Dünya başında esrik bir karabulut. Savaş sokaklarında akşam oluyor..
Ki, Peder O’ Hara’ nın dediği gibi; “..Gayet farkındayız, tuttuğumuz nice yasın arkasında muktedirlerin dinmek bilmez hırsı yatıyor..”
Ve Nietzsche’ de; “hiçbir şey yozlaşmış insandan daha çirkin değildir..” derken o günlerden, bugünleri okumuş görünüyor..
Büyük bir insani çürümüşlükle karşı karşıyayız.
Günlerdir sivil insanlar katlediliyor, ama dünya ulusları kınamaktan öteye gitmiyor.
Toplumlar; insan, sadece insandan ve yaşamdan yana tavır almaktansa, yanlışlardan yanlış beğenip bir taraf olmayı seçiyor..
İşte tam da burada, Filistin/Gazze ve İsrail arasında sıkışıp kalanlar için, şu cümle büyük bir anlam kazanıyor.
“Ahlaki güç baskı altında nasıl davrandığımızla ölçülür...”
Hiçbir şey, hiçbir ideoloji, hiçbir inanç kutsal değildir yaşamdan..
Ve hiçbir erk ve muktedir, çarpık, sağlıksız, sinsi politikalar haklı değildir, halklardan..
Yaşatılan ve yaşatılacak olan hiçbir baskı, bizleri geri koymamalı insan olmaktan..
Ne Hamas’ın yaşattığı felaket, ne de İsrail’ in yaşadığı felaketten beslenerek, sivil insanları vurarak yanlışa daha büyük yanlışla, katliamla verdiği cevap kabul edilemez..
Ve zaman, tam da bugün; iki yanlıştan bir doğru çıkmaz diyerek, yanlışlarına siper ettikleri sivil halklardan, insandan, yaşamdan yana taraf olmayı göstermenin zamanıdır..
Zira; vicdanını yitirmiş toplumlar, geleceğini ve gelecekteki tüm güzellikleri kendi elleriyle katletmiş, hastalıklı toplumlardır..
Tüm dünya toplumları; hangi sosyo-ekonomik-kültürel sınıfa ait oldukları farketmeksizin, ortak bir tavrı sergilemek, sivil halklara yapılan acımasız saldırılara karşı amasız birleşmek, bu kirli ve soykırıma varan savaşı durdurmak zorundadır..
İnsanlığın ve kültürel kıyımın son bulması için, evrensel değerlere inanan tüm ulusların, iktidarların; barışı önceleyen ve çözümü hedefleyen siyasi diplomasiyi zaman kaybetmeden hayata geçirmeleri gerekmektedir..
Öte yandan ülke olarak sürecimiz; zenginlikle yoksulluğun bir arada yaşandığı zor geçecek günlere, aylara gebe.
Ama ne uluslararası diplomaside barışçıl bir yaklaşım, ne de içeride; ekonomik ve hukuki bir çözüm üretmiyor hala çatışmalı ortamlardan yana tarafla “tezkere” geçiriyoruz..
Evet; yarınlarda karanlık mı daha da çok büyür, aydınlık mı doğurur şafaklar bilinmez.
Ama şu an, hüznün ışıklarıdır yanan güpegündüz, doymazlar dünyasının karanlığında...
Ve insanlık kırılıyor savaş sokaklarında..