İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasını protesto etmek için düzenlenen eylemleri takip eden çok sayıda gazetecinin de aralarında bulunduğu 206 kişi dün gözaltına alındı. Gazeteciler Zeynep Kuray, Bülent Kılıç, Yasin Akgül, Ali Onur Tosun, Murat Kocabaş, Gökhan Kam ve Hayri Tunç, evlerine düzenlenen polis baskınıyla gözaltına alındı. İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı'nın da gözaltında olduğu bildirilirken, Sendika.org muhabiri Zişan Gür'ün ise dün Saraçhane'de gözaltına alındığı açıklandı.

Terör suçları soruşturma bürosundaki savcılık ifadelerinin ardından “2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçundan tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen gazeteciler nöbetçi sulh ceza hakimliklerinde sorguya alındı. İstanbul 11. Sulh Ceza hakimliğinde sorgulanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Foto Muhabiri Kurtuluş Arı, ifadesinde şunları söyledi: "Ben hayatımı fotoğraf çekerek kazanırım. Daha önce de Cumhuriyet Gazetesi'nde foto muhabiri olarak çalıştım. Bu çıkan fotoğrafta da fotoğraf çekmek maksadıyla orada bulunmaktaydım. Herhangi bir polise şiddetim olmadı. Eyleme katılmadım. Ben profesyonel olarak fotoğrafçılık yapmaktayım. Sosyal medya hesabımdan da bu durum görülecektir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, serbest bırakılmamı talep ediyorum."

Aynı suçlamaya iki farklı değerlendirme

Hakimlik, Arı'nın da aralarında bulunduğu 10 kişiden 8’inin “üzerine yüklenen kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşüne silahsız katılarak, ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama suçunun vasıf ve mahiyeti , mevcut delil durumu, dosyadaki bilgi ve belgeler çerçevesinde suçu işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların saptanması, suç için yasada belirlenen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında kaçacağına yönelik somut olgunun varlığı, delillerin henüz tam olarak toplanmamış olması, bu aşamada adli kontrolün yetersiz kalacağı” gerekçesiyle tutuklanmasına karar verdi.

Aynı hakimlik, sevk edilen diğer iki kişi için verdiği serbest bırakma kararını “suça ilişkin kanunda öngörülen cezanın nev'i ve miktarı ile suçun niteliği ve önemine göre tutuklama tedbirinin ölçülü olmayacağı yönünde oluşan kanaat, tutuklamanın tedbir niteliğinde oluşu, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, bu bağlamda tutuklamadan beklenen amaca adli kontrol tedbirleri ile ulaşılabilecek olduğu” gerekçesine dayandırdı.

Now Tv Foto Muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç da İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla tutuklandı. Kılıç savunmasında, uluslararası düzeyde çalışan foto muhabiri olduğunu, 2015 yılında ödül kazandığını, Time dergisinde 2014 yılında en iyi fotoğrafçılar arasına girdiğini, bir kaç tane daha ödül aldığını söyledi. Aralık ayında Şam'da görev yaptığını, 2018 yılından itibaren burada çalıştığını anlatan Kılıç, "Yaşadığım durum beni yaralıyor. Gördüğüm kadarıyla eylemci olarak değerlendiriliyorum. Ben gazeteciyim. Gösterilen fotoğrafta ellerimde ve omuzumda fotoğraf makineleri vardır. Eyleme katılma durumum söz konusu değildir. O gün orada bir gazete için fotoğraf çekiyordum. Ben çektiğim fotoğraf başına iş yapıyorum. Hayatımı bu şekilde geçiriyorum. 35 saattir gözaltındayım. Koşullar hiç uygun değildi. Serbest bırakılmayı talep ediyorum" dedi.

"Yaptığım haber akşam yayınlandı"

NOW TV muhabiri Ali Onur Tosun da, görevi gereği alanda olduğunu belirterek, “Yürüyüş yapan gruptan hiçbirini tanımam. Ben haber yapmak için oradaydım. Yaptığım haber akşam yayınlandı. Serbest bırakılmamı talep ediyorum" dedi. Ancak Tosun ve Kılıç da, İBB foto muhabiri Arı gibi “kaçacaklarına yönelik somut olgular bulunduğu ve delillerin henüz tam olarak toplanmadığı” gerekçesiyle tutuklandı.

"Ekipmanları bazı fotoğraflarda görünmüyor"

Savcılığın tutuklamaya sevk ederken gazetecilerin eylemler sırasında çekilen fotoğraflarında ekipmanlarının görünmemesini de gerekçe gösterdiği, yapılan haberlerin, fotoğrafların belden yukarıyı gösterdiğinin söylenmesine rağmen kararında ısrarcı olduğu öğrenildi.

"Gazetecilik suç değildir, meslektaşlarımızı serbest bırakın!"

Bu arada, savcının önce adli kontrol istemesi ardından da fikir değiştirerek gazetecileri tutuklamaya sevk etmesine meslek örgütlerinden tepki geldi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve DİSK Basın-İş “Çağlayan'da neler oluyor?” diye sordu. TGS “Meslektaşlarımızın adli kontrol kararı ile serbest bırakıldığı bilgisini avukatlarımızdan aldık. Ancak sonrasında ne olduysa oldu, sayın savcı kararını değiştirdi ve gazeteciler, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Meslektaşlarımız gazetecidir. İşleri, halka haber vermektir. Bırakın tutuklamaya sevki, gözaltına dahi alınmamaları gerekirdi” dedi.

DİSK Basın-İş de “Dün gözaltına alınanların avukatlarına adli kontrol şartıyla serbest bırakılacakları bildirildikten kısa bir süre sonra savcının karar değiştirdiği ve tutuklama talebiyle sevk edildikleri açıklandı. Bu durum, yargının bağımsızlığı hakkında fikir vermektedir. Gazetecilik suç değildir, meslektaşlarımızı serbest bırakın” diye açıklama yaptı.

"Yüzlerce olayda tarihin sessiz tanıkları olarak görevlerini yaptılar"

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği'nin açıklaması ise şöyle:

"İstanbul’da yürütülen soruşturmaların ardından başlayan protesto ve gösterileri sırasında görev yapan foto muhabirleri ve muhabirlerin “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçundan tutuklanması hukuka aykırı, vicdana sığmayan, asla kabul edilemez bir karardır. 

Saraçhane'de konuşan Özel: Tayyip Bey'in bilmesi gereken bir şey var; gözaltıyla, tutuklamayla azalmayız, çoğalırız Saraçhane'de konuşan Özel: Tayyip Bey'in bilmesi gereken bir şey var; gözaltıyla, tutuklamayla azalmayız, çoğalırız

Foto Muhabirleri, olayların öznesi, tarafı değil, tanığıdır. Foto muhabirleri, objektifleriyle gerçeği belgeleyen, yaşananları toplumsal hafızaya taşıyan ve kamuoyu adına görev yapan gazetecilerdir. Foto muhabirlerinin, çektiği fotoğraflar kanıt niteliğinde belgedir. Bir olayı, yaşanan hüzün ve sevinçleri toplum adına fotoğraf makinesi ile belgelemek, ancak ve ancak orada fiilen olmakla mümkündür. 

O foto muhabirleri; 15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişimindeki ihanetin boyutunu belgelediler. Marmara, Van, 6 Şubat depremlerinde ülkenin yaşadığı acıyı çektiği fotoğraf kareleri ile hafızalara kazıdılar. Gazze’de yaşanan insanlık dramını dünyaya duyurdular. Karabağ zaferinde, Suriye’de yaşanan devrimde deklanşöre bastılar. Bunun gibi yüzlerce olayda tarihin sessiz tanıkları olarak görevlerini yaptılar.

Dün olduğu gibi bugünde tarihe kelimelerin anlatamayacağı kadar güçlü kanıtlar sunan foto muhabirlerinin, gazetecilerin sırf işlerini yapmak için orada bulunmalarının yok sayılıp tutuklanmasını asla kabul etmiyoruz. 

Ne evrensel hukuğa ne kamu vicdana sığmayan bu yanlış karardan bir an önce dönülmesini, meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını bekliyoruz."

"Hukuka olan inanca kimsenin zarar verme hakkı yok"

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da "İstanbul’da gözaltındaki gazetecilerin ‘adli kontrollü salıverme’ kararlarından son anda dönülerek tutuklamaya sevk edildiğine dair haberleri büyük şaşkınlık ve kızgınlıkla karşılıyoruz. Hukuka olan inanca kimsenin bu kadar zarar verme hakkı yoktur" diyerek tepkisini dile getirdi. Gazetecilere özgürlük istedi.

Editör: Ömür Ünver