'Yeni Dünya' aşağı yukarı şöyle görünüyor.
Yapay zekanın, teknolojinin hayatın merkezine doğru hızla ilerlediği, yapaylığa karşı doğanın ve doğallığın ise yok olmaya başladığı bir dönem.
Herkesin evine kapanmak zorunda kaldığı, pandemide bile dünyanın en zengin 10 kişisinin servetini ikiye katladığı; insanlığın yüzde 99'unun ise fakirleştiği yıllar.
Savunma sanayiinin geliştiği, fen ve sosyal bilimlerin gözden düştüğü zamanlar.
Savaşlar, kıtlık, kuraklık nedeniyle 281 milyon insanın göçe zorlandığı ancak sınır kapılarının kapatılacağını açıklayan siyasetçilerin sandıktan zaferle ayrıldığı günler.
Dünyanın en güçlü ülkesi ABD Başkanı'nın görevden ayrılma konuşmasında 'teknolojik oligarkların' tehlikesine dikkati çekmesine bile neden olan bir 'Yeni Dünya'.
Yunanistan'ın eski Maliye Bakanı ve ünlü ekonomist Yanis Varufakis, "Teknofeodalizm" kitabında Yeni Dünya ekonomisini ve oligarkları bir örnek üzerinden şöyle özetliyor:
"Taksi çağırmak istiyorsanız, uygulamalardan birini indirmeniz gerekir. Peki, uygulama sizin söylediğiniz kişi olduğunuzu nasıl biliyor? Kredi kartı bilgilerinizi girmeniz gerekiyor. Yani aslında bankacınızdan, finansörünüzden kim olduğunuzu garanti etmesini istiyorsunuz. Dijital kimliğinizin sahibi bile değilsiniz."
Sadece bir günde ajanslardan, sosyal medyadan, gazetelerden, televizyonlardan akan haberlere bakıldığında bile küresel adaletsizliğin; yapılanın yapanın yanına kar kaldığı, güçsüzün yani çoğunluğun değersizleştirildiği bir Yeni Dünya bu.
Orta Doğu'da köşeye sıkıştırılmış bir halka soykırım düzenlenirken, sırtı sıvazlananların olduğu; kuzeyde yeniden süper güç olmaya çalışan bir ülkenin hemen yanı başındaki zayıf toplumu yeyip yutmaya çalıştığı bir düzenin normalleştirildiği bir dünya.
Demokrasinin, insan haklarının artık daha az duyulduğu, otoriterliğin, tek adamlığın, popüler liderliğin velhasıl bir kişinin ağzına bakılarak geleceğin kurgulandığı dönemler.
Gücü yetenin, adamını bulanın, fırsat bulup çalan çırpanın alkışlandığı; hak ve hukuku savunanların yok sayıldığı hatta yok edildiği, görmezden gelindiği bir 'Yeni Dünya'...
Güvensizlik çağının 'Yeni Dünya'sı, insanlığın en büyük sınavlarından biri.
Ya kendilerinin, sevdiklerinin, değerlerinin yok olmasını; yüzyıllar süren mücadeleler sonunda elde ettiği kazanımları teslim edeceği ya da 'hoop!' deyip itiraz edeceği yıllar.
Elbette büyük bedeller ödenecek bir dönem dünyanın yeni hali; insanlığın sürekli tekrar eden ama bir şekilde yol alan hikayesinde yeni bir kesit.
Yeni Dünya'da insanlık; adalet için, haklar için, yoksulluğa karşı yeni bir sınamayla karşı karşıya.
İnsan ve haklarının hatırlanması, etik, vicdan, empati, merhamet ve bunların yeniden evrensel değerlere dönüşmesi ile mümkün Yeni Dünya'da kurtuluş...
Şimdiden toplum olarak da bireysel de güçsüzün, yalnızın gözden çıkarıldığı günlerdeyiz.
Türbülansın bol, rüzgarların sert estiği dönemlerdeyiz.
Karşımızda, kemerlerin bağlı tutulmasının gerektiği, insanların, toplumların sıkı sıkıya tutunup güçlü kalması gereken bir Yeni Dünya!