Mevcut Anayasa kararlarının bile uygulanmadığı yerde, mevcut siyaset ve siyasilerle üstelik pasifize edilmiş bir meclisle yeni bir anayasa söz konusu olamazken, tartışması yapılıyor.

Fakat Muhalefetin ortaya sürülen bu konuyu tartışmaya açmış olması bile, gerçeklerden ne kadar kopmuş olduklarını gösteriyor. 

Yıllardır algı yönetimiyle yerlerinde kalanlar, gerekli gördükleri her konuda, hemen yeni bir düğmeye basıp bir şeyleri kaşıyor, hem de  gerçek gündemi perdeliyorlar.

Üstüne; Gündem değişikliği için öne sürdükleri tüm argümanları, muhalefetsizlik ve toplumsal reflekssizlikten aldıkları güçle uyguluyorlar. Böylece; Hani, olmaz ya diye çıktıkları her şeyi olduruyorlar.

Ne mi yapıyoruz?

Önce; Biraz biraz öfkeleniyor, bir kaç cümle ile tepki veriyoruz. Sonra; yine bu muhalefet ve siyasetine, siyasi aktörlerine güvenip çözüm bekliyoruz.

Onlar da ne mi yapıyor?

Bir basın açıklaması, mücadele edeceklerine dair bir kaç argüman, ardına kamera önü konuşmalar, bol bol kınama, sonra AYM’ye gitme.

Sonuç? Değişmiyor. Onlar şiddetli kınaya dururken, vatandaş boğuluyor.

Ülke yangın yeri.

Okullar açılmak üzere, kış kapıda. Nerede duracağı belli olmayan ekonomik kriz, halkı eze eze geliyor.

Sokak ortasında dövülen kadınlar, taciz edilen çocuklar bitmiyor.

Emekli, emekçi, asgari ücretli, doktoru, öğretmeni, dertler derya olmuş vatandaş nefes alamıyor.

Çiftçiye destek yerine parmak sallanıyor. Yasağı, sansürü almış başını gidiyor.

Muhalefet; Tüm bu sorunların çözümünde rol almak için samimiyse bu koşullarda; Asla ve katiyen diyerek anayasa tartışmalarına nokta koyup, erken seçimi; her an, her yerde dile getirmek zorunda.

Temel, Karayolları Müdürlüğünde işe başlamış. Görevi, yol üzerindeki şeritleri boyamakmış. Birkaç gün işini sürdürmüş.

Bir gün amiri Dursun, Temel’in yanına gelmiş ve demiş ki:

-Yahu Temel, beş gündür bu yolda çalışıyorsun. Birinci gün 700, ikinci gün 500, üçüncü gün 400, dördüncü gün 200, beşinci ve bugün de 100 metre boyamışsın. Her geçen gün tembelleşmişsin.

-Temel: “Olur mu hiç Dursun amirim. Aksine daha çok çalışıyorum, ama her geçen gün boya kutusundan daha çok uzaklaşıyorum.”

Beyler; Halkla aranızdaki güven makası açılıyor. 

Farkında değilsiniz ama fıkra gibisiniz. Mevcut siyasetiniz ve mücadele pratiğinizle, çözümden her geçen gün uzaklaşıyorsunuz. 

Derhal bu makası kapatın, sorunlara çözüm üretmek için etkili mücadele ve argümanlar üretin.

Aksi takdirde; Halk nezdinde sizin de bir karşılığınız kalmayacak. 31 Mart kazanımı heba olacak ama siz de.

Zira; Siz duymak istemeseniz de, sokaktan yükselen ses, “Çiçekten harman bu muhalefetten derde derman olmaz” diyor!