Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Örgütlenme Sekreteri Balun, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında asgari ücretin yetersiz kaldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Asgari ücretteki eşitsizlik daha da derinleşmeden acilen en düşük kamu işçisinin maaşına endekslenmelidir. Asgari ücretli uzun süredir artan hayat pahalılığı ve düşük ücretler ile mücadele etmek zorunda bırakılmıştır. Özellikle asgari ücretin yetersizliği, enflasyon karşısında eriyen ücretler, maaşlar, angarya çalışma koşulları ile birlikte düşünüldüğünde emekçilerin yaşamı çekilmez hale gelmiştir. Ülkede asgari ücretten herkesin şikayet ettiği fakat bir türlü harekete geçilmeyen sessizlik durumu yaşanmaktadır. Enflasyondaki artışın hız kesmemesi, ücret artışlarının fiyat artışlarının gerisinde kalması, milyonlarca çalışanın ciddi anlamda alım gücü kaybı yaşamasına neden olmaktadır. Sadece asgari ücret ve civarı ücret alanlar için değil, genel olarak ücretli emekçilerin tamamına yakını çalıştığı halde açlık sınırı altında bir yaşama mahkum edilmiştir. Konfederasyonumuzun her ay düzenli yaptığı araştırmalara göre, ağustosta açlık sınırını 20 bin 958 liraya, yoksulluk sınırını ise bin 885 lira artışla 64 bin 157 liraya yükselmiştir. Asgari ücret 17 bin 2 TL’dir. Bugün itibarıyla asgari ücret açıkladığımız ağustos ayı açlık sınırının 3 bin 956 TL altındadır. 2023 yılında Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş olarak; asgari ücretin sadece çalışanların değil ailelerinin de temel ihtiyaçları dikkate alınarak 2024 yılı için asgari ücretin en düşük kamu işçisinin ücreti olan 33 bin 266 lira olarak belirlenmesini istemiştik ancak o günden bugüne o rakam verilmediği gibi bu rakamlarda erimiştir. 2025 yılının asgari ücretinin gerçekçi olmayan enflasyon ile tahminler üzerinden konuşulmasını doğru bulmuyoruz. Asgari ücret asgari yaşam şartlarına göre değil en düşük kamu işçisi maaşına göre belirlenmeli, eşitsizliğin derinleşmesi önlenmelidir. Asgari ücretteki eşitsizlik daha da derinleşmeden acilen en düşük kamu işçisinin maaşına endekslenmelidir.”
