İktidar cephesi seçimleri 14 Mayıs tarihinde yapmayı planlarken, TBMM’den erken seçim kararı için gereken 360 oyda muhalefetin desteğine ihtiyacı var. Çünkü Erdoğan’ın 3’ünce kez halkoyu ile seçilmesinin planlandığı bu seçimlerde ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan girmemesi gerekirken, iktidar bir oldu bitti ile yaptı’ algısına yol açmak istenilmediğini de belirtelim.

Öte yandan Kılıçdaroğlu “6 nisana kadar yapılacaksa erken seçime destek veririz sonrasında bir tarih erken seçim olmaz” sözleri ile hangi dönem yapılacak seçimleri ‘erken seçim’ sayacaklarını belirterek kapıyı kapattı.

6 Nisan 2022 tarihinde Resmi Gazete’te yayımlanan düzenlemede seçim barajı MHP’nin baraj altında kalmaması için yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürüldü. Seçim kurulları yeniden oluşturuldu.

Açıkçası muhalefet, ‘ittifak içi artık oy hesabıyla fazla milletvekili çıkarmalarına imkan sağlayacak modelle’ seçime gidilmesini istiyor. Barajın yüzde 10 olarak uygulanmasını istiyor. Dolayısıyla üzerinden bir yıldan fazla bir zaman geçmediği için geçen yıl yapılan değişikliklerin uygulanmayacağı bir tarihte seçimi istiyor.

AK Parti’nin ise 2015 yılındaki seçimlerden bu yana oylarının eridiği görülüyor.

7 Haziran 2015 seçimlerinde, 2002 Türkiye genel seçimlerinden o tarihe kadar ilk defa bir parti tek başına iktidar olamadı. Oyların eridiğiyle ilgili bu ilk işaretti. Ahmet Davutoğlu istikşafi görüşmelerle güvenoyu alabilecek bir hükûmeti kuramadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan erken seçim kararı aldı. YSK 1 Kasım 2015'te seçimleri yeniledi.

O tarihten sonra 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimi oldu.

O girişimi bastıran bir iktidar olmasına karşın 2019 seçimlerde de AK Parti ciddi kayıplar yaşadı. Özellikle de yerel seçimlerde.

2014 yılı belediye seçimlerinde AK Parti 50 belediye kazandı, 18’i büyükşehirdi. CHP’nin 13 belediye, 6’sı büyükşehirdi. MHP’nin 8 belediyesinin 3’ü büyükşehirdi. BDP’nin 8 belediyesinin 2’si büyükşehirdi. (HDP bu parti ile katılmıştı) 1 de bağımsız (Mardin) çıkmıştı.

Darbe girişiminden sonra ittifak kuran MHP ve AK Parti’nin 2019’da da oylarının eridiği görülüyor.

AK Parti 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde belediye sayısını toplamda 39’a düşürdü, İstanbul, Ankara ve Antalya büyükşehir belediyelerini kaybetti. Büyükşehir 15 oldu. MHP 11 belediyeye çıktı, ama 3 olan büyükşehir 1’e düştü. CHP 21 belediyeye ulaştı. 6 olan büyükşehir sayısını 11’e yükseltti. HDP’nin belediye sayısı 8’de kaldı ama 2 olan büyükşehir sayısını 3’e çıkardı.

Aslında “AK Parti tek başına iktidar olmak uğruna iki kez yenilediği 2015 seçimlerinden sonra da kendisini bir daha toparlayamadı” desek yanlış olmaz.

31 Mart 2019 seçimleri öncesi AK Partili bir bakanla yaptığımız birebir sohbette, “2019 seçimlerinde Ankara büyükşehir belediyesini kaybedebilirsiniz ne düşünüyorsunuz?” diye sorduğumda, “Ankara çok önemli değil” demişti. Ben de ısrarla; “Peki İstanbul için de risk var deniliyor” dediğimde, “Bak o zaman denklem değişir” sözünü hiç unutmuyorum.

Hakikaten 31 Mart 2019’da İstanbul kaybedilince denklemin değişeceği anlaşıldı. Yenilemede bir dizi hatalı strateji izleyen AK Parti’nin 2015’ten bu yana ders almadığı görüldü. Ekrem İmamoğlu ile ilgili izlenen şimdilerdeki stratejinin doğruluğu da yakında ortaya çıkar.

Şimdi ise gözler TBMM’de 360 vekilin onayı ile alınacak erken seçim kararı için iktidar cephesinin muhalefete nasıl bir teklifte bulunacağına çevrildi.

Yerel seçimler 2024 yılı mart ayında yapılacak.

Yani bu yıl Mayıs ayında yapılacak genel seçimin ardından 8 ay boyunca Türkiye bu kez yerel seçimler nedeniyle yeniden ‘seçim psikolojisine’ girecek.

İşte iktidar cephesinden muhalefete yerel seçimlerin bir yıl öne çekilerek bu genel seçimde birlikte yapılmasını önerebileceği konuşuluyor.

Bu önerinin altında iki neden yatıyor.

İlki; ciddi bir bütçe denkliğini bozacak destekler veriliyor. Hatta son adımlardan biri pazartesi günü yeniden yapılandırma tasarısı meclise sunulacak. İçeriğinde faizlerin ciddi oranda silineceği, şirketlerin matrah artırımı yapması halinde incelemeden kurtulacağı gibi bir dizi geçmişte yapılıp ancak hiçbir işe yaramayan 5 yapılandırmanın benzeri yeniden getirilecek.

Tek hedef; ‘küçük Türkiye’ sayılan İstanbul’u da yeniden geri almak.

İkincisi ise ciddi bir bütçe açığına yol açan bu harcamalara bir de gelecek yıl yerel seçimler için bütçenin takatinin olmaması.

Kabul edelim, seçimler sırasında iktidarlar bütçeyi ‘har vurup harman savurabiliyor’. Seçim atmosferinde iktidarın bozduğu ekonominin vatandaş üzerinde oluşturduğu sıkıntıya vatandaşın da ‘beni mutlu edecek adımlar atmazsan seçim de elime düşersin’ yaklaşımı sergilemesi normal. İktidar ise kaybetmemek için bu talepleri karşılamaya çalıştıkça, ekonomi biraz daha dibe gidiyor.

Bütün bu ekonomik darboğazın bir 8 ay daha sürmemesi, 2024 yerel seçimleri nedeniyle yıl boyunca ‘vatandaşın seçim taleplerine’ iktidarın yanaşmak istemediğini belirtelim.

Bizim hafızamız 21 günmüş

Bu arada yeni öğrendiğim bir notu da ileteyim: İletişimcilerin yaptığı analizlere göre seçmen hafızasının süresi 21 günmüş. Bu sürenin sonunda seçmen kendisine yapılan olanı biteni unuturmuş. Bu analize göre, seçimlere 21 gün kalıncaya kadar iktidar ve muhalefet seçmeni mutlu edecek söylem ve bütçesel desteği verecek. Ardından da seçime kalan 21 gün içinde yaptıklarının seçmenin aklında kalması için dua edecek.