zaman gazetesinde, sonrasında TGRT-FOX kanalı muhabir olarak görev yaptığı" ifade edildi. Mütalaada, "Samsun Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde 20 Ocak 2007 tarihinde gözaltına alınan Ogün Samast'ın eline, Samsun İl Jandarma Komutanlığı görevlilerince Türk Bayrağı tutuşturularak görüntülerinin kayda alındığı, görüntülerin bir kısmının sanık Ercan Gün tarafından FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün amaçları doğrultusunda medya kuruluşlarınca servis edildiği" belirtildi. Mütalada, Ercan Gün hakkında "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. • Mütalaada, sanık Engin Dinç'in "cinayet hazırlığı yapan şahıslara yönelik gerekli işlemleri yapmayarak ve Hrant Dink'in ikamet ettiği İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerine gerekli bilgilendirmeleri yapmayarak, Hrant Dink'in yaşam hakkı korunmamış ise de sanık Trabzon'dan ayrıldıktan sonra, sanığın Hrant Dink'in öldürüleceğine ilişkin gelen ihbarlardan sorumlu olamayacağı sanığın görev yaptığı dönem itibari ile Emniyet Gönel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na bildirimde bulunduğu görüldüğü" belirtildi. Sanık Celalettin Cerrah'ın Hrant Dink'in öldürülmesi öncesinde farklı tarih ve zamanlarda şahsın can güvenliğine ilişkin tehditler ortaya çıkmasına karşın Hrant Dink'e şahsi ve fiziki koruma tedbirleri alınması için talimat vermesi gerekli iken bu yönde gerekli talimatları vermediği öne sürüldü. Mütalaada, cinayetten önce dönemin Trabzon İstihbarat Daire Başkanı olan Eskişehir İl Emniyet Müdürü Engin Dinç, İstanbul eski İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakkında "Görevi kötüye kullanmak" suçundan 3 aydan 1 yıla kadar hapis istendi. • Samsun Terörle Mücadele'de çekilen Türk Bayraklı görüntüyü engellemediği gerekçesi ile Samsun İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Yakup Kurtaran'ın, "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "Silahlı örgüt üyeliği" suçundan da 7.5 yıldan 15 yıla yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı'nın "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçundan 7.5 yıldan 15 yıla, "Resmi belgeyi gizlemek, yok etmek" suçundan 2 yıldan 5 yıla, "Görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan 2 yıla olmak üzere toplam 10 yıldan 22 yıla kadar hapsi istendi. • Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü sanık Reşat Altay'ın "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar hapsi, "Resmi belgeyi bozmak, yok etmek, gizlemek" suçundan 3 yıldan 7 yıl 6 aya kadar, "Görevi kötüye kullanma" suçundan da 6 aydan 2 yıla olmak üzere toplam 23 yıl aydan 35 yıl 6 aya kadar hapsi istendi. Altay'ın hükümle birlikte tutuklanması da talep edildi. Dönemin İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un 17 Şubat 2006 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen F/4 gizli haber raporlarını inceleme gereği duymaması nedeniyle görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek kişilerin mağduriyetine sebep olması nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan 3 aydan 1 yıla kadar hapsi istendi. • Mütalaada, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan'ın da bulunduğu 13 firari sanığın dosyasının ayrılması istendi. Sanık Şeref Ateş'in yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle davasının düşürülmesi talep edilen mütalaada, 11 sanığın ise tüm suçlardan beraati istendi. • Duruşmalarda sanıkların son savunmalarının alınmasına başlandı. "Görevi kötüye kullanmak" suçundan 3 aydan 1 yıla kadar hapsi talep edilen dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, savunmasında, "Savcılık mütalaasında zaten öldürülen kişiye yönelik aleni tepki ve protestolardan yola çıkılarak koruma istenmesi gerektiğine işaret edilmektedir. Ancak aleni tehdit ve tehlike durumu halinde bunu değerlendirerek koruma kararı sürecini başlatacak birim, istihbarat birimi değildir" dedi. Güler, savcılığın bulgularıyla "örgüt elemanlarının olayın gerçekleşmesine uygun oluşturmak için itina gösterdikleri ve istihbarat uygulamaları ve görevleri kapsamında buna engel olacak bir şey yapabilme ihtimaline engel olmak için bilgi sakladıkları ama diğer yandan başında bulunduğu makamı sorumlu göstermek için altyapı oluşturduklarını" söyledi. Güler, "Bu derece profesyonel bir suç örgütünün, savcılığın mütalaadaki suçlamasını bir an için kullanırsak görevi ihmal suretiyle kötüye kullanma ihtimalime imkan vermeyecek şekilde hareket ettikleri açıktır. Benim bu şekilde suçlanmam, terör örgütü mensuplarına yöneltilen suçlamaları zayıflatır ki bu da doğru olmaz" dedi. Güler, "Bilgi sahibi olduğuma dair tüm veriler, bu hususları iletmekte ihmal gösterdiğim birimlerin de bilgisi dahilindedir. Bu olayda İstanbul İstihbarat Şubesine ilişkin bir görevi ihmal yoktur. Suç örgütü aklı zaten bunu sağlamak için bilgi ve belge gizlemiş, amacı doğrultusunda kullanımına müsait gördüğü bir yazıyı istismar etmiştir. Suç örgütünün özellikle dışarıdan bu şekilde algılanacağını hesaplayarak olayın gerçekleşmesinden sonraki kusurlu arayışında, o tarihlerde başında bulunduğum İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü makamını ihmali varmış gibi zannedilmesi için ortam oluşturduğu ve kullandığı açıktır. Suç örgütüne tabi kamu görevlilerinin eylem ve işlemleri tek tek tespit edilerek suçlanmışken görevi ihmal suretiyle kötüye kullanmakla suçlanmam çelişki oluşturur" diyerek beraatini talep etti. • İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü mahkemeye ihbar yazısı gönderdi. İhbar yazısında mütalaadan sonra sanıklar dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ile İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri sanıklar Ecevit Emir ve Emre Cingöz'ün yurtdışına kaçmaya ilişkin Gürcistan'da bazı kişilerle irtibat kurdukları bildirildi. İhbarı değerlendiren mahkeme de, sanıklardan Ali Öz ve Ecevit Emir'e konutu terk etmeme, Emre Cingöz'e ise İstanbul'u terk etmeme şeklinde adli kontrolün uygulanmasına karar verdi. • Esas hakkındaki mütalaada, "İhmali davranışla kasten öldürme" suçlamasından beraati, "Görevi kötüye kullanmak" suçundan ise 3 aydan 1 yıla kadar hapsi istenen dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç son savunmasını yaptı. Halen emniyet müdürü olan sanık Engin Dinç, "Resmi dile ve usule uygun şekilde Yasin Hayal'le ilgili gelen bilgileri raporlara geçtik ve ilgili yerlere ilettik. 'Ses getirecek eylem' istihbarat alanında kullanılan bir tabirdir. Yazının bütünü dikkate alındığında bombalı eyleme karışan birinin sıradan bir eylem yapmayacağı anlaşılır. Hakkımda isnat edilen suçları işlemediğim sabit olduğundan beraatimi talep ediyorum" dedi. • Mütalaada, "Görevi kötüye kullanmak" suçundan 3 aydan 1 yıla kadar hapsi istenen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah savunmasında, "Trabzon Valisinin konuyu İstanbul Valisine bildirmesi gerekirdi. Hatta bu tür konularda İçişleri Bakanlığının bilgilendirilmesi gerekir. Görevim esnasında herhangi bir esnekliğim yoktur. Devletime ve milletime 47 yıl hizmet ettim. Hiçbir kusurum ve sabıkam olmamıştır. Bunun böyle kalmasını isterim. 47 yıl hizmet ettiğim devletimde ufak da olsa sabıkalanmak istemem" diyerek beraatini talep etti. • Mütalaada, "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "Kasten öldürme" suçundan müebbet, "Resmi belgede sahtecilik", "Görevi kötüye kullanmak", "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım" suçlarından da 5 yıl 10 aydan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz ise, mahkeme başkanının İstanbul Emniyetinden gelen yazıyı hatırlatarak kaçma girişiminde bulunduğunu sorması üzerine herhangi bir kaçma girişimi olmadığını belirtti. Sanık Öz savunmasında, "Savcılık mütalaasındaki iddiaların hiçbirisine katılmıyorum. 2004 Ağustos'ta Trabzon Jandarma Komutanlığına atandım. Görevimi kanuni olarak yerine getirdim. Görev yaptığım sürede pek çok olay oldu ve yasalar çerçevesinde işlemler yapıldı. 2007 ocak ayında Dink'in öldürülmesi üzerine, İçişleri Bakanlığı müfettişleri olmak üzere belli makamlarca inceleme ve araştırma yapıldı. Ben kişisel olarak öldürme olayı meydana gelene kadar Dink adını bilmiyordum. Olaydan sonra gazeteci olduğunu ve Agos'ta çalıştığını öğrendim. Emrimde çalışan personel Hrant Dink'in öldürüleceği bilgisini alıyor personel, sabah toplantıda şifai olarak söylüyor. Bunu kayıt altına almıyor. Bunu kim rapor haline getirecek ve imzaya açacak görev tanımı açık. Komutanın bu işleri yapacak ne gücü, ne zamanı vardır. Görevini zamanında yapmayan personel yanlış davranmıştır" dedi. "FETÖ ile yakın uzak hiçbir ilişkim olmadı olamaz" diyen sanık Ali Öz, "Hiçbir sebep ve gerek olmadan ölmesini neden isteyeyim" diyerek beraatini talep etti. Duruşmaya katılan diğer sanıklar da savunmalarını yaptı. • Mahkeme heyeti, sanıklar Ecevit Emir ve Ali Öz hakkındaki adli kontrol kararlarının duruşmaya gelerek takip etmeleri dikkate alınarak kaldırılmasına, sanık Emre Cingöz hakkındaki adli kontrolün de kaldırılmasına karar vererek bu sanıklar hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının ise devamına hükmetti. • Mahkeme, 6 Ocak 2021’de görülen duruşmada, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Volkan Şahin ve Veysel Şahin hakkında cinayeti daha önceden bildiklerine dair dosyada delillerin olması gerekçesiyle tutuklama kararı verdi. Bu sanıklardan Şahin, 7 Ocak 2021’de Adana’da yakalanarak gözaltına alındı. • Mahkeme, 8 Ocak 2021’de, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde astsubay Okan Şimşek hakkında meydana gelecek olan cinayetten önceden haberi olmasına rağmen sakladığı gerekçesiyle tutuklanmasına yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi. • 11 Ocak 202’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan tutuksuz sanık Faruk Sarı esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasını yaptı. Örgütsel yapılarla ilişkisinin olmadığını söyleyen Sarı, "Trabzon'a gitme sebebim ilde boş kadro olmasıydı. Daha önce çalıştığım Reşat Altay'ın teklifi ile gittim" dedi. Dink'in İstanbul'da öldürüldüğünü hatırlatan sanık Sarı, "Hrant Dink'in uzak veya yakın tehlikede bulunduğunu bilen kişi İstanbul kadrosudur. Ben Trabzon'dayken bunu değerlendirme imkanım yoktur. Hrant Dink ile alakalı olarak hiçbir bilgi gelmemiştir, gelmiş olsa zaten paylaşırdım. Ben Trabzon'da 4 aylıkken, kendi kadromu bile daha tanımazken nasıl bir örgüt organizasyon içinde olabilirim ki" dedi. 37 yıl önce örgüt FETÖ evinde kaldığı iddiasını kabul etmeyen Sarı, "Ben 37 yıl önce kesinlikle FETÖ evinde kalmadım. Bu iddiayı kesinlikle reddediyorum. Ne evde kaldım, ne irtibatım oldu, ne de sohbet ve toplantılarına katıldım. İsnat edilen suçlamalardan beraatimi talep ediyorum" dedi. • Suç tarihinde İstanbul Jandarma İstihbarat da görev yapan Hacı Şefik Şimşek, "Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nda çalışan davanın sanıkları ile hiçbir irtibatım, tanışıklığım yoktur. Olay günü PKK ile irtibatlı olduğunu düşündüğümüz Kürt Kültür Vakfı'nın fotoğraflanması çalışması yapmak için Tarlabaşı'nda bulunuyorduk. Sonra da Karaköy'e gittim. İddia makamı cinayet mahallinde olduğumu nasıl tespit etti. X3 olarak gösterilen şahıs telefonla görüşüyor, benim o anda telefonla görüşmem yok. Olay günü olay mahalli olan Agos Gazetesi ve çevresine hiç gitmedim. Bu davadan dolayı 8 ay tutuklu kaldım. Halen Edirne'de muvazzaf uzman jandarma olarak görevime devam ediyorum. Beraatimi talep ederim" dedi. • 2005 yılı Ağustos ayında Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne atandığını ve hala orada görev yaptığını söyleyen sanık Mehmet Ayhan, "2004 yılında Erhan Tuncel yardımcı istihbarat personeli kadrosuna alınmış. Erhan Tuncel eleman olması konusunda ben telkinde bulunmadım, çünkü Trabzon'a 2005 yılında atandım" dedi. Ayhan, "Erhan Tuncel cinayet sonrası ifadesinde Ogün Samast dahil tüm bilgileri bize verdiğini iddia ediyor. Bu bilgi tamamen yanlıştır. Ogün Samast adı tarafımızdan cinayet sonrası öğrenilmiştir. Örgüt ile hiçbir temasım olmadı. Beraatimi istiyorum" dedi. • Olaydan 6 ay öncesine kadar Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görev yapan tutuksuz sanık eski polis Muhittin Zenit, esas hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunmada, cinayet tasarısına ilişkin bilgileri amirlerine aktardığını savundu. Erhan Tuncel'in istihbarat elemanı olarak kullanılmaya başlanmasının suç değil başarı olduğunu savunan Zenit, "Cinayetin olmaması için elimden geleni yapmışım. Yasin Halay ile ilgili üç tane çalışma yapmışım. 'Ne olursa olsun öldürülecek' diye rapor yazmışım. Öldürüleceğine ilişkin raporları yazan benim. 'Ben raporları yazmışım, sonra niye gereğini yapmamışsın' diye sorgulamayın. Ben raporumu yazmışım. 'Bu adam öldürülürse devlet zarar görür diye yazmışım. Daha ne yapabilirim" dedi. Zenit, "Ben bu suçun ortaya çıkmasına çalışmışım. Ben bu insanın hayatını korumak için canımı ortaya koymuşum. Dışarıda hedefim. Lütfen bu günah keçisinden çıkarın. Beraatimi istiyorum" dedi. • Dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde astsubay Okan Şimşek 12 Ocak’ta Manisa’da yakalandıktan sonra tutuklandı.