Partisinin Yozgat'ta düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB'ye yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Ekrem İmamoğlu ve diğer arkadaşlarının tutuksuz yargılanması çağrısında bulunarak, "Yargılamayı da TRT'den canlı yayınlayın" dedi. Erdoğan'a seslenen Özel, "Sen, geçmişin mağdurusun; bugünün zalimisin Erdoğan. Bu yaptığın yiğitlik değildir, bu yaptığın mertlik değildir, bu yaptığın korkaklıktır" şeklinde konuştu.
Özgür Özel'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"Biz, bugün yiğidin harman olduğu yere, güzel Yozgat'a, mert Yozgat'a geldik. Yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan canım Yozgatlılar ile kucaklaşmaya geldik. Yozgatlı çiftçiler, 2 Nisan'da artık canları burnunda tepkileri ortadayken, işleri, aşları allerinden alınmış Yozgatlılar, bir de baktılar ki, birileri sandığı da seçme hakkını da ellerinden almaya, bir cumhurbaşkanı belirlemek için sandık başına gitmeye gün sayarken adaylarını ellerinden almaya, Ekrem İmamoğlu'nu, geleceğin cumhurbaşkanını ellerinden almaya kalktılar. O gün İstanbul ayağa kalktı, Türkiye ayağa kalktı. Sandılar ki, Yozgat'tan ses gelmeyecek. Yozgat'tan öyle bir ses geldi ki; o traktör konvoyu, traktörlerin kornaları Yozgat'tan bütün Türkiye'ye duyuruldu. Bir ezber bozuldu. Ezberlemişler; Yozgat bizimdir, bizden başkasına oy vermez, Yozgat tepki vermez, Yozgat eylem yapmaz diye bir ezbere varmışlar. Rahmetli Nida Tüfekçi'nin dediği gibi; Dersini almış da ediyor ezber, sürmeli gözleri sürmeyi neyler... Yozgat zulme susmamış, bugün de bu meydana sığmamıştır.
Sayın Erdoğan, Yozgat'taki AK Partililere pek kızmış geçen geldiğinde. Demiş ki; 'Bu ne, bu kadar meydan mı olur? Bu tarafları niye doldurmadınız?' Sayın Erdoğan, Yozgat'a kızma. O dolduramadıkları yeri bugün biz doldurduk.
Birileri oyu alırken iyi, sonra hizmet yapmayınca, taban fiyata tepki olunca, çiftçi faize itiraz edince, mazotun yüksekliğinden, gübrenin yüksekliğinden yakınınca, çiftçi iktidara mesafe koyunca, bir anda çiftçinin karşısına dikiliyorlar, köylünün karşısına dikiliyorlar. Gördüm ki; birileri yukarıdan bakıyor, kibirle bakıyor ve Yozgatlı köylüleri karınca gibi görüyor, onları ezmeye kalkıyor. Buradan iktidarı uyarıyorum; karınca gibi çalışkan o çiftçileri, sana ezdirmeyiz. Karıncanın kardeşi var, o da CHP'dir.
Şüphesiz, bu meydanda sadece çiftçiler yok. Şüphesiz bu meydanda sadece CHP'liler de yok. Bu meydan, Yozgat'ta, adaletsizliğe itiraz eden, haksızlığa karşı dilsiz şeytan olmayan ve hem iradesine hem geleceğine sahip çıkan Yozgat'ın bütün demokratları burada. Malum, bir mitingte o şehirdeki milletvekili, otobüsün üstünde olur. Bizim Yozgat'ta son seçimde İyi Parti ile birlikte yaptığımız ittifakta, birinci sıra İyi Parti'deydi, ikinci sıradan da milletvekilimiz seçilemedi. Ama bu eksikliği Yozgat'ın bir evladı, Ankara Milletvekili Adnan Beker, partimize katılarak bu eksiği kapattı.
"Yozgat'ın kaderini hep birlikte değiştireceğiz"
Yozgat'ı tapulu malı sananlar, aslında Yozgat'ı tanımayanlardır. Yozgat, 1950'de DP'ye büyük bir destek vermiş ama birkaç dönem sonra CHP'ye oy verip, CHP'ye çok partili dönemde seçimler kazandırmıştır. ANAP'lı olmuştur, Refah Partisi'nin kalesi olmuştur, AKP'ye oy vermiştir ama Yozgat, kim iyi yönetiyorsa destek vermiş, kim kötülük yapıyorsa cezasını kesmiştir. 31 Mart'ta yapılan seçimlerde aslında Yozgat, sesini duyurmuş, AKP duymazdan gelmiştir. Ve Yozgat Belediyesi'ni Yeniden Refah Partisi adayı Kazım Arslan kazanmıştır. Biz de kendisini tebrik ediyoruz. Neymiş; demokrasilerde efendi, sarayda oturanlar değil, onu saraya çıkaran Yozgatlıların kendisiymiş. Dün oyu al, seçil, gayet iyi. Daha sonra oylar düşünce, başkası seçilince zulme başla, kente sırtını dön. Yozgatlılara şunu hatırlatırım. 2011 yılında bu meydanda, Sayın Erdoğan, Yozgatlılara, Yozgat'ı bir dünya kenti, bir mega kent yapmanın sözünü verdi. 14 yıl geçti, biz bozkırın ortasında halen daha bir mega kent göremiyoruz. AKP, taş üstüne taş koymadığı gibi, Yozgatlılar, hemşehrileri Mümin Sarıkaya'nın şarkısında olduğu gibi 'Ben yoruldum hayat, gelme üstüme' diyorlar. Ama bu AKP, Yozgat'ın üstüne gitmeye, zulmetmeye, haksızlık yapmaya devam ediyor.
Yozgat'ta bir söz var; Dik duranın devesi ölmez demişler. Dik duranlara, korkmayanlara, teslim olmayan Yozgatlılara selam olsun: Atatürk ilk Yozgat'a geldiğinde, 1924, Yozgatlılara 'Bozok yaylasının yiğit evlatları, var olun' demiş. Buradan Bozok yaylasının yiğit evlatlarına sesleniyorum; sağ olun, var olun, hep birlikte olun. Yozgat'ın kaderini hep birlikte değiştireceğiz.
Çok partili hayatta tüm siyasi partilere oy vermiş, iyi yönetilmek isteyen, hizmet isteyen Yozgat'ın iradesine hem genel seçimlerde hem de yerel seçimlerde saygılı olduk. Yozgat'ta yüzde 4 oy çıkardığımız da oldu, milletvekilleri çıkardığımız da oldu. İşte demokrasi tam olarak budur. Sandıkla gelen sandıkla gider. Ama seçimle iş başına gelenler, şimdi seçimle gitmek istemiyorlar. Yozgat'ın da Türkiye'nin de önünden sandığı kaçırmak istiyorlar. Oysa demokrasilerde mühür, milletin elindedir. Soruyorum: Sandığın elinizden alınmasına izin verecek misiniz? Mührün elinizden alınmasına izin verecek misiniz? Sandığı elinizden almaya kalkıyorlar, izin verecek misiniz?
"Doğru meydan bu meydandır Erdoğan"
Bu iktidarın bu meydanda görmesi gereken çok şey var. Biz bu toplantıyı Samsun'dan sonra İzmir, Mersin ya da Antalya'da, partinin kalelerinden birinde, Trabzon'da Ekrem Başkan'ın memleketinde yapabilirdik. Ama madem ki milli irade ve sandık mühimdir, bu sandığa en çok sahip çıkan, seçimlerde yüzde 86 katılım oranıyla rekorlar kıran ve bugün zulmedeni, sandığa darbe yapanı, ülkenin başına bir cunta getirerek o cuntanın başına geçeni, bugün bu Yozgat son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 75 oyla desteklemişken, bugün bu yapılana itiraz ediyorsa, ses yükseltiyorsa, o gün Erdoğan'ın topladığının iki katı kalabalık ile 'Yaptığın doğru değil' diyorsa, doğru meydan bu meydandır Erdoğan.
Bu darbe için okyanus ötesinden, Trump'tan izin aldılar, icazet aldılar. Daha önce Ekrem Başkan'ın, İstanbul'un helal oylarıyla kazandığı seçimin mazbatasını bir iftar sofrasında iptal etmişlerdi. Onun üzerine Ekrem Başkanımız kolları sıvamış, ilk seçimde aldığı oyun üstüne 806 bin oy farkla İstanbul'u yeniden kazanmıştı. O gün, bu hazımsızlığı yapanlar, bugün de yine bir ramazan gününde, ben Ankara'da şehit ailelerimizle iftardayken, Ekrem Başkan İstanbul'da bir yoksul ailenin evinde iftar sofrasındayken, iftar vakti karar verip, Ekrem Başkan'ın diplomasını iptal ettirdiler. Aslında, 35 yıl önce ilanla öğrencileri çağıran ve ardından 31 yıl önce diploma veren üniversite, diplomayı iptal etsin diye fakülteye esas diplomayı düzelten, düzenleyen işletme fakültesine yolladı, onlar bu diplomayı iptal edemeyeceklerini söylediler. Dekan istifa etti, onurunu korudu ama bu yanlışa girmedi. Zorladılar, 7 kişiden 4'ünün kararı gerekiyordu, ikisini zorla ikna ettiler, gerisi 'olmaz' dedi. Çarşamba günü bu toplantı yapılacakken, salı akşamı iftar saatinde apar topar, ilgisiz bir yönetim kurulunu toplayıp, diplomayı başka yerden iptal ettirdiler. Ve biz, bu haksızlığa, bu adaletsizliğe isyan ederken, bu sefer aynı gecenin sahurunda, binlerce polis otomobili ve otobüslerle yolları kesip, Ekrem Başkan'ın evine gidip, onu evinden gözaltına alıp, Vatan Emniyet'e götürdüler.
Buradan Sayın Erdoğan'a bir kez daha hatırlatıyorum; Sen de İBB Başkanı iken çeşit çeşit suçlamalarla yargılandın. Defalarca ifadene başvuruldu. Ne rüşvet kaldı, ne irtikap, ne ihaleye fesat karıştırma kaldı, ne de terör örgütlerine destek. O günlerde bile biz, bu yapılanları yanlış buluyorken, bugün kendisine o gün yapılanları teker teker Ekrem Başkan'a yaptırtan Erdoğan'a sesleniyorum... Sen, görevin boyunca onlarca kez yargılandın. Peki bir kez sabaha karşı, şafak vakti evine polis geldi mi? Evini sarıp da seni eşinin, çocuklarının önünde alıp da koluna girip emniyete götürdüler mi? Sen yargılandın, ceza aldın ama kimse seni ceza Yargıtay'da onana kadar görevinden almadı, ellemedi. O gün Saraçhane'de otobüs üstünde konuşma yaparak, davulla, zurnayla uğurlandın. 3 ay kaldın, çıktın ve partini kurdun. Millet sana yapılanları haksızlık olarak gördü ve seni iktidara getirdi. Bugün, sana yapılanın bin katını yapıyorsun. Bırak birinci kademe, bırak istinaf, bırak Yargıtay'da onanma; daha iddianame yokken tutuklama, kayyım atama, yerine seçilmemiş birini getirmeye çalışıyorsun. Sen, geçmişin mağdurusun; bugünün zalimisin Erdoğan. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum, gözünün içine baka baka söylüyorum: Bu yaptığın yiğitlik değildir, bu yaptığın mertlik değildir, bu yaptığın korkaklıktır.
AK Parti içinde de bu tutuklamanın partiyi erittiğini, Türkiye'ye hiçbir faydası olmadığını, ekonomiyi bozduğunu, Türkiye'yi çok daha kötü günlere götürdüğünü söyleyen aklı selim insanlar var. Ümit ederim ki; onların aklı egemen olur. Yoksa bugün yapılanlar, Türkiye'yi br felakete götürmekle karşı karşıyadır. Bu yüzden bu meydan kıymetlidir.
"İşçinin de patronun yüzü gülecek"
İşçi dostu olduğumuz doğrudur. Garibandan yana olduğumuz doğrudur. Ancak bu iktidar gibi hukuku ayaklar altına almayıp baş tacı edeceğimiz için, Atatürk’ün gösterdiği yolda AB’ye doğru yürüyüp Türkiye’yi gerçek demokrasiyle buluşturacağımız için kaçan sermaye de gelecek, risk primi 300-400’lerde değil olması gerektiği gibi 50’lerin altına inecek. CHP iktidarında sermaye daha çok kazanacak. Üretim daha çok kazanacak. Ama bugünden farkı adaletli bir vergi sitemiyle kazanılan para bölüşülecek. İşçinin de patronun da aynı anda yüzü gülecek.
Bu darbeciler, zaten zorda olan ekonomimizin belini kırdılar. Merkez Bankası'ndan bir günde tam 30 milyara yakın rezerv satmak zorunda kaldılar. Bugüne kadar yakılan toplam rezerv, 50 milyar dolardır. Ve borsayı 31,5 milyar dolar değer kaybettirdiler. Türkiye'nin risk primi 371'e kadar yükseldi. İşler normal gitse 2,5 baz puan düşmesi gereken faizi, 3,5 puan artırmak zorunda kaldılar. Yani, öyle bir iş oldu ki; Ekrem İmamoğlu'na yaptıklarının karşılığı 6 puan faiz artışı oldu. Dünyada ekonomiler A'dan Z'ye sıralanıyor. En zengin, müreffeh ülkeleri biliyoruz. İskandinav ülkelerini, AB ülkelerini, ABD'yi, Kanada'yı biliyoruz. A'dan Z'ye dizilince en sonda Zimbabve ile Venezuela var. Dünden itibaren dünyanın en yüksek faizi; Erdoğan'ın Türkiye'si, Türkiye'yi yüzde 46 faize getirdi. Alfabenin son üç harfi; V, Y, Z... Maalesef en yüksek faizde Venezuela, Yozgat ve Zimbabve. Yozgat'ı Zimbabve ile Venezuela'nın arasına sokanlara yazıklar olsun. Son 10 yılın en yüksek işsizlik verisi geldi. Geniş tabanlı işsizlik büyüklerde yüzde 30, gençlerde yüzde 40. MB'den satılan 50 milyar dolar, yani 1,9 trilyon lira, tam tamına Yozgat'ın, Yozgat Belediyesi'nin 2025 bütçesinin 680 katı. Yozgatlılar; bu belediyenin 365 gün size yaptığı bütün hizmetleri toplayın, bütün yaptığı işleri toplayın, 680 katını Ekrem Başkan'ı içeri attıkları için hazineden yaktılar. Bu operasyonla her birimizin cebinden 24 bin lira aldılar, çaldılar. Yazıklar olsun bunlara.
"Yargılamayı TRT'den canlı yayınlayın"
Bir kez daha sesleniyorum; aklınızı başınıza alın, Ekrem Başkan'ı, arkadaşlarımızı bırakın, tutuksuz yargılama yapın. Yargılamayı da TRT'den canlı yayınlayın. Bunu niye istiyorum? Bunu Ekrem Başkan niye istiyor? Şunun için... Şöyle düşünün; eşine, evladına, senin kendi namusuna iftira atmışlar. Ve etrafta bir laf dolanıyor. Sen sesini duyurabildiğine duyuruyorsun, o yalanı TRT'den anlatıyor, o yalanı Anadolun Ajansı'ndan servis ettiriyor, o iftirayı bütün yandaş kanallarında konuşturuyor. Bunun için, Ekrem Başkan ve bütün tutuklu arkadaşlarımız da diyorlar ki; yalan bunlar, iftira bunlar, cevabı burada, namusum burada, namusumu temizlemek, iftirayı püskürtmek, kendimi aklamak istiyorum. Yalanı da televizyonda sorsunlar, cevabı da TRT'den alsınlar. Kendimize güveniyoruz. Ekrem Başkan'ın namusuna kendi namusumuz kadar kefiliz.
"Cuntanın karargâhı Beştepe'dir"
Açık ve net; her darbenin bir cuntası var, bu darbenin de bir cuntası var. Her cuntanın bir karargâhı olur, bu cuntanın karargâhı da Beştepe'dir. Her cuntanın bir silahı olur, bu cuntanın silahı yandaşlaştırdığı yargıdır. Ve her silahın bir mühimmatı vardır, bu yargının mühimmatı ise yalandır, iftiradır. Namuslu hakim ve savcılara bütün saygımızla birlikte, bu iftiracılara, bu yalancılara asla teslim olmayacağız."