Z Kuşağı: Ekranların Çocukları ve Ruh Sağlığı

Hadi bir hayal kuralım! Bir sabah uyandığında telefon, tablet, bilgisayar gibi tüm ekranların yok olduğunu düşün. İlk hissettiğin şey ne olurdu? Belki şaşırırdın, belki de biraz üzülürdün. İşte Z kuşağı dediğimiz gençler, yani 2000’lerden sonra doğanlar, hayatlarını ekranlarla büyüyerek geçirdi.

Bu, çok güzel şeyler sağladı: bilgiye hızlıca ulaşmak, dünyanın her yerine bağlanmak, oyun oynamak… Ama her güzel şeyin bazı zorlukları da olabilir, değil mi? Şimdi bu zorluklardan biraz bahsedelim.

 Hep Daha Fazlasını İstemek

Z kuşağındaki gençler, sosyal medyada başkalarının hayatlarını sürekli görüyor. İnsanlar en güzel tatillerini, en başarılı anlarını paylaşır. Ama bu bazen kendimizi yetersiz hissetmemize neden olabilir. “Ben neden böyle değilim?” diye düşünülebilir. Bu duygu, üzüntüye ve stres yaşamalarına yol açabilir.

Ekranlar Arkasında Yalnızlık

Bir arkadaşla yüz yüze konuştuğunda gülersin, ses tonunu duyarsın, belki sarılırsın. Ama ekrandan konuşmak bazen bunları hissettirmez. Gençler sürekli bağlantıda olsa da, aslında bazen kendilerini yalnız hisseder.

Hareketsiz Kalmak ve Yorulmak

 Sürekli ekrana bakınca ne oluyor? Bedenimiz hareketsiz kalıyor, bu da enerjimizi düşürebiliyor. Ayrıca zihnimiz ekranlardan gelen bilgilere o kadar odaklanıyor ki bazen beynimiz “Biraz dinlenmek istiyorum!” diyor.

Ne Yapabiliriz?

Z kuşağının karşılaştığı bu zorlukları çözmek için hem gençlere hem de ebeveynlere yardımcı olabilecek bazı özel yollar var:

            1.         Sosyal Medyada Gerçekliği Anlamak

Sosyal medyada gördüğün fotoğrafların ya da videoların çoğu, insanların sadece en iyi anlarını gösterir. Herkesin günlük hayatında zorlandığı, üzüldüğü zamanlar da vardır. Kendine “Bu sadece bir parça, herkesin hayatı benimki kadar gerçek” demeyi hatırlatabilirsin.

            2.         Dijital Detoks Günleri Planla

Bazen tüm ekranlara veda edip kendine ekranlardan uzak bir gün ayırmak iyi gelir. Bu günlerde sevdiğin bir hobiyle uğraşabilirsin. Mesela resim yapabilir, legolarla oynayabilir ya da dışarıda yürüyüşe çıkabilirsin.

            3.         Online Arkadaşlıkları Güçlendirmek

Ekran arkasındaki konuşmalar bazen soğuk gelebilir. Sevdiğin bir arkadaşını yüz yüze görmek için plan yap. Eğer uzaksa, bir mektup yazmayı ya da küçük bir hediye göndermeyi deneyebilirsin. Bu, ilişkinizi derinleştirir.

            4.         Sana İyi Gelen Aktiviteler Keşfet

Sürekli ekrana bakmaktan sıkıldığında ne yapmayı sevdiğini bul. Belki bahçede çiçeklerle uğraşmak, bir müzik aleti çalmak ya da bir hikaye yazmak seni mutlu eder. Böyle şeyler beynine de “yeniden başlatma” şansı verir.

            5.         Zihinsel Sağlık Molaları Al

Günde birkaç dakika sadece derin nefes alıp kendini dinlemeyi dene. Bunu oyun oynarken, ders çalışırken ya da telefonla vakit geçirirken yapabilirsin. Küçük bir mola bile zihnini yenileyebilir.

            6.         Bir ‘Hayır’ Listesi Hazırla

Kendine fazla yüklenmemek için bir liste hazırla. Mesela:

            •          Mükemmel olmak zorunda değilim.

            •          Herkesin beni beğenmesi gerekmiyor.

            •          Bazen başarısız olmak öğrenmenin bir parçasıdır.

Bu listeyi görünür bir yere as ve kendine hatırlat.

Küçük Adımlarla Büyük Değişim

Unutma, herkesin kendini kötü hissettiği zamanlar olur. Ama bu duygulara rağmen bir şeyler yapmaya devam etmek önemlidir. Bazen sadece küçük bir adım atmak bile seni daha güçlü kılabilir. Çünkü ekranların arkasındaki dünya kadar, kendi dünyan da çok kıymetli.

Soru ve görüşleriniz için: psikologtolgagultekin@gmail.com