Cinsellik, hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmasına rağmen çoğu zaman sessizliğe gömülmüş bir konu. Utanç, ayıp ya da “özel alan” gibi kavramlarla cinselliği konuşmaktan kaçınmamız, bireysel ve toplumsal birçok sorunun temelinde yatıyor.

Peki, cinsellik hakkında konuşmamak nelere yol açıyor?

Öncelikle, bu sessizlik bilgisizlik doğuruyor. Yanlış bilgiler ve mitler, hem bireyleri hem de ilişkileri olumsuz etkiliyor. Örneğin, birçok kişi korunma yöntemlerini yeterince bilmediği için istenmeyen gebelikler ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklarla karşı karşıya kalıyor. Daha kötüsü, cinsel sağlık sorunları yaşayan bireyler utanç duygusuyla bir uzmana danışmayı erteleyebiliyor, hatta tamamen reddedebiliyor. Bu durum, basitçe çözülebilecek sorunların büyümesine yol açıyor.

Aile içindeki cinsellik tabusu da bir başka problem. Çocuklarımıza cinsellikle ilgili doğru bilgileri aktarmadığımızda, internetten ya da arkadaş çevresinden yanlış bilgilerle büyüyorlar. Örneğin, “Bir kere ilişkiye girsem hamile kalmam”, “Korunmadan bir şey olmaz” gibi yanlış inançlar, bireyin hayatını derinden etkileyebiliyor. Bu nedenle cinsellik eğitimi, yaştan bağımsız olarak, bireylerin anlayabileceği şekilde ve doğru kaynaklarla verilmesi gereken bir konu.

Tabuları yıkmak neden önemli?

Çünkü cinsellik hakkında açık bir şekilde konuşmak, sağlıklı bireyler ve ilişkiler için bir gereklilik. Çift terapilerinde sıkça karşılaşılan bir durum, partnerlerin cinsel ihtiyaçlarını ya da sorunlarını dile getirmekte zorlanması. “Partnerim kırılır mı?”, “Beni yanlış mı anlar?” gibi kaygılar, aslında çok basit çözümleri olan sorunların büyümesine neden oluyor. Örneğin, cinsel isteksizlik gibi bir sorun, çoğu zaman duygusal bağın güçlendirilmesi ya da bir uzmandan destek alınmasıyla çözülebilir. Ama bu konuşulmadığında, ilişkilerde derin çatlaklara yol açabilir.

Toplum olarak cinsellik hakkında konuşmayı öğrenmeliyiz. Bu, cinselliği sıradanlaştırmak anlamına gelmez. Aksine, bu konuyu daha sağlıklı ve bilimsel bir zemine oturtmamız gerektiğini gösterir. Okullarda cinsel eğitim verilmesi, ebeveynlerin bu konuda çocuklarına uygun bilgiler sunması ve bireylerin utanmadan bir uzmana danışabilmesi, daha sağlıklı bir toplumun anahtarıdır.

Unutmayalım: Konuşulmayan her tabu, bireysel kaygılara, toplumsal mitlere ve çözülmesi güç sorunlara dönüşür. Cinsellik bir tabu değil, yaşamın doğal bir parçası. O halde, ilk adımı atalım ve bu sessizlik zincirini kıralım. Sağlıklı ilişkiler ve bilinçli bireyler için konuşmak cesaret değil, bir zorunluluktur.