Her güne düşen haberlerde; Adaletsizlik, haksızlıklar, hayat koşturmacası, düş kırıklıkları, yorgunluklar, acı ve daha nice sayılacaklarla derya mübarek memleket.
Canına yandığımın yerinde, bir tek mucize yok bir de medet.
Bir rezillik zilidir çalmış, bir daha da susmuyor.
Yalandan bir dünya yaratılmış; içinde yaşam sahte, söylemler, sözler, sevgiler sahte.
Yediğin, giydiğin hatta içtiğin ilaç bile sahte...
E öyle ya, sahtelikten mutluluk (!) akarken, acı olan gerçeği kim ister ki?
Hem gerçekten kimseye yarar gelmez, bunu bilen akıllı da(!) gerçeği bilmek istemez. Durumumuz tam da budur.
Ülke dev bir kirpi gibi, büyüdükçe büyüyor dikeni.
Elinde eldiveni, kendine batmayınca bir de takıyor yüzüne bir maske, seviyor da bu kirpi sistemi..
Halk çıplak, yoksul, çocuklar okullarda aç. Kim nereden bilecek kendine değmedikçe kirpinin dikeni.
Kazık yiyenlerle kazık atanlar arasında, halk düştü sonunda koca bir obruğa.
Evet efendim, elbette sözüm siyasete, muktedirinden muhalefete, siyasetçiye.
Yine kapıya dayanan seçimle; iyisinden kötüsüne güzelleme yapan herkese.
Büyüyen bir; Hukuksuzluk, işsizlik yoksulluk var. Barınma, sağlık sorunu var. Ekonomik iklim krizi var. Tarım sorunu, üretim sorunu var.
Tabi; muktedirlerle muhalefet var. Bir de tüm toplumsal refleksi, sosyal medyadan laf sokarak yaptığını zannedenler var.
Bu durumda da; içi boşaltılmış, toplumsal yozlaşmanın, kültürel erozyonun, bozulmuş adalet, kokuşmuş siyaset ve toplumla yırtılan kişiliklerin dikiş tutmadığı ülkeden ve içinde yaşayan; politikacısından, aydınından beklediğimiz değişim mandanın söğüt dalına yuva yapması daha olası.
Bir seçim geçti, tüm bu sorunların kaynağını yaratanlar yerlerinde kaldılar.
Türkiye’de toplumcu, giderek sosyalist bir yönetimi gerçekleştirmenin olanaksız olduğu da bir kez daha ortaya çıktı.
Ve halimiz böyle iken; gülüp, eğlenip buldukları her sosyal mecrada, üstelik gerçek sorunlar üzerinden goy goy yapanları şaşkınlıkla izliyorum.
Ve aslı varken taklitte ısrarıyla Anamuhalefetin, aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemesini…
Bugünün CHP’sinden; artık emek, emekçi, sınıf mücadelesi, sınıf bilinci, sömürü, diyalektik, sosyalizm ve Marksizm’den söz etmeleri beklenemez. Acıdır ki aydın, cumhuriyetçi, demokratım diyenden de…
Zira bunlar da sosyal medya çukurunda sağlıklı bilgi paylaşımı, fikir beyanı, sorunların gündeme gelmesini sağlamak yerine, bu dipsiz kuyunun; takipçi kasması, etkileşim sevdası, önüne düşen her twitle yorum yaparak muhalif olduğunu sanması ve en önemlisi de mesajlarda sahte ilişkiler furyasında yer almaları da cabası.
Erozyon artık toplumun her kesiminde, her meslekte; Erozyon kişilikte.
Şimdi; Yine yerel seçimler, muhalifler de yine taklitte ısrarlar var.
Hadi halk, per perişan, usanmış, ne gelirse kaderine kırk beşe saymış.
Ya siz?
Anlayın artık..
Zurnada peşrev olmaz..
Bu gidişatla bu ülke iflah olmaz…