Türkiye siyaseti önemli bir yol ayrımına geldi.

AK Parti, 14 Ağustos 2001 yılında kurulduktan yaklaşık 1 yıl sonra Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde 3 Kasım 2002 genel seçimleri yapıldı. AK Parti yüzde 34 oy ile 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldi.

İktidara gelişinin hemen öncesinde 17 Ağustos 1999'da Türkiye’yi derinden sarsan bir deprem yaşandı.

3 Mayıs 1999 tarihinde Bülent Ecevit’in ANAP ve MHP ile kurduğu koalisyon hükümeti işbaşında iken yaşanan Gölcük Depreminde bu koalisyon iktidarının kriz yönetimindeki başarısızlığı halkın öfkesine yol açtı.

Açıkçası AK Parti böyle bir dramın üzerine iktidar oldu.

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinin merkez üssü olan ve doğu-güneydoğuda 10 ili etkileyen 7,7 ve ardından 7,6 büyüklüğündeki Elbistan merkezli deprem Ak Parti’nin sınavı olacak.

Ancak depremin üzerinden geçen bu satırların yazıldığı 35 güne karşın depreme müdahale yöntemindeki başarısızlığı tartışılıyor. Buna karşın “başarılı çalışmalar yaptık” yönündeki açıklamaların, hem depremi yaşayan insanları hem de Türkiye’de hemen hiç kimseyi ikna etmediği görülüyor.

En üst düzey yetkililerin konuşmalarının, enkaz altında yakınlarını bekleyen insanlara da ülkenin dört yanına dağılmış akrabalarına da moral verecek şekilde olmadığı da açık.

‘Koordinasyonun koordineli olmadığı’nı dile getirenler mi dersiniz, liyakat sahibi olmayanlardan, yapılan atamaları gerekçe gösterenler mi dersiniz…

10 ilin büyük oranda etkilendiği 6 Şubat 2023 depreminde, büyükşehir belediyesi olan koca vilayet Hatay’a, 36 saatten fazla bir zaman diliminde hiçbir profesyonel ekiple girilemedi mesela.

10 ilin kırsalındaki köylerin durumu daha vahim oldu.

Ancak televizyonların karşısına çıkan yetkililer ‘her yere ulaştık’ açıklamasını yapmaktan da vazgeçmedi.

Kışın zemheri ayazının yaşandığı deprem bölgesinde 3’üncü güne kadar, elektriklerin olmadığı bilindiği halde enerji imkanları, yollar patladığı halde ulaşım imkanları sunulmadı. Deprem ortamından ayrılanlar ya da oraya yardıma gidenler akaryakıt alamadıkları için yollarda kuyruk oluşturdu. Buna çözüm 3’üncü günden sonra ancak tankerlerle sağlanabildi.

İlk 3 gün boyunca yardımlar ulaşamayınca, yurttaşlar soğuktakaranlıkta aç bi ilaç açıkça kaldı. 

Bu satırların yazıldığı saatlerde depremin üzerinden 35 gün geçmiş halen su, hijyen malzemesi, çadır, konteynır gibi barınma ve en doğal ihtiyaç malzemelerinin ulaşımında hiçbir başarı gözlenmiyor.

Hele bir de Kızılay gibi gönüllülerin yardımları ile ayakta kalan en önemli “vicdan kurumu”nun çadır satması gibi garabetlerin de artık insanların burunlarından soluduğu bir süreci tetiklediği görülüyor.

15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası yürürlükten kaldırılan Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma (EMASYA) Protokolünün kaldırılması nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) deprem, sel ve benzeri afet durumunda hızla koordine olan yapısı enkaz bölgesinde devreye giremedi.

Deprem gerçeğinin olduğu bir ülke olmamıza karşın 20 yıldır iktidar olan AK Parti’nin acil durumlarda hızla devreye girmesi gereken bir kriz masası kuramadığı görüldü. AFAD gibi depremlerle ilgili geliştirilen oluşumun aslında kendisinin ‘afet’ olduğu depreme hazırlıksız bir yapı olduğu görüldü.

Özellikle Hatay’da yeni yapılan kamu binalarının yıkılması ise 20 yıllık iktidarı boyunca imar ve imalat konusunda ne kadar lakayt davranılarak sürecin yönetildiğini ortaya koydu.

Herkes tarafından “20 yıllık iktidar olan AK Parti’nin yandaşı müteahhitlere yaptırdığı binalarla ilgili iktidarları boyunca hiçbir denetim ve incelemenin yapılmadığını ortaya koydu” eleştirilerine yol açtı.

Depremdeki koordinasyon kopukluğundaki süre uzadıkça, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski konuşmaları sosyal medyada gündem oldu. Erdoğan, “Hamdolsun artık hiçbir afette vatandaşımızın ‘nerede bu devlet?’ feryadını duymuyoruz” sözünü kullanması hatırlatıldı.

Ama günler sonra Cumhurbaşkanı, depremin ilk günlerinde istedikleri çalışmaları yapamadıklarını belirtti ve ‘helallik’ isteyerek başarısızlıklarını kabul etti.

ENKAZDAKİ İNSANIN PARASI BORSADA KAYBETTİRİLDİ

Ülkenin artık en büyük depremleri sayılan ve 10 ili kapsayan Pazarcık ve Elbistan merkezli depremin yaşandığı 6 Şubat 2023 gününden itibaren Ulusal Yas ilan edildi. Deprem bölgesine yardımların, malzemeler ve ekipler 72’inci saat geçmesine karşın ulaşamazken, Borsa İstanbul A.Ş’de (BİST) işlemler 8 Şubat 2023 Çarşamba gününe kadar sürdürüldü. Enkaz altında ve enkaz başında canı ile uğraşan insanların olduğu bilinmesine karşın, bir de maddi zarara girmelerine göz yumuldu.

20 yıllık AK Parti, Türkiye açısından çok ciddi bir yara olan 1999’da yaşanan deprem dramını iyi yönetemeyen bir koalisyon hükümeti sonrası iktidar oldu. Aynı AK Parti, bu arada geçen 20 yılda her an olabileceği hemen her gün uzmanlarca dile getirilen İstanbul için de hiçbir şey yapmadı.

14 Mayıs 2023 tarihinde TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasının kararlaştırıldığı Türkiye, bir anda 6 Şubat 2023 tarihinde aynı gün içerisinde can ve mal kaybı yaratan ağır iki depremle önemli bir yol ayrımına geldi.

1999’da yaşanan yıkıcı depremi yönetme konusunu ‘eline yüzüne bulaştıran’ ANAP-DSP-MHP koalisyon hükümetinin ardından ‘O Depremle gelen’ AK Parti iktidarı, 2023 yılındaki bu depremi iyi yönetti mi?

Şimdi 14 Mayıs 2023’te yapılacak seçim bir anlamda ‘bu depremle de gider mi’ sorusunun cevabı olacak.