Bir kesim olan muhafazakârların hassasiyetlerini düşünürken, diğer kesim olan ve ötekileştirmeyi en derin yaşayan Kürt seçmenin hassasiyetlerini düşünmeyi bırakın, onları sadece bir oy yığını olarak göreceksiniz
Güce olan sevginin, insanın kendine olan saygısından daha büyük olduğu bir çağın içinde “gerçeğin ifşası” için debelenenlerle;
Sinek kuşlarının kanat çırpma hızından daha hızlı yalan söyleyenler ve güç çemberlerini korku dağlarıyla oluşturmuşların içinde sıkışanlar arasında “aydınlık” mücadelesi veriyoruz.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’ in açıkladığı iddialar son derece önemli ve kritikken, bu iddiaların nerelere gidebileceğini düşünmeden, yeterince vahim bulmayanlar oldu.
Oysa bu iddiaların ifşasıyla belki de birçok tehlike önlenmiş olacak.
Bu bağlamda, muhalefet önemli bir adım atmış ve “gerçeklerin” verdiği haklı güçle psikolojik üstünlüğü tekrar yakalamış oldu.
Şüphesiz, aylarca Sedat Peker tarafından ifşa edilen çok ciddi içeriklere sahip iddialardan sonra, Özel'in açıklamaları küçük gibi dursa da, bu buz dağının görünen yüzü.
Ülke siyasi arenasına baktığımızda;
Seçimin yaklaştığı bir süreçte, amaçlarının zaten toplumun; olup bitenden haberdar olmasını ve hakikati görmesini engellemek olanların, Özel’in iddialarında ismi geçenlerin kritik dönemlerde, muktedirler lehine nasıl devreye sokulacağını ve toplumun odağını nasıl dağıtacağını düşündüğümüz zaman, Peker’in iddialarından daha önemli olduğunu görebiliriz.
Siyasetin muhalif cephesine baktığımızda,
HDP’nin kendi adayını çıkarabileceği söylemi, hiç de düşünüldüğü gibi Altılı Masa veya ittifakları zora sokacak açıklama olmadığı gibi, Altılı Masa'nın tıkanmış dar alanda paylaşmalarına alan kazandırdı ve silkelenen Masa, yeni çıkışlarla muhalefete kaybettiği psikolojik üstünlüğü yeniden kazanması gerektiğini hatırlattı.
Kaldı ki;
Parlamentonun seçilmiş 3. Partisiyle görüşme zemininden kaçacak ama oylarına talip olacaksınız. Bir kesim olan muhafazakârların hassasiyetlerini düşünürken, diğer kesim olan ve ötekileştirmeyi en derin yaşayan Kürt seçmenin hassasiyetlerini düşünmeyi bırakın, onları sadece bir oy yığını olarak göreceksiniz.
Bu sağlıklı bir yaklaşım olur mu?
“Biz oy yığını değiliz” dediklerinde ve seçimin ikinci tura kalma ihtimalinde, iğneyi hiç kendimize batırmadan çuvaldızı onlara batıracağız.
Hayır, demokratik siyaset anlayışında mücadele verenler için kabul görecek sağlıklı bir tutum değil.
Zira, nasıl ki siyaset ne kadar tıkanırsa tıkansın seçeneksiz değilse, siyasi parti ve seçmenleri de seçeneksiz değildir.
Bu nedenle HDP’nin kendi adayını çıkarma düşüncesi ne o taraf ne bu tarafa yanaşma değil, var olan sıkıntılı siyasi rejimin devam etmesinin müsebbibi olmak hiç değil, bilakis; var olduklarının, onların da seçmenlerinin hassasiyetlerinin olduğunun, herkesin cankurtaran simidi olmaktan başka, eşit yurttaş statüsünde yaşamaya hakları olduğunun ve seçeneksiz olmadıklarının ifadesidir.
Burada oturup düşünmesi ve kendisini sorgulaması gereken Altılı Masay'dı ve son bir haftada silkinip kendine geldiğini, demokrasi arayışı alanını genişlettiğini görüyoruz.
Yıllardır baskı ve hukuksuzluğa duyulan rahatsızlığa direnç göstermek yerine kabullenmeye meyletmiş halk kitlesini, ayrımsız muhalif tüm kesimlerin çözüm argümanlarını birleştirerek, güce dönüştürecek olan demokrasinin ve parlamentonun yeniden inşası için görev üstlenen Altılı Masa'nın;
Seçimde 1. turda hedefe ulaşmak isteyen muhalefetin, 3. ittifak ve bileşenleriyle onları yok sayan stratejilerle değil, tüm ötekileri kapsayıcı politikalarla uzlaşı zemininde buluşmak zorundadır.
Elbette; 3. İttifak ve bileşenlerinin de olası bir anlaşı zemini teklifine adım atmaları, hatta tek aday üzerinde mutabakatta uzlaşı sağlamaları gerekir. Ki, bu kapı 3. İttifak ve bileşeni HDP tarafından hiç bir zaman kapanmadı.
Öbür türlüsü tam da muktedirlerin istediği gibi 2. tura bırakır ki, bu da psikolojik üstünlükle girmiş olanı bir adım öne taşır.
O zaman şöyle diyelim mi?
Ülke, adaletsizlik ve hukuksuzluğun kuşatması altındaysa; halkların gözyaşlarını gülmelere çevirecek, çağdaş demokratik değerler üzerine oturtulmuş demokratik bir ülke için, güvercinin ruhunu karanlığa emanet etmeden, “aydınlık” için tüm muhalifler birleşin…