İSTANBUL (İGFA) – CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto edenler, büyük Maltepe mitinginde buluştu. Miting alanı ve çevresini tamamen dolduran vatandaşlar mitinge ellerinde Türk bayraklarıyla geldi.
Maltepe sahilinde yer alan miting alanı, sabah erken saatlerinden itibaren dolmaya başladı. Miting saati olarak duyurulan 12.00’de, alanın tamamen dolduğu gözlendi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan miting alanına, hala binlerce yurttaş Marmaray ve diğer toplu taşım araçlarıyla ulaşmaya çalıştı.
Bu arada, alanda kurulan kürsüye, Ekrem İmamoğlu’nun, annesi, babası, kız kardeşi, eşi ve oğulları birlikte çıktı. Tutuklanan diğer belediye başkanlarının aileleri de kürsüde yer aldı.
İmamoğlu'nun yapay zeka ile hazırlanan videosu miting alanında izletildi
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Silivri'deki Marmara Cezaevi'nden yazdığı mektubu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in konuşmasının arasında, yapay zeka ile hazırlanan video ile miting alanında izletildi.
"Şu anda Silivri'de tutsak olduğum için yanınızda olamıyorum ama kalbim, ruhum sizinle" diyen İmamoğlu, 23 Mart günü, 15,5 milyon yurttaşın ortak iradesi ve desteğiyle başlayan sürecin sonunda, parti yetkili kurullarının kararıyla resmen cumhurbaşkanı adayı olduğunu belirtti.
Ekrem İmamoğlu, şunları kaydetti:
"Başta Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel olmak üzere emek veren, destek sunan herkese çok teşekkür ediyorum. Önce Allah'a olan inancım ve dualarımla, sonra milletime olan bağlılığım, hizmet kararlılığımla yola çıkıyorum. Gücümüzü milletten alarak bu kararlı, meşakkatli ve uzun yolculukta Türkiye'nin tüm muhalefet partileriyle, muhalefetin tüm sivil temsilcileriyle tarihi bir dönemi yaşayacağız. Mertlikle namertliği yeneceğiz. Cumhuriyetimizi güçlü bir demokrasiyle taçlandıracağız.
Bu yola çıkarken de ifade ettiğim gibi, ben bir makama değil, uzun, zorlu ve tuzaklarla dolu bir mücadeleye talibim. Dün olduğu gibi yarın da sizleri utandırmayacağıma söz veriyorum. Bir avuç insanın siyasi hırsları uğruna daha ne tertipler kurabileceğini, ne kötülükler yapılabileceğini çok iyi biliyorum. Ama hiç korkum yok. Çünkü arkamda, yanımda sizler varsınız. Hiç korkmuyorum. Çünkü aziz milletimiz birleşmiştir. Ayrılık, gayrılık bitmiştir. Millet, zalimin, zulmün karşısında birleşmiştir. Millet hep beraber bu karanlığı yırtıp atma iradesinde birleşmiştir. Millet vicdanda birleşmiştir. Millet adalette birleşmiştir. Millet ortak kader, ortak gelecek arayışında birleşmiştir. Korku duvarları yıkılmıştır, gençler ayaktadır, kadınlar ayaktadır. Bu millet teslim alınmayacağını göstermiştir.
İstedikleri kadar beni, bizi hapse atsınlar, yargılasınlar. Millet tüm tuzakları, kumpasları, ezip geçeceğini göstermiştir. Millet, devletin sahibi olduğunu göstermiştir. Ben bu yola çıkarken bir söz verdim, ‘hak yemem, hakkımı da yedirmem’ dedim. ‘Ne olursa olsun, bu milletin hak ettiği güzel günler için mücadeleden bir adım geri atmam’ dedim. Sözümde duracağım, asla geri adım atmayacağım. Milletin verdiği görevi her şart altında canım pahasına yerine getireceğim. Cumhurbaşkanı adayı olarak, sizlere yakıştığı gibi dürüstçe, mertçe yarışacağım. Adalet için, huzurlu bir toplum, zengin bir millet olmak için, demokratik bir düzen için, güçlü bir devlet için korkmadan, yılmadan yorulmadan mücadele edeceğim.
Kendimi önce Allah'a sonra millete emanet ediyorum. İçimdeki memleket sevgisi kadar büyük, uçsuz bucaksız hücremden, avazım çıktığı kadar haykırıyorum, 'millet büyüktür, millet bütün iktidarlardan büyüktür'. Hepinizi sevgiyle, dostlukla, hasretle kucaklıyorum. Ramazan Bayramınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla."
Yavaş: Bizler farklı düşünebiliriz ama vatan sevgisinde biriz
Mitingte konuşan ABB Başkanı Mansur Yavaş, şunları söyledi:
"Bizler farklı düşünebiliriz ama vatan sevgisinde biriz. Bizler bu memeleketin taşında toprağında hakkı olanlarız, Mustafa Kemal Atatürk’ün, cumhuriyetin çocuklarıyız. Bir tarafımız sol, bir tarafımız halktan yana milliyetçi bayraktan yana, bir tarafımız Atatürkçü ilimden, irfandan yana, bir tarafımız demokrat adaletten yana. Biz bu toprağın hamuruyuz ve artık bu ülkeyi karanlığa teslim etmeyeceğiz. Bugün burada toplanmamızın bir sebebi var çünkü vicdanlar sızlıyor, adaletin terazisi bozulmuş, hukukun gözü artık bağlı değil, gözünü açmış, kimi görmek istiyorsa ona göre karar veriyor.
Burada haksızlıklara, hukuksuzluklara ses yükseltmek için toplandık. Bunun son örneği Ekrem İmamoğlu. Burada toplanan yüz binler olarak selam olsun Ekrem Başkanı’mıza. Bu halkın oylarıyla İstanbul’u kazanan, millete hizmetten başka suçu olmayan bir kardeşimiz, hukuksuzca, delilsizce, kuralsızca susturulmak isteniyor. Çünkü halkın iradesi, bazı iradelerden daha güçlü oldu. Çünkü millet 'yeter' dedi, 'Her şey çok güzel olacak' dedi. Bir belediye başkanı değil, bir umut cezalandırılıyor farkında mısınız? Artık bu bir kişinin davası değil, halkın davası. Adalet terazisi bu kadar eğilirse bir gün bu ülkenin bütün dürüst insanlarını zindanda bulabiliriz. Ama biz susmayacağız çünkü biz biliriz. Bir kişiye yapılan haksızlık tüm topluma yöneltilmiş bir tehdittir ve o tehdit karşısında halkın gücü en büyük kalkandır.
Türkiye’nin dört bir yanından buraya gelen yurttaşlarımız, bu ülkede artık sabah güneş doğarken umut doğmuyor. İnsanlarımız sabah işe değil, geçim derdine uyanıyor. Pazara çıkan anneler, fiyat etiketlerine değil, çocuklarının gözlerine bakıyor. Bir emekli, ay sonunu nasıl getireceğini hesaplayamıyor artık çünkü o ayı çoktan bitmiş, onun borcu ayları geçmiş. Ekrem Başkanı’mıza yapılan hukuksuzluk sonrası ilk olarak gençler sokağa çıktı. İlk adalet ve demokrasi talebi, umutlarını ellerinden almaya, hayallerini yok etmeye çalıştıkları gençlerden çıktı. Hepimiz o gençlik köprüsünden geçtik. Hepimiz zamanında haksızlık, hukuksuzluklar karşısında yer aldık. Yeri geldi meydanlara indik, tıpkı sizin yaptığınız gibi elimizde Türk bayraklarıyla memleketimize ve kendi geleceğimize sahip çıktık. Bizim de önderimiz bugünkü gençler gibi Mustafa Kemal Atatürk’tü. Anayasal ve demokratik taleplerini medenice kullanan tüm gençlerimizi buradan selamlıyorum. Doğru olanı yapıyorsunuz, adaletsizliğe sessiz kalmıyorsunuz, Atatürk’ün çevresinde toplanıyorsunuz. Bu mücadelenizde yanıbaşınızdayız. Devlet, polisleriyle bu çocukların güvenliği için risk oluşturmak yerine onların güvenliğini sağlamalı.
Bu ülkede adalet yerle bir olursa yatırımcı da kaçar, genç de kaçar, umut da kaçar. Ekonominin temeli güven duygusudur. Eğer bir sabah hukuk değişiyorsa, bir belediye başkanı yargısız infaza uğruyorsa, gençler düşüncelerini söyledi diye gözaltına alınıyorsa, hatta tutuklanıyorsa bu ülkede ne döviz kuru durur, ne esnaf ayakta kalır, ne de çiftçi toprağına umutla bakar. Milletin sırtına yüklenen her hukuksuzluk aynı zamanda cüzdanına da zam olarak dönüyor. Çünkü hukuk çökerse ekonomi de çöker. Adalet yıkılırsa ekmek de küçülür. Elbette bu düzen değişecek. Bu ülkenin bir umudu var; okul kapısında bekleyen, gece yurt odasında hayal kuran, sabah gözaltı aracıyla tanışan gençlerimizdir. Bugün o gençler susturulmak isteniyor ama bilmiyorlar ki bu milletin gençleri korkuyu değil, cesareti Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten öğrendi. Aslında zaptetmeye çalıştıkları şey bir neslin özgürlük hayali ve talebidir. Gençlerini zindanla susturmaya çalışan bir ülkenin yarını olmaz. Gençlik susmaz.
Artık yeter, artık bu ülke bir kişinin, zümrenin değil, 85 milyonun evi olmalıdır. Bu ülke, 'Benden değilsen düşmansın' diyenlere değil, 'Sen yoksan bir eksiğiz' diyenlere emanet edilmelidir. Bir annenin duası, emekçinin alın teri, bir çocuğun geleceği sandığa konacak ve bu sandığı hep birlikte bizler getireceğiz. Tüm muhalefet olarak o sandık gelecek. Bu saatten sonra kendini muhalif hisseden hiçbir kesimin armudun sapı, üzümün çöpü veya başka bahaneler üretmek suretiyle ayrı kalmak lüksü bulunmamaktadır. Hep bir araya gelmek zorundayız. Ya hep beraber olacağız ya hep beraber kaybedeceğiz. Ekrem Başkan'ın duruşmasının oluduğu gün otobüsün üstünde bir konuşma yapmıştık. Orada şöyle söylemiştim: Silivri kapatılsın. Bu ülkede özgürlüklerin gaspedilmesinin simgesi halini aldı artık. Cezaevleriyle övünmek yerine cezaevlerini kapatmakla övünmeliyiz artık. Başta Ekrem Başkan olmak üzere tüm seçilmişlerin gençlerle birlikte serbest kalmasını talep ediyoruz."
"Ekrem için değil, evlatlarımız için kendimiz için değil, Türkiye için mücadeleye devam"
Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu da, şunları söyledi:
''Sonunda söyleyeceğimi, başta söylemek istiyorum, ‘bu daha başlangıç, mücadeleye devam’. Ekrem için değil, evlatlarımız için kendimiz için değil, Türkiye için mücadeleye devam.
Yarın bir bayram sabahına birlikte uyanacağız. Bayramlarda aramızda ayrı gayrıyı bir kenara bırakıp, güzel temennilerimizi paylaşırız. Hayata iyi tarafından bakarız. Ama yarın milyonlarca ailenin bayramı, yoksulluğun, adaletsizliğin, çaresizliğin, acısıyla gölgelenecek. Geçim derdi yüzünden evladına, torununa gönlünce harçlık veremeyenlerin, ihmaller yüzünden depremlerde, yangınlarda sevdiklerini yitirenlerin, adalet arayıp bulamayanların, hakkı yenenlerin, hak etmediği halde dört duvar arasında tutuklu olanların bayram sevinci eksik olacak.
Bizim ailemiz de bu bayrama babasından uzak girecek. Kızım, oğullarım babalarıyla yan yana olamayacak, aranızda olamyacak. Ekrem, sevdiklerine sarılamayacak. Ve tabii Ekrem'le birlikte haksızlık ve hukuksuzluğa uğrayan tüm ekip arkadaşları ve aileleri de bu bayram sevincini eksik yaşayacak. Elbette çok üzülüyoruz, elbette içimiz yanıyor. Ama gelecek güzel günlere inancımızı asla getirmeyeceğiz. Birbirimizin acısını paylaşmaya, birbirimize umut ve cesaret vermeye mecburuz. Çünkü biz 86 milyonluk büyük bir aileyiz.
Asıl marifet, kimseyi ayırmadan herkes için mücadele etmek, herkesin sevgisini, saygısını kazanmaya çalışmaktır. Ekrem bu anlayışla siyaset yaptı. Herkesi eşit gören bir anlayışla, hiç kimseyi ayırmadan bu şehri yönetti. Ve İstanbullular biliyor ki çok iyi yönetti.
Ekrem, İstanbul'un bütün sokaklarında, çarşılarında, pazarlarında huzurla dolaşır. Yalnız İstanbul'da değil, Türkiye'nin dört bir yanında kendisine gösterilen büyük ilginin, sevginin karşısında hiçbir kibre kapılmadan, tepeden tırnağa tevazuya dolaşır. İşte bunun için Ekrem'i cezalandırıyorlar. Milletin ona olan sevgisi karşısında aciz kaldıkları için cezalandırıyorlar. Asla Ekrem kadar bu milletin gönlüne giremeyeceklerini biliyorlar, onun için cezalandırıyorlar. İstediğinizi yapın, Ekrem'e ceza işlemez. Soruyorum size, hangi duvar sevgiye engel olabilir? Hangi demir parmaklık gerçeği hapsedebilir? Kim millete zincir vurabilir?
Ekrem'in tutuklanması herkesten çok gençlerin kanına dokundu. Adalete ve demokrasiye sahip çıkmanın, bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak olduğunu en çok gençler hissettiler. Onun için bir araya geliyorlar, tepkilerini demokratik yolla dile getiriyorlar İşte şimdi de buradalar. Bu değerli gençleri, bu güzel evlatları suçlu gibi göstermeye çalışanlar, bu gençlerin içinde en ufak bir kötülük olduğunu zannedenler bu meydana iyi baksınlar. Bu gençler, depremlerde, orman yangınlarında kimseden bir emir beklemeden en önde yardıma koşanlardır. Tıpkı ülkemizin bütün gençleri gibi. Bu ülkenin tüm çocukları, tüm gençleri bizim evladımızdır. Bütün anneler bunu böyle bilir, böyle hisseder. Evlatlarımızı haksız, hukuksuz yere siyasi maksatlarla kolayca suçlu ilan edip parmaklıklar ardına koyamazsınız. Adaletsizliğe itiraz eden, haklarını arayan evlatlarımıza türlü türlü eziyetler, adaletsizlikler yaşatamazsınız. Türkiye kendi evlatlarına, kendi evlatları eliyle acılar çektiren bir ülke olamaz, olmayacak.
Adaletsizliğe, haksızlığa karşı durmanın partisi, ideolojisi yoktur. Bu bir vicdan meselesidir. Annelerin vicdanına sığmayan, annelerin yüreğini yakan yöntemlerle iktidarımızı koruyamazsınız. Bu gerçeği görmezden geldiğiniz için, annelerin ahını aldığınız için yenileceksiniz. İyi insanların temiz kalplerine, dualarına yenileceksiniz. Bir avuç insan yenilecek, milletçe birliğimizi, kardeşliğimizi kazanacağız. Bir avuç insan yenilecek, milletçe huzura, refaha kavuşacağız. Bu ülkeyi güzellik kurtaracak, şefkat kurtaracak, sevgi kurtaracak. Biliyorum, benimle aynı duyguları, aynı umudu paylaşıyorsunuz. Varlığınızla güç veriyorsunuz. Ben şimdi tekrar etmek istiyorum, adalet yasaklanamaz, vicdan hapsedilemez. İyi ki varsınız, iyi ki birlikteyiz. Bu ülkenin yolunda birlikte mücadele edeceğiz. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.”
Ekrem İmamoğlu’nun annesi Havva İmamoğlu ise, “Her şey çok güzel olacak. Oğlum devletine hizmet ediyor, bütün halkını seviyor. Halkı onu seviyor. Teşekkür ediyorum ona ben. Benim oğlum çalışkan oğlum'' dedikten sonra alandakileri selamladı.
"Yurt dışındaki belli odaklardan icazetli bir darbe planı harekete geçirildi"
Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Bugün burada böyle bir iradeyi ortaya koymak... Fikri ilk ortaya attığımızda meydan boş kalır, yanlış zaman dediler. Ama Silivri'de yatan arkadaşlarımız da bizler de 19 Mart'ta yaşananlardan sonra sokağa çıkmayı neredeyse yasaklayıp, bütün ulaşım araçlarını durdurup, Saraçhane'ye gelen bütün yolları kesip, vapurları ve metroları durdurup bizi orada yalnız bırakmaya çalışanlara inat milyonlar bize şunu gösterdi; biz endişeyi, korkuyu ve yorgunluğu evde bıraktık! Bugün burada Türkiye'nin geleceğine el koyuyor, demokrasiyi ve geleceğimizi savunuyorsunuz. Yurt dışındaki belli odaklardan icazetli bir darbe planı harekete geçirildi. Türkiye'ye ihanet eden bir avuç insanın darbe girişimine hep birlikte tanık olduk. Kendinden sonraki cumhurbaşkanını engellemek için halefine darbe yapan, demokrasiyi rafa kaldırıp ölene kadar o koltuğu bırakmak istemeyen birinin ilk denemesiydi. En ciddi denemesiydi. Bunu siz püskürttünüz, darbecileri siz yendiniz!
Bugün burada sadece bir miting yok. Bütün metro istasyonlarında, marmaray istasyonlarında mitingler var. Sandıkla geldiği halde sandıkla gitmeme hayalini hayata geçirmek için demokraisi araç gören, kendinden sonraki cumhurbaşkanını engellemek için halefine darbe yapanları yeneceğiz. Bu güzel ülkeyi onlara asla teslim etmeyeceğiz. Millet 31 Mart'ta iktidarı değişim sürecini başlattı. Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü'nde 1 kez, İstanbul'da ise 3 kez Erdoğan'ı ve karşısına çıkardığı adayları, Meclis başkanlarını, başbakanları, bakanları yendi.
Biz bu süreci bir zafer, bir kibir, kazanmanın tadını çıkarma deği bir görev olarak gördük. Türkiye'de bütün seçmenlerin, bizi sandıkta destekleyen bütün demokratlara yakışan şekilde çalışmaya devam ettik.
Geçim yoksa seçim olur, erken seçimin adayı erken belli olur dedik. Birileri kötülüğe iyice karar vermiş. Seyyar giyotini Tayyip Bey ödüllendirerek bakan yardımcısı yapmıştı. Bakan yardımcılığı kendi deyimiyle siyasi bir pozisyondu. O seyyar giyotini İstanbul'da görevlendirdi ve ondan sonrasını hep birlikte yaşadık. Biz sinmek yerine büyük bir mücadele ilan ettik. Ön seçimi duyurduğumuz gün Ekrem Başkan'a yasak getirilmeye çalışıldı ve ondan sonra süreci iyice hızlandırdılar ki fakülte yönetiminin iptal etmeyeceğini anlayınca üniversite yönetimini topladılar. 19 Mart'ta Ekrem Başkanı gözaltına alıp 4 gün tuttular. İşte o bir kırılma anıydı. Ya bekledikleri gibi herkes evinde oturacaktı ya da dünyanın en korkak saldırısına karşı millet cesaret kazanacaktı. İstanbul Üniversitesi önüne çekilen barikatı yıktı attı. İstanbul Üniversitesi'nin öncü sesine ODTÜ'nün devrimci sesi eklendi. Tüm üniversiteler eklendi. Bu süreçte her gece biz çoğaldıkça, daha kalabalık oldukça, Ankara ODTÜ'ye yürüdükçe mücadele büyüdü.
Beş günlük verilen yasağa karşı bizler sivil darbenin, Tayyip Erdoğan'ın saray darbesinin karşısında direnmek için Saraçhane'ye, İstanbullunun Ekrem Başkan'a emanet ettiği sembol mekana davet ettik. O gece İstanbul'un dört bir yanından hiçbir araç olmadan, önlerine çekilen barikatı kimseye zarar vermeden devirip geçerek Saraçhane'ye toplanan yüzbinler geleceğe sahip çıktılar. Hepinizi ayrı ayrı kutluyorum. 15 buçuk milyon kişi geldiler ve seçtiler. 'Tek adama hayır, diktaya hayır, millet biziz, biz kazanacağız' dediler. Tarihin en büyük buluşmasını burada gerçekleştiriyoruz. Darbeciler hala iktidarda oldukları için şu an başımızda cunta pozisyonunda duruyorlar. Çeşitli cezalarla lisansları iptal edilmeye çalışılan Tele 1'e, Sözcü TV'ye, Halk TV ile dayanışma içerisinde olacağız.
"Dava TRT'de canlı yayınlansın"
Erdoğan'a tarihin en büyük meydan okumasını yapıyorum. Ekrem Başkan diyor ki yargılanmam TRT'den canlı yayın yapılsın. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.
Tanık yok, şahit yok, delil yok. FETÖ'den miras kalan gizli tanıklar. Turp, Tayyip'in uydurduğu rezil palavralardır. Turpun en büyüğü sensin Erdoğan, sensin.
Mehmet Şimşek de bu darbenin bir parçasıdır. Mehmet Şimşek de MASAK'a hazırlattığı darbe raporuyla bu darbenin ortağı olmuştur. Dünya'daki bütün ekonomi çevreleri Mehmet Şimşek'i bir otokratın emrindeki silahşör, tetikçi olduğunu görmüştür. Mehmet Şimşek diye birinin ne itibarı ne de bu ülkeye katabileceği bir şey vardır. Şimdi çıkmış utanmadan Özel, Türkiye'yi dünyaya şikayet ediyor diyor. Bir ülkede demokrasi tehdit altındaysa o ülkede darbe oluyorsa dünya bununla ilgilenir. Erdoğan, 15 Temmuz darbesini bütün dünyaya anlatalım dedin. Şimdi o darbeyi, nasıl anlattıysam bu darbeyi de öyle anlatacağım insanda biraz utanma, hafıza olur. Başörtüsü meselesinde kardeşlerimize antidemokratik işler yapan sizdiniz o zaman kimse size Türkiye'yi şikayet eden sizdiniz. O zaman kimse demiyordu. Geçmişin mağdurları şimdi zalim olmuş."Geçmişin mağduru zalim olduysa o gün de bugün de demokrasiyi savunanlar dünyanın bütün demokratlarıyla dayanaşacaklar."
Televizyon kanallarına da tepki göseteren Özgür Özel, kanal yöneticileri ile yaptığı konuşmayı, "Bugün sabah arayıp mitingi vermeye korkuyoruz, İletişlim Başkanlığı'ndan telefon alıyoruz korkuyoruz diyor" sözleriyle aktardı.
Boykot listesinden bahseden Özgür Özel, yandaş kanallara reklam verenlerin ürünlerini kullanmayacaklarını açıkladı. Özel, "Hani nerede o NTV? Hava durumu veriyor. Saat 14.56, 15.00'te bunun firmalarını ilan edeceğim. Bu meydanı görmeyene gücünü göstereceğim. Son 4 dakika" diyerek NTV'ye süre verdi.
Maltepe'deki mitingi vermeyen Habertürk, Özgür Özel'in boykot açıklamasının ardından mitingi telefon bağlantısıyla aktarmaya başladı
"Medyayla bağlantılı olmayan boykotları bir tek Turizm Bakanı'nın şirketi ETS Tur'a yapıyoruz" diyen Özel, alandakilere "D&R'a gidiyor musunuz?" diye sordu.
Özel daha sonra Espressolab'a da değindi. "Gençlerin bu firmayla sorunu var" diyen Özel, şirketin küçük kahve dükkanlarını satın alarak zincir oluşturduğunu ve pahalı kahve satmaya başladığını söyledi.
AYRINTILAR GELİYOR…