Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin davanın duruşması yapıldı. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, müşteki sıfatıyla duruşmada ilk kez konuştu. Ayşe Ateş, "Sinan, bu tehditler başladığında bana ‘Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım ile Olcay Kılavuz’a talimat vermiş ve beni öldürmek için kapı kapı gezip kiralık katil arıyorlarmış" dedi.  

Anne Saniye Ateş, de "Sinan Ateş'in kendisine 'kalemimi kırdılar, bana suikast düzenleyecekler' dediğini ifade etti. Sinan Ateş'in defalarca MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ulaşmaya çalıştığını söyleyen anne Ateş, "Benim oğlumu öldürmek için mi Ülkü Ocakları başkanı yaptılar" şeklinde konuştu.

Ayşe Ateş'in ardından konuşan abla Sevda Ateş Yörükoğlu, Sinan Ateş'in katilerinin MHP içinde olduğunu savunarak "Huzurunuzda saydığım isimler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum: Olcay Kılavuz, İzzet Ulvi Yönter, Ahmet Yiğit Yıldırım" ifadelerini kullandı.

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda saat 9.00'da başlayan duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş, Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş, kardeşleri ve yakınları katıldı. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, CHP Genel Başkan Yardımcıları Murat Bakan ve Meryem Gül Çiftci Binici de duruşmayı takip ediyor.

Başkan'dan sanık Çep'e uyarı: Doğukan anladın mı?

Mahkeme başkanı, dünkü duruşmada sanıklardan Doğukan Çep'in tuvalet ihtiyacı için salondan çıkarıldığı sırada müştekilerin bulunduğu tarafta oturan izleyicilere dönerek tehdit anlamına gelecek şekilde başını salladığının üye hakim tarafından görüldüğünü ve kendisine durumun aktarıldığını bildirerek, Çep'i uyardı.

Mahkeme başkanının, "Doğukan anladın mı?" diye sorduğu Çep, konuşmak için söz istedi ancak buna izin verilmedi. 

Gerçek Gündem'den Tuğba Özer'in aktardığına göre; CHP Genel Başkanı Özgür Özelduruşmayı takip etmek üzere mahkeme salonuna geldi. Özel'e CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal eşlik etti. Özel, Ayşe Ateş'in yanına oturdu.

Saniye Ateş: Sanki herkes masum benim oğlum kendini vurmuş

"18 aydır öldüm öldüm dirildim ben yaşayan bir ölüydüm ama burada 22 kez daha öldüm diyerek sözlerine başlayan Saniye Ateş "Sanki herkes masum benim oğlum kendini vurmuş. Oğlum geldi bana dedi ki anne benim kalemimi kırdılar bana suikast düzenleyecekler. Bir gün beni ziyaret etti çelik yelekle. Belki korurlar dedim ama korumadılar. Benim oğlum 12 yıl İsmet Büyükataman’ın danışmanlığını yaptı. İsmet Ataman bizzat benim evime geldi. Sinan, 'Ana babam duymasın' dedi. Babası dayanamadı öldü ben ne kadar dayanırım bilmiyorum. Cezaevinde olanların çocukları yüzüne hasretmiş benim torunlarım yüzlerini hiç görmeyecek" dedi.

Saniye Ateş sözlerine şöyle devam etti:

"Mersin’deki Çağrı Ünel olayından sonra bir telefon geldi. Ölen çocuğun abisi aradı benim oğlumu tehdit etti. Oğlum, 'Bana değil abileri Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, İzzet Ulvi Yönter’e Semih Yalçın‘a soracaksın. Senin kardeşinin kanı benim elimde değil' dedi

"Benim oğlumun katilini çıkarsınlar ben de bu davadan vazgeçeyim. Devletin üstünde devlet mi bunlar"

Dedim ki oğlum git Devlet Bahçeli’ye söyle defalarca ona ulaşmaya çalıştı. Hiç ulaşamadı ona.
Benim oğlumu öldürmek için mi Ülkü Ocakları başkanı yaptılar. O plaka (34 AT plakasını kast ediyor.) benim oğlumun döneminde alındı. O araca kimse binemiyordu o zaman Devlet Bahçeli’den izinsiz bir çay içilmiyordu. Benim oğlumun katilini çıkarsınlar ben de bu davadan vazgeçeyim. Devletin üstünde devlet mi bunlar.

Benim torunlarım akşam yatarken kapıları kapatıyor ki bir şey olmasın diye. İnsan öldürmek bu kadar basit mi o zaman ben de kısasa kısas isterim madem ki bu kadar basit.

Benim oğlumu defalarca takip ettiler. Yurtdışına gitti Olcay Kılavuz’un samimi olduğu bir hanımla görüştü. Dönüşte benim oğluma pusu kurdular. Hala benim kapıma gelebiliyorlar. Bizi öldürmekle mi korkutacaklar ben zaten ölüyüm. Bugünü ben 18 ay bekledim benim yavrumun katilleri çıksın diye. Niye insanlar bu kadar zalim oldu? Ankara’nın göbeğinde kime gözdağı veriyorlar? Biz zengin bir aile değiliz. Benim çocuğumu ne zorlu şartlarda yetişirdim. Ben onların vicdanına bırakıyorum."

"Çocuğum zalimlere yem oldu"

"Daha ne kadar Sinan öldürülecek?" diyen Saniye Ateş," Bir tanesi diyor ki para. Benim oğlu eve gelen bir kutu lokumu eve sokmayı dışarıda dağıtır geliyordu. Ben çocuğuma bir lokma haram yedirmedim. Çocuğum zalimlere yem oldu. Gelinim çelik yelekle, korumayla geziyor. Niye? Eşini savunduğu için bu devletin üstünde devlet mi var ben kime gideyim? Ben Türk’üm, Müslümanım ,ülkücüyüm, vatanseverim ama bunların inandığı ülkücülükten değilim ben. Bunlar maşa kimler yönlendirdiyse bunları onlar ortaya çıkacak." ifadelerini kullandı.

Anne Ateş fenalaştı

Saniye Ateş konuşurken fenalaştı, salona sağlık görevlileri çağrıldı. Bunun üzerine Ayşe Ateş sanıklara dönerek "Bu kadın burada ölürse hesabını hepinize sorarım" diye seslendi.

Duruşmada konuşan Ayşe Ateş, "Şu an bunları ilk defa anlatacağım çünkü beni de öldürürler diye korktum" ifadeleriyle Sinan Ateş'in kendisine tehditler gelmeye başladığında dediklerini anlattı. Ayşe Ateş, "Bugün bunları burada söylemezsem bir daha söyleyemem çünkü bana ne olur bilmem. Ölürsem bunlar mezara gitmesin benle.

 

"Sinan bana 'İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım ile Olcay Kılavuz’a talimat vermiş ve beni öldürmek için' dedi"

Sinan bu tehditler başladığında bana ‘Ayşe, İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım ile Olcay Kılavuz’a talimat vermiş ve beni öldürmek için kapı kapı gezip kiralık katil arıyorlarmış" dedi.

Gerçek Gündem'in aktardığına göre; Ayşe Ateş’in savunmasının tamamı şu şekilde :

"Bugüne kadar anlattığınız kumpası senaryoyu dinledik. Şimdi de mahkeme biraz gerçekleri dinlesin.
3 gündür karşımızda bilirkişi raporunu alıp işlerine gelen kısımları alıp işlerine gelmeyeni eleştirip savunmalar yaptılar. Kamera kaydı açık olmasına rağmen Sinan’ı Selman vurdu dediler. Kimin vurdurduğu çok net emri verenlerin kim olduğu çok net olmasına rağmen onun kardeşine akrabasına suç attılar. Kamera kaydında kiralık katil Eray Özyağcı geliyor silahı Sinan’ın üst kısmına doğrultuyor ve Sinan yere düşüyor. Hareket etmiyor. Sinan bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor. Hiçbir tepki veremiyor. İnsanların aklıyla alay etmeyin. Selman arabasına giderken silahını çekiyor. O esnada zaten Eray Özyağcı, Sinan’ı vurmuş gitmiş. Yeter be yeter! 3 gündür burada tiyatro oynuyorsunuz. Devletin namusuna leke sürüyorsunuz. Kimsiniz siz kimsiniz?

Mahkeme başkanı Ayşe Ateş’e "Onlara hitaben değil bize hitaben konuşun" uyarısında bulundu.

Ateş sözlerine şöyle devam etti:

"Rahmetli eşim bana sağlığında Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım beni öldürtmek için kapı kapı geziyorlarmış ifadelerini defalarca bana söylemişti. Bu süreçte Sinan görevi bıraktıktan sonra Orhun Haber ve bot hesaplarda tehditler başladı. Orhun Haber’de ihanet ateşi yazısıyla tehdit ettiler. Bu sitenin sahibi de MHP yöneticisi Kerim Ender Ejder. Bir Ülkü Ocakları başkanının emri olmadan kimse bir şey yapmaz benim eşim de başkanlık yaptı. İftira kampanyası başlatıldı ve eşimin katliyle sonuçlandı Sinan’a tehditler artmışken arkadaşları da tehditlere maruz kaldı. Bu olayın fitilini ateşleyen Mersin olayıdır. Mersin olayından sonra tehditler iyice arttı.

"Ben sadece Ülkü Ocakları’na sızan suç çetesini hedef alıyorum"

Akşam bir telefon görüşmesi oldu Çağrı Ünel ile. Çağrı Ünel biz senin yanındayız diyerek telefonunu kapattı. Ertesi gün arkasından haince 11 kişi Çağrı Ünel’e mersinde saldırdılar Ahmet Yıldırım’ın talimatıyla. Ünel de kendini korumaya çalışırken refleksle bir ateş etti ve Emrullah Kaplan isimli bir şahsı vurdu. O çocuğun katili de Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet yiğit Yıldırım ve olayda payı olanlardır. Ben sadece Ülkü Ocakları’na sızan suç çetesini hedef alıyorum. Ünel bir ceza aldı ve şu an cezaevinde. Bu dosya ile bizim dosyamızın birleştirilmesi gerekiyor.

"Cumhurbaşkanımız 'kızım kocanın katilleri yakalanacak, gereği neyse yapılacak' dedi"

Sinan’a dedim ki bunların gözü dönmüş bu işleri bırak gidelim. Sinan ‘ben yanlış bir şey yapmadım, devletim beni korur’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanına da bunu ilettim. Beni öldürürlerse bundan en çok devletimiz zarar görür dedim. Sayın cumhurbaşkanımız 'kızım kocanın katilleri yakalanacak, gereği neyse yapılacak' dedi. Ben sayın cumhurbaşkanının sözüne güveniyorum. Bu 3 günde şunu gördüm sayın cumhurbaşkanının iradesine karşı bile meydan okuyan bir suç örgütü var. Ben FETÖ'cüysem, Sinan FEÖT'cüyse elinizde bir belge varsa lütfen savcılığa şikayet edin. Sinan para çalmış, saatler varmış. (saatleri göstererek) Bu saatlerle ev araba alınırmış. Bu saatleri kim istiyorsa gelsin alsın ben kendisine hediye ediyorum alınıyorsa ev araba alsın bunlarla.

Sinan’a Ülkü Ocakları mensupları tarafından Ahmet Yiğit Yıldırım'ın talimatıyla tehditler devam etti. Benim eşim de genel başkanlık yaptı süreç nasıl işler çok iyi biliyorum.

Sinan Ateş birilerini, gazetecileri dövdürdü dediniz. Evet Sinan Ateş birilerini dövdürdü. O zaman Sinan’ı karşıma aldım dedim ki bunlar sana yakışmıyor yapma bu işleri yapacaksan ocak başkanı olma. ‘Ayşe ben MHP genel merkezinden gelen talimatları yapıyorum. Yapmazsam bana da ceza keserler' dedi.

"Çantacılar torbacılar burada oturmuş asil failler dışarıda"

Eşim bir anda Bahçeli tarafından görevden alındı. Neden olduğunu bilmiyoruz. Devlet Bahçeli’ye 18 aydır soruyorum yanıt alamıyorum bildiği ne varsa anlatsın. Biz bekledik bekledik ama umudumuzu kaybettik. Bugün buradaki tablodan ben görüyorum ki bazıları tahliye olacak ve biz elimiz böğrümüzde kalacağız.

Ben ne kadar korksam da korkmasam da şunu gördüm bana yapacaklarını yapacaklar. Ölürsem benle mezara gitmesin herkes bilsin. Sinan bu tehditler başladığında bana söylediği İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın Sinan’ı öldürtmek için Ahmet yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’a görev vermişler. Bu işin azmettirici rahmetli eşimin bana söylediği İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın’dır. Çantacılar torbacılar burada oturmuş asil failler dışarıda. Devlet bana neden koruma verdi. Demek ki asıl failler dışarıda ki devlet bana koruma veriyor.

Bu devlet kimsenin babasının malı değil. Burası muz cumhuriyeti değil devletin adil yüzüyle hepiniz yüzleşeceksiniz."

Ayşe Ateş'in mahkemeden talepleri şöyle

Ayşe ateş konuşmasının ardından mahkemeden taleplerde bulundu;

"Söylediğim ekstra bilgilerin ifademe eklenmesini istiyorum. Ayrılan 17 kişilik dosyanın dosyamızla birleştirilmesini istiyorum. İsmini verdiğim kişilerin sorgulanmasının ve dosyaya dahil edilmesini, eksik ifadelerin hızlı bir şekilde dosyaya ekletilmesini istiyorum. Bu iki dosya birleştirildikten sonra dosyanın yeniden yazılmasını ve adil yargılanma istiyorum."

Ayşe Ateş’in ardından Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş Kazanç konuştu. Kazanç, sanıklara dönerek, "Ayakta konuşuyorum çünkü günlerdir sanıklar beni görmek istiyor. Buyurun buradayım, rahat rahat bakın." dedi ve Mustafa Ensar Aykal’ın avukatı Aziz Bingöl’e seslenerek " Biz kimseye medya şovu yapmıyoruz, adalet arıyoruz biz sadece. Gelmiş karşıma ahkam kesiyor, gözdağı kesiyor. Sinan Ateş benim kardeşim ve önemli olan adaletin sağlanması." dedi.

Abla Ateş Kazanç, Bahçeli'ye seslendi 

Abla Selma Ateş Kazanç, Bahçeli’ye seslendi: "Sinan’a bir şey söyledi Devlet Bey, ben biliyorum ne dediğini Devlet Bey açıklasın bunu.

Kazanç, şöyle konuştu:

"Biz ülkücü olarak doğduk. Ben bu camianın içinde büyüdüm. Sinan da ben de ortaokuldan itibaren MHP’de ve Ülkü Ocakları’nda görev aldık. Bizim sorunumuz bu kuruma sızmış suç örgütüyle. Sinan Ülkü Ocakları Genel Başkanlığına getirildi evet. Sonra bir gün Devlet Bey Sinan’ı aradı ve ‘seninle konuşmam lazım oğlum’ dedi. Odaya girdiler ve konuştular Sinan’a bir şey söyledi ben biliyorum ne dediğini Devlet Bey açıklasın bunu. Sonra Sinan görevinden istifa etti. İlk defa istifa eden bir isim oldu Ülkü Ocaklarında.

Sinan görevden ayrıldı daha sonra itibar suikastları başladı. Orhun Haber sitesinden Kadir Ensar Ejder ve Ahmet Yiğit Yıldırım’ın olduğunu biliyoruz. Ülkü Ocakları WhatsApp gruplarına ‘İhanet Ateşi’ isimli bir yazı yazılacak ve herkes RT atacak denildi bunların hepsi dosyada var ve böylelikle itibar suikastı başladı. Bu sürecin gelişi Sinan’ın Ocak Genel Başkanlığı ile başlayan bir süreç. Zaten Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’un bu konuda bir karın ağrısı vardı. Tutuklu Tolgahan Demirbaş, Haluk Türk’ün çiftliğine gönderiliyor ve ‘Sinan’ın yanında durma, kalemini kırma diyor’ Ama Haluk Türk ‘O benim kardeşim’ diyor.

Sinan, Makedonya’dan döndüğünde pusu atıyorlar çünkü uçakta Olcay Kılavuz’un bir tanıdığı Sinan’ı görüyor. Pusu atanlar kalabalık olduğunu görünce geri dönüyorlar. Sinan olaydan bir hafta önce en son eve geldiğinde ‘Benim kalemimi kırmışlar’ dedi. Babam da ‘oğlum her şeyi bırak zaten üniversitedesin’ dedi. Sinan da ‘Baba ben bırakıyorum ama onlar benim peşimi bırakmıyorlar, Bunların derdi benimle’ dedi ve İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Ahmet Yiğit Yıldırım, Olcay Kılavuz, Ömer Şanlı ve Zekai Pınarbaşı gibi yöneticilerin isimlerini verdi. Bakın ben buraya 4 gündür geliyorum arabamı çizdiler. Beni öldürseler ne olacak? Benim buradaki 22 kişi ile derdim yok. Benim kardeşimin katlini planlayanlarla, baştakilerle.

Abla Ateş Kazanç: Biz bu savaşı 4 kadın veriyoruz

Benim babam zaten evlat acısı ile öldü. Ben annemi de babam gibi evlat acısıyla kaybetmek istemiyorum. Bu acının da devam etmesini artık istemiyorum. Tek hücrede kaldık diyorsunuz, dua edin kalacak bir hücreniz var. Benim kardeşim kara toprağın altında yatıyor bir daha o kara toprağın altından çıkmıyor. Ayşe, ben, annem ve ablam. Biz bu savaşı 4 kadın veriyoruz. Bize diyorlar ki TV’ye çıkıyorsunuz. Neden çıkmayın, neden konuşmayım ya? Biz adalet arıyoruz. Biz Sinan Ateşler ölmesin istiyoruz artık. Adaletin sağlanmasını istiyorum.

Kazanç’ın ardından Sinan Ateş’in ablası Sevda Ateş Yörükoğlu söz aldı. "Burada bize başsağlığı dileyip sanıkları alkışlarla gönderenlerin dileklerini kabul etmiyorum Ateş ailesi adına." diyen Yörükoğlu, "Umarım evlatlarından misli misli çıkar ve bizim bu acımızı anlarlar. Bizim istediğimiz sadece adalet ve bu adalet hepimize lazım." ifadelerini kullandı.

Yörükoğlu, şunları söyledi:

"İsmet Büyükataman milletvekili olduğu dönemde yoğun çalışma yaptık. Serkan Akın diyor ki Ataman'a ‘abi el at Sinan'ı sıkıştırıyorlar’ diyor. Ataman da hiçbir şey olmaz en fazla iki tokat atarlar diyor. Sinan defalarca tehdit edildi. Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım tarafından Çağrı Ünel saldırısının yapıldığını kardeşimin ağzından duydum. Onların istediği Sinan’ı yalnızlaştırmaktı. Sinan bir gün geldi ve ben de ‘Sinan neden görevi bıraktın?’ dedim. ‘Abla Olcay ve Ahmet hala benimle uğraşıyorlar. Planlı organize bir şekilde kardeşimi katlettiler. Bu da Ahmet ve Olcay’ın talimatıylaydı.

Abladan Olcay Kılavuz, İzzet Ulvi Yönter, Ahmet Yiğit Yıldırım hakkında suç duyurusu talebi

Çocuklarım bile şahit bu durumlara. İsterseniz çocuklarımı da pedagog eşliğinde dinleyebilirsiniz. Sinan’ı öldürdük diye sevinmesinler çünkü farkında olmadan Sinan’ı ölümsüzleştirdiler. Çelik yelekle geldiği gün Sinan bize ‘siz de dikkat edin’ dedi. Sinan’a bir çok kez suikast yapılmaya çalışıldı. Hepimiz ailecek hatta sülalecek tehdit aldığını ve bu tehditlerin bizzat Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, İzzet Ulvi Yönter tarafından tehdit edildiğini biliyoruz. Sinan’ı Eray öldürmüş olabilir ama Eray sadece tetiği çekti, Doğukan da sadece azmettirici. Sinan’ın katilleri ne Doğukan ne de Eray’dır. MHP’nin içindeki insanlardır Sinan’ın katilleri. Kardeşimin katilleri MHP’nin içinde. Huzurunuzda saydığım isimler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum: Olcay Kılavuz, İzzet Ulvi Yönter, Ahmet Yiğit Yıldırım"

Duruşmaya saat 13.05'e kadar verildi.

"İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım’dan davacıyım"

Hastaneye kaldırılan Saniye Ateş aranın ardından mahkeme salonuna geri döndü.

MEB, LGS'de puanların yeniden hesaplanacağını duyurdu MEB, LGS'de puanların yeniden hesaplanacağını duyurdu

Beyanına devam eden Ateş, “Hâlâ Doğukan Çep denen çocuk kızıma bakıyor oradan işaretler yapıp tehdit ediyor. Bu gücü nereden alıyorlar? Arkalarında birisi var ki bu kadar rahat davranabiliyor. Benim oğlum geri gelmeyecek ama ben adalet istiyorum, azmettiricilerin bulunmasını istiyorum İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz ve Ahmet Yiğit Yıldırım hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum bunlardan davacıyım. Çocuğumun hakkını helal etmiyorum onlara. Devlet Bahçeli benim oğlumun katilini bulmalı. Oğlum FETÖ’cüyse neden 12 yıl danışmanlık yaptı partide?" sözlerini kaydetti.

Bozkurt: Çıkarıp havaya bir iki el ateş ettim

Sinan Ateş vurulduğu sırada yanında bulunan akrabası Selman Bozkurt da duruşmada dinlendi. Bozkurt şunları söyledi:

"Rahmetli abim Sinan Ateş benim halamın oğlu özbeöz kardeşim gibidir. Oğlumun ismi Mustafa Sinan’dır. Olay gününe gelecek olursak 30 Aralık sabahı 11.00-11.30 civarında kendisini evinden aldım. Daha sonra Çukurambar’daki ofise gittik. Yarım saat sonra Ahmet Keçik kardeşimiz ofise geldi. Sonrasında vakit daraldığı için abim odasından çıkıp 'Abdestimizi alıp namaza gidelim' dedi.

'Bunlar yine sosyal medyadan tehditlere başladı, bana saldırabilirler, uyanık olun' diye bizi uyardı. Sonrasında camiye gittik. Namaz kılarken beni çağırıp 'Beni rahatsız ediyor namaz kılarken' diyerek silahını verdi.

Sonrasında camiden çıkarak ofise doğru yola çıktık yürüyerek. Arabaların arasından şahıs çömelir vaziyette abimin karşısına çıktı ve ateş etti. Sonrasında bana ateş etti, göğsümdeki acı nedeniyle siper aldım. Sonrasında abimin verdiği silahı hatırladım ve çıkarıp havaya bir iki el ateş ettim. Sonrasında abimi o vaziyette görünce ben de dizlerimin üzerine yığıldım. Olayın şokundaydım. Ahmet sonra silahı aldı. Etrafımıza çok fazla insan geldi ve bizi ambulansla hastaneye götürdüler. Ağır yaralandım, şahıs hedef gözetmeden en az 10 sefer abime de bana da ateş etti. Bir hafta yoğun bakımda kalıp taburcu oldum. Kendisi yoğun bir tehdit ve hakarete uğruyordu son 1 senedir. Bu durumdan çok muzdaripti. Bizi de etkilememek için çok fazla dinlendirmiyordu."

"Ceza yargılamasının tekliği gereğince tek bir olayla alakalı 2 ayrı yargılama yapamazsınız"

Sinan Ateş’in avukatı Kürşat Ergün aralarında Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz’un da bulunduğu 17 kişi için açılan soruşturmanın davayla birleştirilmesini talep etti. Bu kişilerle ilgili soru sormak istediğinde ‘iddianamede isimleri yok’ denilerek engel olunduğunu ifade eden Ergün şunları söyledi:

“Biz soru sormak istiyoruz ama soramıyoruz. Ceza yargılama tekniğine aykırı olarak aynı cinayet davasıyla ilgili 2 ayrı dosya bulunmakta. Ceza yargılamasının tekliği gereğince tek bir olayla alakalı 2 ayrı yargılama yapamazsınız. Biz dosya içerisindeki delillerden hareketle sormamız gereken soruları soramıyoruz. Kamera kayıtlarından gördüğümüz şekilde Bolu’da giden aracın ve ona eskortluk eden aracın kime ait olduğunu dahi soramıyoruz.

Birtakım konum bilgileri talep ediliyor gerekçe pankart asmak. Pankart asmak amacıyla kişinin yeri sorgulatıyor. Bunun talep edildiği kişiler emniyette hali hazırda görevli ve MİT mensubu olduğunu iddia eden kişi. Bu mercilerde kişiler tanıyor iseniz MERNİS (Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi) kaydını isterseniz. Bunu isteyen yok çünkü zaten biliniyor. Buradaki mesele Sinan Ateş’in evinin konumunu değil nerede olduğunu öğrenmek. Yurtdışında mı, İstanbul’da mı… Bu bilgileri talep eden kişiye (Ahmet Yiğit Yıldırım kast ediliyor) bu bilgileri neden talep ettin diye soramıyoruz çünkü başka dosyanın sorusu. Öbür dosyanın yargılamasını bu sanıklar olmadan nasıl yapacaksınız? Tek bir cinayet ile alakalı iken hepsi nasıl yargılama yapacaksınız?”

Şeyda Şahin, dosyası ayrılan 17 kişiden bazılarının isimlerini mahkemede açıkladı ve "Olcay Kılavuz bu dosyanın şüphelileri arasındadır, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım, Talha Atalay, Burak Kılıç, Gürsel Horat, Suat Yılmaz Zobu. Bu isimler hakkında adli kontrol işlemleri uygulanmıştır. Bu kişiler ana dosyada yer alan isimlerdir" dedi.

Müşteki avukatlarından Onur Altuntaş ise Tolgahan Demirbaş'ın pankart iddiaları hakkında, "Mersin olayı 15 Mart 2022’de gerçekleşiyor. 15 Mart’taki olayda Mustafa Ensar Aykal’a Tolgahan'ın konum sorduğu ilk tarih 10 Mart’ta. Yani gerçekleşmemiş olaya pankartla tepki göstermek için mi konum istedi?" diye konuştu.

Editör: Ömür Ünver