Seçim, bayram derken, gözümüzü yine geceden sabaha düşmüş, fiyat ayarlamalarına açtık..

Doğal olarak kızıl kıyamet..

Konuşuyoruz; Zamdı, ÖTV’ydi, adaletsizlikti...

Konuşuluyor konuşulmasına da lafla peynir gemisi yürümüyor ki, “yazıklar olsun” demekle yürüsün. “Kınıyoruz” diye Twit atmakla yetinen muhalefetle bir şeyler değişsin..

Elle tutulur, gözle görülür bir şey yapılmadıkça, yine çözümsüz devam edecek..

Tıpkı kıskanılan (!) köyün hikayesindeki gibi.

Hikaye bu ya..

Dört tarafı denizler, göller, bol madeni, petrolü, dağları olan, kendinden büyüklerinin dahi kıskandığı bir köy varmış.

Bu büyük zenginlik içinde halkı da nasıl şanslıymış(!).

Fakat, bu köyün şansı kadar da büyük bir sorunu varmış. 

Köyün ileri gelenlerinin zaruri (!) ihtiyaçları da büyükmüş.

Hal böyle olunca, halka da bu zaruriyete, vergilerle icabet etmek düşmüş..

Zengin halk tabi(!).

Yiğidin muhtaç olduğu soğan olmuş 30 lira, patates 40 lira dokunur mu bu halka! 

Dedik ya, herkeslerin kıskandığı bir köy.

Hem "soğan mı önemli, şanımız mı?" diyorlarmış...

Al tekkenin vergisi, bal tezgahı sergisi derken, vere vere vatandaşta; ne şana, ne de zaruretlere icabet edecek hal kalmamış..

Düşünüp taşınmışlar. Herhal ileri gelenlerin halimizden haberi yok.

Öyle ya; dörtyanı cevher dolu köyde, halkı hiç yoksul kalır mı?

Bu dış köylerin işi olmasın(!).

Varıp sözcülere ahvali anlatmışlar. Durum tam da düşündükleri gibi çıkmasın mı?!.

Ah! O kıskananlar..

Gel zaman git zaman, bakmışlar ki kıskananlar, köylerinde mutlu mesutlar.

Bunlar; zaruriyete, zorunlu icabetten, ince ince kırılıyorlar her yerinden..

Son vergiler de cana tak ettirince, zaruriyete karşı protesto başlatmışlar..

Durum, hemen ileri gelenlere iletilmiş. 

“Ne kadar yaptık” diye sormuşlar.

“Efendim, bir yüzde 50'cik kadar.” 

“Derhal onu yüzde 80 yapın” denmiş.

Yapılmış. Ama protestolar daha da büyümüş.

Durum, yine ileri gelenlere bildirilmiş.

“Şimdi, gidin o yüzde 80’ i, yüzde 50’ye düşürün” denilmiş.

Derhal, indirim yapılmış.

Halk, seslerine karşılık bulmanın sevinciyle, indirime razı, devam etmişler icabetlerine..

Bizdeki durum da bu.

Yarın; beş artırdığını, bir düşürürler. Vatandaş da tepkisine karşılık buldu sanıp, aynı sistemde yaşamaya devam eder.

Konuşulan konuşulduğu, tepkiler verildiğiyle kalır mı?

Bilmem..

Ama tam gaz kabulleniş devam ettikçe, ette kalmasa da kemikten bile yağ çıkarılır.

Kriziyle, derdiyle, bu düzen böyle böyle bir 4 yıl daha yol alır..