Aylarca seçmene 'son seçim' olduğu söylenen, 'Köprüden önceki son çıkış' denilen Mayıs 2023 seçimlerinin ardından muhalefetin havlu attığı görülüyor.

'Son seçim' sözlerini meydanlarda, sosyal medyada sık sık dile getiren muhalefet partilerinin liderleri, 'istifa' sözkonusu olduğunda başlarını çevirip ıslık çalmaya devam ediyor.

Seçim kazanılsa koltuk kapmak için yarışacak olanlar yenilginin sorumluluğunu almıyor.

Ülkede yaşanan her olumsuzlukta iktidarın kendisi dışında her kesimi suçlaması gibi muhalefet de neredeyse kendisine oy verenleri sorumlu tutacak seçim yenilgisinden.

Muhalefet sorunu aslında her siyasi görüş için geçerli.

Demokrasilerin önemli unsurlarından muhalefet yapma görevi ülkede tam anlaşılamıyor.

İktidarın alternatifi olduğunu seçmene gösterme zorunluluğu var muhalefetin.

Bu ülke yönetiminde de belediye meclisinde de böyle.

Ancak yaşananlara baktığımızda ya büyük bir boşvermişlik ya da yönetimde olanların kamu yararına yaptıklarına bile engel olma durumu var.

Son günlerin en tartışılan konusu vergilere yapılan zamlar değil mi?

Toplumun her kesiminden tepkiler yükselmiyor mu?

Gelin görün ki Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin bu yıl iki kez ödenmesini öngören kanunun Meclis’teki oylamasında muhalefetin büyük bir kesiminin oylamaya katılmadığı ortaya çıktı.

CHP’den 69 milletvekili, İYİ Parti’den 22, Yeşil Sol Parti’den de 40 milletvekilinin oylamaya katılmadığı tutanaklara yansıdı. 

Bu isimlere tek tek baktığınızda da sosyal medyada ya da televizyonlarda hergün bağırarak konuşanlar olduğunu göreceksiniz.

Muhalefetin, toplumu bu kadar etkileyen bir düzenlemenin oylamasına katılmaktan daha önemli ne işi olabilir diye, sormadan edemiyor insan.

Öyle ya, temel görevleri Meclis'te yasa süreçlerine müdahil olmak, vekili oldukları halkın çıkarlarını korumak.

Türkiye'de her görüşün muhalefet görevini anlamadığını gösteren başka örnekler de belediye meclislerinde yaşanıyor.

Son yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul belediye başkanlıklarını kaybeden AK Parti - MHP ortaklığındaki Cumhur İttifakı, belediye meclislerinde çoğunluğu ellerinde bulunduruyor.

Başkanların rahat çalışmaması için de meclis toplantılarında o kentlerde yaşayan insanların yaşam kalitesini artıracak düzenlemelerin uygulanmasına engel oluyor.

İstanbul'da taksi sorunu bunlardan biri.

Nüfus artıyor, ulaşım yükü ağırlaşıyor ancak belediye meclisinde de UKOME'de de ne taksi ne de yeni metro hatlarıyla ilgili onay çıkmıyor.

Ankara'daki son gelişme ise artık insan sağlığını tehdit eder boyutta.

Su arıtma sistemindeki kapasite artırımına meclis üyeleri onay vermiyor.

Buna da muhalefet etmek deniliyor.

Ülke siyasetinde iktidar olmanın dışında muhalefet etmenin de halka hizmet olduğunun anlaşılması zamanı geldi de geçiyor bile.

Siyasi hırslarla, sosyal medya beğenileriyle bu gemi yürümüyor artık.

Gelinen noktada milletin asıl, kendilerinin vekil olduğunu ve toplumun gelişmesi için o koltuklarda bulunduklarını hatırlamaları gerekiyor.

Ülkeye de demokrasisine de yazık ediliyor...