Çocukluğumuz; hani o billur, hani sığındığımız en saf anlar değil midir? Nasıl kıyılır böylesi bir inceliğe.

Hani diyor ya, “Sevmek, sevinmek ve iyi şeyler üstüne” kitabında sevgili Yaşar Kemal;

“Ben sevgiden, delice, çılgınca, içim taşa taşa, bir sevinçten söz açmak istemez miyim? Ben sevinçli adamım. Yaradılışım karanlıktan çok aydınlığa, acıdan çok sevince. Ne çare ki sevinmek gelmiyor elimden.”

Öldürülürken sekiz yaşında bir çocuk, gelmiyor sevinmek içimizden.

“Dostluktan söz açmak, ne güzel” diyor yazar;

“Bir dostum var. Sıcacık eli var. Sevgi dolu gözleri var. Ne güzel yalansız, salt sevgi dolu bir insan eli sıkmak, sıcak sıcak.”

En güvenli limanınız, ailenizde bile bulamıyorsanız o sıcak eli, hangi el sevgiyle uzanır nereden bileceksiniz. 

Ekliyor, yazar;

“Ben deli olurum, insanlar karanlık, kuşkulu baktıkça bana. Bütün insanlar kuşkusuz, çıkar düşünmeden, düşmanlık geçirmeden içlerinden baksalar birbirlerine. 

İnsan ne olur biliyor musunuz, sıcacık bir bahar güneşinin bahtiyarlığında duyar kendisini.” 

8 yaşında bir çocuğun katiline susuyorsa koca bir köy, bahar bahtiyarlığını nasıl duyacağız bir daha.

Takılı kaldım ben yazarın;

“Ben bıktım. Nah burama geldi. Neredeyse öfkeden, çaresizlikten boğulacağım. Kendimi kandırmaya çalışıyorum, iyi olacak, iyi olacak! Başkalarını da kendimle birlikte kandırmaya yöneltiyorum belki, iyi olacak, iyi olacak!” cümlelerinde.

Bu derin karanlıktan ve örgütlü kötülükten kurtulmak için; tüm toplum; kolektif politik sorumlulukla yaşamın içine katılmak zorunda olduğunu ne zaman öğrenecek.

Yazar aynı kitabında;

“ İyi olacak. Çok yakın mı? Ya da bin yıl sonra mı? İşte onun orası belli değil. Ben sadece iyi olacak diyorum ya, siz ona bakın!” diyerek, umudu da diri tutar.

Hatta;

“Yılların açtığı yaraları insanlık kolay iyileştiremeyecektir. Yok ettiği değerleri yerine getirmesi zor olacaktır. Yaratıcılığı elinden alınmış insan, nasıl yeni değerler yaratacaktır? Ama iyi olacak” diye salık verir.

Gönlü bahar ferahlığı gibi sevinçli bu insan yanılmış olamaz, elimizde kimseye kurban edilemeyecek bir umut kaldı, ona tutunmayı, “İyi olacak” demeyi çok istiyorum. 

Çünkü geçmiş siyasi tarihimizden de biliyoruz ki, bizler mücadeleciyiz.

Kolektif politik sorumluluğu bir ayağa kaldırırsak, nasıl eylem insanları olduğumuzu da biliriz.

O yüzden diyorum ki; Narin ile birlikte iyice sarsılan insan yanlarımızı yeniden toparlamak zorundayız.

Tüm karanlığa inat, yeniden doğmak için bir bahar çiçeği temizliğinde, tam da bugünlerde dirençli durmak şart.