Gündem

TBB Başkanı Sağkan: Her zaman olduğu gibi hukuksuzluğun karşısında İstanbul Barosu'nun yanındayız

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi için dava açılmasına tepki gösterdi. Sağkan, bu süreci 12 Eylül darbesinden sonra cunta yönetiminin hukuksuzluklarına benzeterek "Yöntemler değişiyor belki ama yaklaşık yarım asırdır değişmeyen tek şey erkin yanında yer alanların muhalif gördüğü kesimlere karşı baskı ve tahakküm kurma çabası" dedi.

TBB Başkanı Erinç Sağkan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilerek yeni yönetimin seçilmesi talebiyle dava açmasına tepki gösterdi. Sağkan, şunları kaydetti:

"12 Eylül darbesinden sonra cunta yönetiminin hukuksuzluklarına karşı gösterdiği direniş nedeniyle İstanbul Barosu kapatılmış ve kapısına mühür vurulmuştu. Yaklaşık 45 yıl aradan sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi için dava açıldı. Yöntemler değişiyor belki ama yaklaşık yarım asırdır değişmeyen tek şey erkin yanında yer alanların muhalif gördüğü kesimlere karşı baskı ve tahakküm kurma çabası. Tarih ise hiç şaşmadan haklıyı ve haksızı ortaya koyuyor. Biz ise her zaman olduğu gibi hukuksuzluğun karşısında İstanbul Barosu'nun ve İstanbul Barosu mensubu meslektaşlarımızın iradesinin yanındayız." 

İzmir Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nden tepki

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilerek yeni yönetim seçilmesi talebiyle dava açmasına İzmir Barosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nden de(ÇHD) tepki geldi.

İzmir Barosu tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürütmekte olduğu soruşturma bahane edilerek İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin Avukatlık Kanunu’nun 77’nci maddesi uyarınca görevlerine son verilmesi ve baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmesi talepli davanamesi, baroların sesini kısmaya yönelik hukuka aykırı açık bir müdahaledir.

Siyasal iktidar tarafından çoklu baro yasasıyla bölünmeye çalışılan baroların bu kez de yargı sopasıyla susturulmaya çalışılması kabul edilemez. Barolar, Anayasa'nın 135. maddesinde güvence altına alınan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır ve demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarıdır.

Demokratik usullerle seçilmiş, bağımsız savunmayı temsil eden ve hukukun üstünlüğünü savunma görevini yerine getiren İstanbul Barosu yönetimine yönelik bu müdahaleyi reddediyoruz. Bu girişim, yalnızca İstanbul Barosuna değil, tüm barolara, avukatlık mesleğine ve yargının kurucu unsuru olan bağımsız savunmaya yapılmış bir saldırıdır.

İzmir Barosu olarak, İstanbul Barosu’nun yanındayız. Baroların ve meslektaşlarımızın susturulmasına yönelik her türlü çabaya karşı demokratik değerleri ve hukukun üstünlüğünü savunmaya kararlılıkla devam edeceğiz.”

ÇHD İstanbul Şubesi de sosyal medya heabından şu paylaşımı yaptı:

"İstanbul Barosu'nun yanındayız! İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın İstanbul Barosu yönetiminin görevine son verilmesi ve seçimlerin yenilenmesi yönünde açtığı dava avukatların iradesini gasp etmeye yönelik bir darbe girişimidir. Darbeyi kabul etmiyoruz, baromuzun yanındayız!"