Saraçhane'de ne oldu?

Saraçhane'deydim. İzledim. İnsanca, hakkınca, adaletli, olabildiğince eşit ve olabildiğince varsıl bir hayat istiyoruz herkes için. Siz de mi? Bakalım o zaman. Haftada bir yazılarımla Gazetezebra'da olacağım.

Hepsini izledim. Hayırlı olsun.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kâğıttan okumasın. Politik yeteneği yüksek bir politikacı. Hazır cevap. İyi konuşmacı. İçten yanmalı. Ama henüz iyi bir siyasetçi mi bilemiyorum. Öncesinde Nagehan’ı röveşatayla kendi kalesine atmıştı. Geri planda kalması akıllıcaydı.

En iyi konuşmacı Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’ydu. İçeriği en dolu ve cesur olansa DEVA Lideri Ali Babacan’dı. Davutoğlu’nun performansı iyi olmakla birlikte AKP oylarına talip olduğu çok aşikârdı. Babacan, HDP’nin cezaevindeki eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan söz edebilen tek liderdi. En kapsayıcı olanın O olduğunu düşünüyorum. Cesaretinin içinde samimiyet olduğunu da. Ne olursan ol gel der gibiydi. Genç olması, iyi bir ekonomist olması gelecekte siyasette daha güçlü bir yeri olmasını sağlayacaktır. Ayrıca AKP iktidarı içindeyken hiçbir çıkıntısı olmadı. Sadece kendi işiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bu onun yükünü gelecekte hafifletecektir. Davutoğlu ise zamanla silinecektir.

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal gereksiz uzattı. Kısmen hamaset içermekle birlikte Atatürk’ten söz eden tek O oldu. Oy oranı kadar zayıf kalmış olsa da olması iyidir.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sabri Tekir nazikti. Bağırmadan konuştu. Samimiydi. O konuşurken ahalinin Cumhurbaşkanı İmamoğlu sloganları beni incitti.

İYİ Parti Lideri Meral Akşener ise adayını açıklamaya gelmiş. Ama bir yandan da buraların hakimi benim der gibi ‘Dur ayrılma’ diye İmamoğlu’nu tuttu. Yanında dikti. Atkı güzel ve duygulu bir bahane olmakla birlikte her şey açıktı. Zaten çok da konuşmadı. İstediği ve görevi buydu. İmamoğlu aday olsun. Bilindiği üzere daha önce kendine biçtiği konum başbakanlıktı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu en zayıfıydı. Bizim millet 11 maddeden anlamaz. Küçük görmek için değil, anlayış olarak. Ayrıca 11 madde her hâlükârda daha iyi ve can alıcı olabilirdi. Almanya seferinden dolayı kendi kalesine gol atmışken daha çekici olmalıydı.

Liderler İmamoğlu kararını alan mahkemeden söz ederken ‘tiyatro’ diye niteleyerek tiyatroya kısmen hakaret etmiş olsalar da kendileri de bir tiyatro sergilediler. Nedense hep tiyatroya bir anlamsız ve haksız atıf oluyor. Sanatçılar yine yaya mı kalacak acaba diye düşünüyor insan.

Derin devlet, ak saçlılar, Gladyo ya da adı her neyse Kılıçdaroğlu’nu istemiyor. Çünkü Kürt ve Alevi. Çifte damgası var. Gerçi O’da bunu yırtacak çekicilikte değil halk için. Aslında ucundaydı ama ne hikmetse yapamıyor.

Bu ülke ağırlığı Sünni, muhafazakâr ve milliyetçi olan bir halktan oluşuyor. Bu nedenle ve kişisel duruşu itibariyle Kılıçdaroğlu aday olamayacak. Olsa ve kazansa iyi mi olur? Evet. Çünkü o zaman demokratik bir toplum olduğumuzun bir delili olur. İyi mi olur kötü mü bilemiyorum ancak Kılıçdaroğlu İYİ Parti’nin seçime girmesini sağladı. Altılı masayı oluşturdu. Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adayı olmasını sağladı, İmamoğlu’nun önünü açtı, yaşı başı var, politik geleceği sınırlı. Yerini doldurması zor da olsa geçiş aşamasında en uygun aday gibi duruyordu. Ayrıca hiçbir açığı, yolsuzluğu yok. Dürüst bir insan.

Bu arada perde arkasında cemaatlere operasyon var. Önce iç çekişmelerden Fetullah ekibi kısmen gitti. Siyasi ayaklarına hiçbir şey olmadı. Yakınlarda Erenköy cemaati üç harfliler lafıyla gömüldü. Taşlandı. En son İsmailağa cemaati haklı olarak 6 yaş taciziyle vuruldu. Hiçbir yayın yasağı gelmeden hem de.

Derin devlet revizyona gidiyor. 2023’e kısmen fabrika ayarlarıyla ve yeni bir yüzle girilecek. Ancak buradan Kürt’lere, solculara, gerçek demokratlara ne çıkacak şüpheliyim. İkide bir hapse girmeseler yeter desek yeridir.  Yine de son durumdan iyidir diyelim.

İnsanca, hakkınca, adaletli, olabildiğince eşit ve olabildiğince varsıl bir hayat istiyoruz herkes için. Siz de mi? Bakalım o zaman.